Türkiye ekonomisinde tarım; nüfus ve istihdam, beslenme, tarımsal üretim, yurt içi tüketim, tarımın sanayiye olan katkısı, milli gelir ve ödemeler dengesi açsından önemini sürekli koruyan bir sektör konumundadır.
Türkiye sahip olduğu coğrafik konum, iklim yapısı ve ürün çeşitliliği açısından zengin bir tarımsal potansiyele sahiptir. Fakat üretimin sağlıklı kayıt altına alınmaması, üretici örgütlerinin yeterince aktif olmaması, istikrarlı olmayan tarım politikaları ve planlı olmayan üretim modelleri sektörde önemli problemlere sebep olmaktadır. İç ve dış talebe uygun planlı bir üretim modelinin benimsenmemesi bazı ürünlerde arz fazlası oluşturup üretici fiyatlarının düşmesine neden olurken bazı ürünlerde arz açığı olması ve bu açığın ithalat yoluyla kapatılmasına neden olmaktadır.
Ülke ekonomisi içerisinde tarımın payı giderek azalmaktadır. Aşağıdaki tablodan görüleceği üzere 2000 yılında GSYİH'daki payı % 10 iken günümüzde bu pay % 5,7'ye kadar düşmüştür.
İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılından itibaren toplam nüfus ve toplam nüfus içerisinde şehirli nüfus olarak adlandırabileceğimiz il ve ilçe nüfusunun, kırsal nüfus olarak adlandırdığımız belde ve köy nüfusunun payı aşağıdaki tabloda verilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun % 76'sı kırsal bölgelerde yaşarken, 1950'li yıllardan itibaren kırsal nüfusun payı giderek azalmaya başlamış, 1980'li yıllardan itibaren azalma hızlanmış, 2000'li yılların başında % 35'e, 2010 yılında % 24'e inmiş, 2015 yılında ise % 8'e inmiştir. 2015 yılındaki bu hızlı düşüşte şehirlerin ve köylerin idari bölünüşünde yapılan değişiklik rol oynamıştır. Ve halen de bu seviyelerde gerçekleşmeye devam etmektedir.
Türkiye'de istihdamın yapısı incelendiğinde tarım sektörünün her zaman önemli olduğu görülmektedir. Yıllar itibariyle toplam nüfus içerisinde kırsal nüfusun payı, toplam istihdam içerisinde ise tarımsal istihdamın payının giderek düştüğü görülmektedir. Nitekim 2000'li yıllarda tarımsal istihdamın payı %36 iken, 2015 yılında bu pay % 25'e bugün ise % 18'e düşmüştür.
Türkiye'de tarım sektörü içinde yer alan bütün bitkisel ürünler tarla bitkileri ve bahçe bitkileri olarak iki grupta toplanır. Bahçe bitkileri ise, meyve, sebze ve süs bitkilerinden oluşurken tahıllardan yem bitkilerine kadar olan bütün ürünler de tarla bitkileri olarak değerlendirilmektedir.
Ülkemizdeki tarım alanı, tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilen alanı, sebze bahçeleri ile örtü altı üretim alanlarındaki değişim değerlendirildiğinde; tarım alanlarında 2001 yılına göre % 7, tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ikim alanında % 13, sebze ekim alanında % 12 azalış meydana gelirken, sadece örtü altı tarım alanında 260 bin dekar artış meydana gelmiştir.
Ülkemizde çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçi sayısı 2002 yılında 2 Milyon 588 Bin iken, 2017 yılında bu sayı yarım milyon yani % 18 azalarak 2 Milyon 132 Bine inmiştir. Tarım Bakanlığı'na 2002-2014 yıllarında 27.614 personel ataması yapılmış, 2015 yılında 53.332 olan personel sayısı 2016 yılında 57.175'e, 2017 yılında ise bağlı kuruluşları (TKDK, ESK, TMO, TİGEM, ÇAYKUR, AOÇ) ile birlikte personel sayısı 76.364'e ulaşmıştır.
Bu demektir ki, 2015 yılında 41 çiftçiye 1 Tarım Bakanlığı personeli düşerken, 2017 yılında 28 çiftçiye 1 Bakanlık personeli düşer hâle gelmiştir. Bu sayının içerisine 14 Tarım Satış Kooperatifi'ndeki 4.173 personel, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Bağlı Şirketleri'ndeki 8.246 personel ile Pancar Ekicileri Kooperatifi, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri (KÖY-KOOP, TAR-KOOP, HAY-KOOP, OR-KOOP, ÇAY-KOOP), Üretici Birlikleri (Süt, Yumurta, Meyve, Bal, Tarla, Kırmızı Et Üretici Birlikleri ile Su Ürünleri, Deniz Ürünleri, Kanatlı Hayvan Eti Üreticileri Merkez Birlikleri), Islah Amaçlı Birlikler (Arı, Damızlık Koyun-Keçi, Manda ve Sığır Yetiştiricileri Birlikleri), Tohumculuk (Türkiye Tohumcular Birliği, Bitki Islahçıları, Fide, Fidan, Süt Bitkileri Üretici Birlikleri ile Tohum Dağıtıcıları, Tohum Sanayicileri ve Üreticileri, Tohum Yetiştiricileri Alt Birlikleri), Ziraat Odaları gibi Tarımsal Örgütlerde çalışan personellerin de dikkate alınması halinde 20 çiftçiye 1 personel düşmesi gibi bir oran ortaya çıkacaktır. Böyle bir orana dünyanın başka bir ülkesinde karşılaşma imkânı olmamasına karşın, tarımımızın düştüğü durum içler acısıdır.
Cumhurbaşkanımızın büyük önem verdiği çiftçiye hizmetin yerinde verilmesi, çiftçinin yerinde bilgilendirilmesi ve böylece çiftçinin gelir düzeyinin yükseltilmesi amacı ile Ziraat Mühendisi ve Veteriner Hekimlerden oluşan kamuoyunda bilinen adıyla “1000 köye 1000 Tarım Gönüllüsü” projesi Şubat 2016 tarihinde Tarım Bakanının imzası ile 12 yıl sonra yürürlükten kaldırılarak 10 binin üzerindeki Ziraat Mühendisi ve Veteriner Tarım İl ya da İlçe Müdürlüklerine çekilmiştir. Yürürlükten kaldırılan bu uygulama ile çiftçinin ayağında hizmet alma imkânı ortadan kaldırılmış, zaten çok sayıda personelin bulunduğu, hatta personelin oturacağı masa dahi bulunmayan Tarım İl Müdürlükleri ve İlçe Müdürlüklerine atanmışlardır.
2015 yılında 100 Milyon Dolar maliyetle Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi kısaca TARBİL olarak ifade edilen proje oluşturulmuştur. Tarım Bakanlığı'nın sahadaki 10 bin personeli tarafından bilgi girişi yapılarak, Anadolu'ya yayılmış bin 200 gözlem istasyonu ile topraktan sofraya, her türlü (bitkisel/hayvansal/meteorolojik) tarımsal veri “Tarım Bilişim Bulutu”nda toplanacaktı. Sistem tam 42 ayrı veri kaynağını entegre ederek, Tarım Bakanlığı ile TÜİK'e iletilip, orada değerlendirilecek verilerle elde edilecek istatistikler doğrultusunda doğru tarım ve hayvancılık stratejisi belirlenecekti. Yaşadıklarımızda anlıyoruz ki, TARBİL projesi de çöpe gitti.
Tarım Bakanlığı'nın 2018 yılında uygulamaya başladığı Genç Çiftçi Projesi kapsamında çiftçilere dağıtılan hayvanlarda yaşananlar kamuoyunun gündemine yansımıştır. Projenin yanlış uygulatılması sonucu hayvan dağıtılan çiftçilere katkı sağlamak yerine, ocaklarına incir ağacı dikilmektedir.
Netice-i kelam, olup bitenler karşısında Tarım Bakanlığı kendini sorgulamalıdır.