Gökmen Ulu
AK Parti'nin hazırladığı 'Üretim Reformu Kanun Tasarısı'na dair eleştiri ve uyarılarda bulunan CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, yeni düzenleme ile tarım alanlarının yok olacağını, üretimin darbe yiyeceğini söyledi.
Sındır, arkadaşımız Gökmen Ulu'nun sorularını yanıtlarken, Başbakan Binali Yıldırım'a seslendi ve bu üç konudaki maddelerin tasarıdan geri çekilmesini istedi.
AK Parti'nin tarım politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de tarım politikaları özellikle neo-liberal politikaların küreselleşme adı altında ortaya konan politikaların baskısı altında. Örneğin pazara giriş serbestliği gibi gümrük duvarlarının ortadan kaldırılması ve çok uluslu şirketlerin ülkeye rahat rahat girebilmesinin önünün açılmasıyla Türkiye tarımı ağır darbeler yemeye başladı. AK Parti'nin iktidar olduğu dönemde bu en ciddi en derin boyutları ile hepimizin karşısındaydı. Türkiye tarımında temel sorun üretim maliyetlerinin çok yüksek ve ürün fiyatlarının da çok düşük oluşu. Üretici fiyatları ve tüketici fiyatları arasında bir uçurum var. Tüketici de gıda ve tarım ürünlerini çok yüksek fiyattan temin etmek zorunda bırakılıyor.
Üretim Reformu Kanun Taslağı'nı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanki aldatılıyoruz. Çünkü hükümet olarak bir yandan milli tarım projesi adı altında önermeler getireceksin, diğer taraftan çaktırmadan zeytin alanlarını, mera alanlarını, şeker pancarı üretimini yok edecek, bütün şeker ve gıda ürünlerinde tamamen teslimiyetçi politikaların önünü açacaksın. Çok büyük çelişki.
Yok olacağını belirttiğiniz tarım alanları konusunu zeytinle başlayıp detaylandıralım.
Zeytinliklerin korunmasına dair bir kanun var. Bu kanunun bir maddesi zeytin alanlarında ve 3 kilometre mesafede sadece zeytin ve üretimiyle ilgili tesislerin
olabileceği hükmünü taşımakta. Bu kanun var olduğu sürece zeytinliklere ve bu alanlara 3 kilometre mesafede sanayi tesisi, madencilik yapamazsınız. Bu kanun taslağı ile zeytincilik kanununun bu maddesi kaldırılıyor. Buna şiddetle karşı çıkmalıyız.
Bu kanun tasarısı mera alanlarını nasıl etkileyecek?
Mera alanları bir yerlerinden sürekli tırtıklandı. Köy yerleşik alanında olan meralar imara terk edildi. Zaten meralar yok olma sürecindedir. Oysa mera demek hayvansal üretim demek, mera demek et, süt, yoğurt demek. Türkiye saman ithal eden bir konuma geldiyse mera alanları yok olma sürecine girdiği içindir. Bu tasarıda mera alanları ile ilgili de bir madde var. Herhangi bir bakanın oluru ile anında mera kapsamı dışına alınacak. Kanunla korunan alanlar bakanın iki dudağı arasında ya da bakanlık üzerinde etkisi olan sermaye gruplarının baskısı ile tarımsal alan dışında kullanılabilir. Bu, çevremizi, doğamızı, toprağımızı yok etme sürecine götüren, yaşamımızı tehdit eden uygulamalar olur. AK Parti iktidarı 'Türkiye'de milli tarım projesini ortaya koyuyoruz, tarım alanlarının tarım dışında kullanılmasını engelliyoruz' diyor ise bu iki maddeyi çeksin.
Yeni düzenleme ile şeker pancarı üretimi ve bu bağlamda gıda ürünleri ile halk sağlığı nasıl etkilenir?
Türkiye'de şeker fabrikaları Cumhuriyetin üretime kazandırdığı ilk fabrikalardır. Şeker fabrikaları Atatürk'ün talimatıyla kurulmuştu. Şeker pancarı üretimi dünyaya örnek bir modeldir. Türkiye'de hem şeker pancarı üreticisini ve şeker üretimini kollamak, hem de halk sağlığını korumak için bir kota var. Bu kota, Türkiye'deki şeker tüketiminin en fazla yüzde 5'lik oranının şeker pancarı dışında glikoz şurubundan ya da nişasta bazlı şekerlerden olabileceğine ilişkin. Yüzde 95'i şeker pancarından elde edilen şeker olmak zorunda. Bunu korumak gerekir. Ama yeni kanun tasarısıyla bu kota ortadan kaldırılacak. Genetiği değiştirilmiş organizmadan (GDO) elde edilen mısır şekeri üretim ve tüketimi artacak. Böylece sadece üretim değil, halk sağlığı da çok olumsuz etkilenecek.
'MİLLİ TARIM' UYGULANMIYOR
Binali Yıldırım tarım projelerini açıklarken 'milli tarım' kavramını dile getirdi. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Üretici perişan olmuş, tarım alanları yabancıların eline geçmiş, milli yatırımlar kapatılmış veya satılmış. Hem üretimi, hem kamuoyunu regüle eden Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Zirai Donatım Kurumu, Şeker Fabrikaları, TEKEL gibi milli kurumlarımız, Cumhuriyet dönemini kalkındıran kurumlardır. Bunun neresi milli? Şimdi de mera ve zeytin alanları yok edilecek, şeker üretimine ağır darbe vurulacak. Sayın Başbakan gerçekten halkı kandırmıyorsa ve samimiyse, 'milli tarım' diyorsa, 'ben çiftçimin ayakta kalmasını istiyorum, halkın sağlığını düşünüyorum, tarım alanlarının yok olmasını engelliyorum' diyorsa yeni kanun taslağındaki bu üç ana konudaki maddeleri derhal çeksin.
Kaynak: Sözcü