Önsel Ünal / Gazeteci-Yazar / [email protected]
Ekonomik işletmeler ve kendine yeten örgütler olarak kooperatifler ortaklarının ve bulundukları yerin yerel halkının sosyo-ekonomik durumlarının iyileşmesinde önemli bir rol oynarlar.
Dünya Kredi Birlikleri Konseyinin şemsiyesi altında mevcut ekonomik krize rağmen bugün 96 ülkede 177 milyon insana hizmet vermeye devam eden 49 bin kredi birliği bulunmaktadır. Dünyanın en büyük tarımsal bankası olma özelliğini koruyan Rabobank gibi kooperatif bankaları kooperatif bankacılık modelinin önemini ortaya koymaktadır.
Kooperatif işletmeleri gıda güvenliği konusunda büyük bir önem taşır. Dünya Bankasının tahminlerine göre gıda talebinin 2030 yılında iki katına çıkarken dünya nüfusunun iki milyar kişi daha artacağı öne sürülüyor. Bu durumda Dünya Bankasının 2008 yılı Tarımsal Gelişme raporunda ifade edildiği gibi gelişmekte olan ülkelerin gıda üretimlerini acil olarak artırmaları gerekmektedir.
Gelişmiş ülkelerdeki kooperatifler hükümet müdahalesine maruz kalmadan son iki yüzyıldır kendi yöntemleriyle gelişme şansına sahip olmuşlar. Gelişme sayesinde insanların temel sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayan ve onları hastalıktan koruyan sağlık ortaklıklarıdır.
Fransa, Hollanda veya Almanya gibi devlet ve özel hizmetlerinin bir arada olduğu sistemlerde sağlık ortaklıkları hala insanların sağlık hizmetlerine erişimin temel yolu. ABD'de en büyük sağlık hizmetlerinin çoğunluğunu tüketici kooperatifleri oluşturur. Japonya'da 120 tüketici kooperatifi yaklaşık üç milyon ortağa sağlık hizmeti vermekte ve koruyucu sağlık konularında tartışma grupları oluşturmaktadır.
Kooperatiflerin söz sahibi olduğu diğer bir alan ise kamu hizmetleridir. ABD'de binden fazla elektrik kooperatifi özellikle kırsal alandaki enerji ihtiyacının yüzde 12'sini karşılıyor. Galler'de suyun özelleştirilmesi ilgi görmeyince kullanıcıların ortak oldukları kısmi kooperatif sistemine geri dönüş yapılmış.
AB'de durum nasıl?
Kooperatifçilik, dünya tarımsal ticaretinin en önemli aktörü konumunda bulunan AB'de,
üzerinde durulan en önemli yapıdır. AB'de kooperatifler, rekabet çerçevesi içinde bağımsız çalışan, ortakların özerkliğini sürdüren ve onların bağımsızlığını güçlendiren tek ekonomik kurum durumundadır. Kooperatifler, tarımda yapısal politikaların belirlenmesinde çok önemli görevler üstlenerek büyük katma değerler oluşturmaktadır.
AB ülkelerinde 30 binin üzerinde tarımsal kooperatif bulunurken, ortak sayıları 12 milyonu aşmış durumda. 600 binin üzerinde çalışanı bulunan ve 200 milyar avronun üzerinde ciroya sahip olan bu kooperatifler, tarımsal girdi piyasalarında yüzde 50'nin üzerinde; tarım ve gıda ürünlerinin pazarlanması, toplanması ve işlenmesinde ise yüzde 60'ın üzerinde pazar payına sahipler.
Kooperatifler ekonomik yapılanmanın anahtarı konumunda...
Tarımsal üretimde arz-talep dengesizliği, pazarlama sorunları ancak planlı üretimle çözülebilir. Planlı üretim ise kooperatif ve üretici birliklerinin güçlenmesiyle sağlanabilir. Bu kapsamda kooperatifler yasal boşluk ve karmaşıklıklardan kurtarılmalı, devletin kooperatiflere müdahaleci rolü azaltılarak kooperatifleşme teşvik edilmeli, kooperatifler mali yönden güçlendirilmeli ve desteklenmelidir.
Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler (BM), kooperatiflerin yoksullukla mücadeledeki ve sürdürülebilir sosyal ve ekonomik kalkınmadaki rollerine dikkat çekmek ve kooperatifçilik için elverişli bir ortam oluşturulmasına dikkat çekmek için, 2012 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı" olarak ilan etmiş sloganını da “Kooperatif işletmeler daha iyi bir Dünya kurar" olarak belirledi.
BM'nin bu kararı; kooperatif modelinin kalkınmada oynadığı temel rolün tanınması ile insanların kooperatiflere tam katılım sağlamalarının desteklenmesine öncülük eder niteliktedir.
Bu doğrultuda ülkemizde de 2012-2016 dönemi için “Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı" hazırlandı. Eylem planı kapsamında, “kooperatifçiliğe daha elverişli bir ortam sağlamak; toplumda olumlu bir kooperatifçilik imajı oluşturmak ve sektöre güveni artırmak; verimli ve etkin uygulamaları ortaya çıkarmak; sürdürülebilirlik, rekabet edebilirlik ve yenilikçiliği sağlamak; kooperatiflerin ekonomik kalkınmaya ve gelirin daha adil paylaşımına olan katkılarını arttırmak hedeflendi.
Ülkemizde 150 yıllık geçmişi olan kooperatifler, günümüzde 30 ayrı türde faaliyet gösteren 84 bin 232 kooperatif ile 8 milyondan fazla insanın gönüllü olarak katıldığı ekonomik girişim modelidir. Dünya nüfusunun yüzde 1,1'i ülkemizde olmasına karşın, kooperatiflerin yaklaşık yüzde 10'u ülkemizde bulunmaktadır.
Ancak, ülkemizde tarım alanında çok sayıda kooperatifin bulunmasına rağmen, kooperatifçilikte işlevsellik sağlanamaması ve yeterli yatırımın yapılmaması, Türk çiftçisinin planlama ve pazarlama sorunu çekmesine neden olmaktadır.
Kooperatiflerin markalaşma faaliyetleri sektörlere göre farklılaşmaktadır. Süt ürünleri ile şarap sektörlerinde ve daha küçük ölçekte meyve-sebze ve zeytinyağında, markalı tüketici ürünlerine rastlanabilirken, markalı ürünler tahıl, şeker, koyun sektörlerinde nadiren görülmektedir. Özellikle özelleştirme kapsamındaki şeker sektöründe Şeker-İş Sendikası Devlet-üretici-işçi modeline sürekli olarak vurgu yapıyor.
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) Genel Başkanı İsa Gök, Anayasanın 171. maddesinde “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır." İfadesini hatırlatarak şeker sektöründe gelişi güzel yapılacak özelleştirmenin sektöre büyük zarar vereceğinin altını çiziyor.
Her yıl 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik gününün kutlandığı bu önemli günde Dünya ülkeleri kooperatifleşme ile markalaşma yolunda adım adım ilerlerken, ülkemizin acilen Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planını devreye sokması gerekmektedir. Aksi taktirde treni kaçırmış oluruz ki mili değerleri tekrar geri getiremeyiz.