CHP Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye'de tarım alanlarının daraldığını belirterek, “çiftçi tarımdan kopuyor, tarımda daha çok ithalatçı oluyoruz, kırsal nüfus giderek azalıyor. Tarımsal girdilerin, mazot, gübre, tohum, yem fiyatları ürün fiyatlarına göre daha hızlı ve daha yüksek oranda artıyor. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükte çiftçiliğinin yaygın olması, piyasada çiftçinin korunmasını zorunlu hale getiriyor" ifadesini kullandı.
Çiftçi Destekleri Lütuf Değil Tarımsal Ekonomi İçin Zorunluluktur
Çiftçilerin desteklenmesi keyfi bir tercih olmadığını anlatan Sarıbal, “Tarımsal üretimin kendine has özellikleri ve üretim yapılan kırsal alanların sosyo-ekonomik özelliklerinin getirdiği bir zorunluluktur. Tarımda koruma ve müdahaleyi zorunlu hale getiren bir başka etken ise çiftçilerin girdi satın alırken ve/veya ürünlerini satarken, piyasa koşullarından dolayı çift yönlü sömürüye açık olmalarıdır. Tarımsal desteklerinin düşüklüğü, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve ürününü değerinde satamaması nedeniyle para kazanamayan çiftçi, ürününden elde ettiği geliri aldığı kredi borçlarına yatırmaktadır" şeklinde konuştu.
Çiftçi Kredi Borç Batağına Sürükleniyor!
CHP Milletvekili Orhan Sarıbal, şunları kaydetti:
“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) verilerine göre; 2004-2016 yılları arasında bankalar tarafından çiftçilere kullandırılan kredi miktarının 14 kat artmasına karşılık; tarıma yapılan destekleme ödemeleri yalnızca 4 kat artırılmıştır. Destekleme ödemelerinin yetersizliğinden dolayı çiftçilerin yaşadığı finansman sorununu banka kredilerine başvurarak çözmeye çalışması, bir yandan kredi oranını yükseltmekte; öte yandan ürettiğinden beklediği geliri sağlayamayan çiftçiler kredi borçlarını ödemekte zorlanmaktadır.
Tarımsal Üretimi Sürdürmek İmkansız Hale Gelmiştir
Devletin neoliberal politikalar uygulaması, yani girdi ve ürün piyasalarından çekilmesi, kredi piyasasını bankalara terk etmesi nedeniyle küçük üreticilerin piyasadaki tek alıcı veya satıcı konumundaki şirketlerle karşı karşıya gelmesi; onların dayattığı fiyatları ve koşulları kabul etmek zorunda kalmaları ve küçük üreticinin ücretli işçi olmaksızın kapitalist bölüşüm ilişkileri içine girerek sömürülmesinin önü AKP'li yıllarda daha da açılmıştır. Bu koşullarda çiftçi ya tarımdan koparak hizmet sektöründe sömürülmeye devam etmekte veya yine tarımda güç bela üretim yaparak yine tarımda sömürülmektedir. Son yıllarda çiftçinin tarımsal üretimi güç bela sürdürmesi tarım kredilerine kredilere bağlı hale gelmiştir. Tarıma yönelik destekleri yeterince artırmak yerine kredi hacimlerini yükseltmek çiftçiyi borç batağına sürüklemekte, onu tarlasından kopartmakta, bu durumda tarlaların boş kalması nedeniyle üretim düşmekte, tarım arazileri el değiştirmekte ve hızla betonlaşmaktadır.
Çiftçi Bankaların İnsafına Terk Etmiştir!
Özellikle yabancı sermeyeli bankaların, borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin topraklarına el koyarak, icra yoluyla sattıklarına ilişkin haberler son zamanlarda basında oldukça sık sık yer almaktadır. Küresel iklim değişikliği; toprak, su ve biyolojik çeşitlilik gibi doğal kaynakların tahrip edilmesi; açlık ve yoksulluk gibi küresel sorunlar tüm dünyada gündemin ilk sıralarında yer almakta ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Artan nüfusu doyuracak yeterli üretimi gerçekleştirmek ve tarım arazilerini koruyabilmek için stratejik sektör olan tarımın, özellikle küçük çiftçilerin her zamankinden daha çok desteklenmesi ve desteklerin uzun vadeli planlanması şarttır; çiftçi şirketlerin ve bankaların insafına terk edilmemelidir."
TARIMDAN HABER