İşte dikkat çeken konulara değinilen ve NBŞ lobisinin nasıl bir kurgu ile ülkemizde planlar kurduğunu anlatan Mustafa Kaymakçı'nın o yazısı;
Günümüzde şekerin insan sağlığı için zararlı olduğu söyleniyor ve toptan bir bakış açısı getiriliyor.
Bu yanlış bir yaklaşım. Hangi şeker daha tehlikeli ? Bunun yanıtını aramak gerekiyor. Konunun ekonomi yönü, emperyalizme bağlantılı.
Bir tarımcı olarak önce kimi tespitler yapmak isterim.
ŞEKER PANCARI ÜRETİMİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YER NEYDİ?
Şeker pancarı tarımı, topraktan en yüksek düzeyde yararlanılmasını sağlayan bir etkinliktir.
Şeker pancarı tarımı, işgücü açısından önemlidir. Üç yılı sulu buğday tarımı+1 yıl şeker pancarı tarımı şeklinde yapılan münavebeli tarım sürecinde, toplam 500 bin çiftçi ailesi şeker pancarıyla geçinir(di). Hane halkı düzeyinde bu sayı yaklaşık 2.5 milyon kişiye eşdeğer(di). Yüz bini geçen mevsimlik tarım işçisi de hasat döneminde çalışır(dı). Şeker fabrikasında çalışan işçi sayısı ise 30 bin dolayında(ydı).
Şeker fabrikalarının çıktıları, üretim ekonomisinin can damarı(ydı). En önemli çıktısı şeker ile Türkiye şeker piyasasında egemen rol oynar(dı). Şeker eldesinden sonra kalan melas ve maya gibi yan ürünler içki ve yem sanayisinin en önemli girdisi(ydi). Pancar posası ise doğrudan hayvan yetiştiriciliği ve besiciliğinde ucuz ve değerli bir yem kaynağıdır.
Şeker tarımı, taşımacılık sektörüne her yıl milyonlarca ton yük sağlamakta(ydı).
Türkiye 2000'i yıllara değin şekerini şeker pancarından üretiyordu.Bu yıllardan itibaren,"şeker pancarından şeker üretimi pahalı,şeker fabrikaları zarar ediyor" denildi,gaflet uygusundaki politikacılar tarafından ABD'den ithal edilen Bay Kemal Derviş aracılığıyla çıkarılan 15 yasanın birincisi olan “Şeker Yasası" ile kota getirildi.
KOTA NE İDİ?
Kemal Derviş Yasaları ile pancar yanında mısır gibi diğer bitkilerden elde edilen şeker benzeri maddelerin, kısaca Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) üretimine olanak sağlandı. Bunların toplam şeker üretimindeki payına “Kota" diyoruz.
Kota, başlangıçta %10 idi. Beklentiler, yüksek olan bu oranın sağlığa zararlı olduğu için AB'de olduğu üzere azaltılması yönünde iken,hükümetin,8 Nisan 2013 tarihinde TBMM'ne sunduğu yasa tasarısı ile NBŞ kotası yüzde 10'dan yüzde 15'e çıkarıldı. Oysa AB ülkelerinde kota oranının % 0-4 oranında değiştiği biliniyordu.
ŞEKERİN EMPERYALİZME BAĞLANTISI NE?
Yazının başında konunun ekonomi yönünün, emperyalizme bağlantılı olduğunu söylemiştim. Birincisi, özelikle ABD'nin elinde bulunan mısır stoklarının eritilmesi ile ilgili.
İkincisi AB'nin Ortadoğu pazarları ile bağlantılı. Türkiye'de şeker pancarından elde edilen şeker üretimi azalınca, bu pazarlar başta AB ülkelerine kalacaktı ve öyle oldu. Örneğin Fransa. Yıllık şeker tüketimi 2 milyon ton olan Fransa, çıkarına uygun olduğu için 4,5 milyon ton/yıl şeker üretmeyi sürdürmektedir. Hedef, Ortadoğu pazarları idi.
Üçüncüsü ise daha korkunç idi. NBŞ tüketimin arttırılması ile ortaya çıkan hastalıklar.
Bunu biraz açalım.
NİŞASTA BAZLI ŞEKER TÜKETİMİ SAĞLIĞIMIZA ZARAR VERİYOR
Türkiye'de NBŞ mısırdan üretiliyor. Mısır Şurubu, vücutta früktoza dönüşüyor. Fruktoz, insülin direncini olumsuz olarak tetikliyor. Şeker hastalığı ve şişmanlık başta olmak üzere kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalıkları yol açıyor.
Türkiye'de NBŞ üretimi, beş firmanın denetiminde (*) Mısır şurubunun fiyatı, şeker pancarı şekerine göre ton başına 250-300 dolar daha ucuz ve sıvı olarak pazarlanabilmekte. Bu nedenlerle, şekerlemeler, unlu mamuller, reçel, alkollü ve alkolsüz içecekler gibi şeker gıda sanayinde yaygın olarak kullanılıyor.
NBŞ'lerin tüketimi, AB'nde ve dünyada düşerken Türkiye'de yükseliyor. Türkiye'de kişi başına NBŞ tüketimi 6 kg. iken, AB'de bu miktar 1 kg. civarında.
NBŞ Kotası'nın yükseltilmesi ekonomiyi olumsuz etkiledi.
Şeker pancarı üretimi ile ilgili çiftçi sayısı 500 bin idi günümüzde 120 bine düştü.
Şeker pancarı üretim alanı,500 bin hektardan 272 bin 990 hektara geriledi.
Şeker ithal etmeye başladık.
Şeker fabrikalarını özelleştirdik.
Çok sayıda çiftçimiz ve işçimiz, işsiz kaldı.
İzin verirseniz analar, babalar, nineler ve dedelere de birkaç önerme yapalım mı?
Şekerlemeleri, kek ve pastaları ve reçellerimizi evimizde yapalım.
Bebelerimize bisküvi, çikolata ve gazlı içecekleri almayalım .
TV Reklamlarına kanmayalım. Örneğin reklamlarda kadınlarda adet öncesi dönemde, hamilelikten önce ya da sonrasında gözlemlenen gıda intoleransına karşı öğütlenen çikolataya karşı temkinli olalım. Reklamlardaki kadınlara “İntense Krizi Sonuçta" dedirmiyorlar mı?
Canımız baklava ve helva gibi tatlıları çektiği zaman mutlaka şeker pancarı şekeri kullanıp kullanmadıklarını kontrol edelim.
Ve de…
Çevrenizde siyasetçi varsa bu konuda bir sorgulama yapalım.
(*)Bu şirketler, şimdilik Cargill (ABD), Amylum (Britanya ve ABD Ortaklığı), PNS (Cargill ve Ülker Ortaklığı),Tat Nişasta ve Sunar Mısır Entegre'den oluşuyor. Sırası gelmişken, emperyalizmin yeni farkına varanlara bir anımsatma yapalım.
TARIMDANHABER