Konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan Değirmencioğlu, şunları kaydetti:

“DSİ 1995 yılında sulamaları birliklere yazılı protokolle teslim etti. Kurulması aşamasında ne bir bina gösterdiler ne de kurulması için tek kuruş kaynak aktardılar.

Birlik meclisi olarak toplandık kendi aramızda topladığımız kaynaklarla kuruluşumuzu tamamladık. Yani sıfırla aldık.

2000 yılında Bakanlığı ziyaretimizde yer altı sularının sürekli azaldığını tesislerin kötü yapıldığını, toprak kanallarının çok su kaybettiğini, Orta Anadolu da suların boruya girmesi gerektiğini, kapalı şebeke gündemde dahi yokken biz bunu anlattık.

Tesisin geri ödemesini yaptık. Bütün kuyaları kendi imkanlarımızla yenilenmesini yaptık. Bütün kuyuların pompalarını basınçlı hale getirdik. Devletin katkısı olmadan sulama alanımızın sulamalarının bir kısmını kapalı şebekeye çevirdik.

DSİ'nin yağış yok, sularımız az mesajı göndermesine rağmen Başkan olarak 24 saatin 18 saatini su takibiyle ben ve 64 Meclis üyemle birlikte yaptık. Çiftçiler arasında kavga ve olayları hizmeti götürmek suretiyle giderdik barışı getirdik.

Bitki desenin tamamen değişmesine rağmen, mısır ekiminin çoğalmasına rağmen çiftçimizi mağdur etmeden hasat yapmasını temin ettik. Çalışan işçilerimizden boşalan yerlere işçi almadan işçi sayımızı azalttık. Kurumsallaşmada mesafe aldık.

Kısacası biz çiftçiler olarak birliğimizi koordine halinde kol kola birlikte birlik olarak yönelttik.

Sulama Birliklerinde sıkıntı ne zaman başladı?

2003 yılında enerjideki suspansenin kaldırılmasıyla enerji fiyatlarının o günden bu güne kadar inanılmayacak derecede artmasıyla, 2006 yılında mevsimlik işçilerin bir Kanunla devamlılık arzetmesi ve bu ücretlerin devlet tarafından değil kurum tarafından karşılanmasıyla, iki sefer yapılandırma yapılarak bu yapılandırmada kurumun zararının karşılanmadığından kaynaklanmıştır.

ÇİFTÇİNİN SUYU ÇİFTÇİYE SORULMADAN ÖZELLEŞTİRİLİYOR!

Şimdi birlikler bir taslakla daha önce bunu yapmamış olan Belediyelere ve özel sektöre verilmek isteniyor. Yani çiftçinin suyu hiç çiftçiye sorulmadan özelleştirilmek isteniyor. Çiftçi olmadan 1 kişi tarafından onun önereceği sulama ücretleri ve keseceği cezalarla yöneltilmek isteniliyor.

Oysaki çiftçi kendi kendini yönetiyor yani çiftçi köy ve mahallelerden su kaynaklarından seçtikleri 1 kişiyle değil 64 kişiyle 100 kişiyle ve 3000 üyesiyle beraber birlikte birlik olarak yönetiyor. Onun için geriye dönüşün karanlık olacağının bilincinde birkaç borcunu ödemeyen kötü niyetli insanların şikayetlerinin değerlendirilmesini değil tarımın ziraatın sahiplerine sorularak bu işten bu karardan vazgeçilmesini istiyor.

Bizi sektörün dışında birileri değil sektörün sahiplerinin suyu yönetmesini istiyoruz.

SUYU KULLANANLAR TASLAKTA YOK!

Şu düşünce aklımıza geliyor; acaba ülkemiz üzerinde oynanan olaylar tarımı bitirmek için su yönetimi üzerinde mi oynanıyor? Yanlış bilgiler veriliyor daha henüz yeni seçilmiş sulama birliği yönetimleri bile şokta. Bir buçuk yılda neyi yanlış yönettiler de bu birliklerde iptal ediliyor? Çiftçilerimiz şokta. Nereden çıktı bu yasa taslağı diyorlar. Kimse bir şey bildiği yok. Çiftçi taslakla nerede olduğu gösterilmemiş, suyu kullananlar bu taslakta yok. Ne yapılmaya çalışılmış belli değil. Üç beş borçlu çiftçinin ve işten çıkarılmış birkaç işçinin yanlış beyanları yetkilileri yanıltmış bu taslak ötelenerek suyu kullanan toprağı kullanan çiftçilerimizin görüşü de alınarak verilmeli”

TARIMDANHABER