Subaşı'nın özet alıntı yaptığı yazının dikkat çeken satır başları şöyle:
TARIM TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 43'Ü ÖLÜ TOPRAK!
Bir toprağın tarım toprağı sayılabilmesi için içinde bulunan organik madde oranı yüzde 3'ün üzerinde olması gerekiyor, organik madde oranı yüzde 3'ün altında olan toprak ölü toprak olarak kabul ediliyor. Türkiye'nin tarım topraklarının en büyük kısmı organik madde oranı açısından yüzde 3'ün altındadır. Organik madde oranı az olan topraklar yüzde 43,13, kapladığı alan 14 366 661 Hektardır. İyi ve yüksek organik madde ihtiva eden toprakların toplama oranı ise, yüzde 12,13'dür. Topraklarımızın organik madde oranı, yüksek verim almayı engelleyecek düzeydedir.
PEKİ, BU DURUMA NASIL GELDİK?
Erozyon ve yanlış sulama toprak kaybımızda etkili faktörler olsa da, ana sorun suni gübre ve kimyasallardır.
SOLUCAN TOPRAĞI TEDAVİ EDİYOR
Solucan kendi hacminin 8-10 katı su tutma özelliğine sahiptir. Bu suyu bitki susuz kaldığı zaman toprağa salıyor. Kendi boyunun 20 katı tünel açıyor. Toprağı havalandırıyor. Hiçbir hastalık taşımıyor. Solucan olan toprağın makro, mikro, izo elementleri çok yükseliyor. Toprağın PH seviyesini düzeltiyor. Yani, toprağı tedavi ediyor, besliyor. Kırmızı solucanlardan dolayı İsrail çölde tarım yaptığı toprağın organik mineral oranını yüzde 87'ye çıkardı.
TOPRAK KİMYASALLARDAN KURTARILIYOR
Solucan gübresi ürün artışı sağlıyor. Üç sene solucan gübresi atılan toprak kendine geliyor. Organik madde içeriği yükseldiği için 4. ve 5. Sene gübre atmanıza da gerek kalmıyor. Solucan gübresi ile yetişen ürünlerde böceklenme olmadığı için ilaç atmıyorsunuz.
ÇİFTÇİYE BU GERÇEK ANLATILMIYOR
Hayvan besleyenler sadece solucan alarak ve hayvan gübresi içine atarak kendi gübresini elde edebiliyor. Ne yazık ki çiftçiye bu gerçeği anlatan yok. Uluslararası ilaç tekellerine esir olan siyasetçiler, akademisyenler Ziraat Mühendisleri, Ziraat Teknisyenleri bu ülkenin geleceğini yok ediyorlar. Maalesef ülkemizde sadece aydın(!) ihaneti yok. Meslek ihaneti de var.
ANADOLU TOPRAĞININ RAHMİ PARÇALANIP DOĞURGANLIĞI YOK EDİLİYOR
İlaç tekellerine hizmet eden doktor ve müteahhit hizmetkarı mühendisler, parayı insana tercih ediyor. Anadolu Topraklarının rahmi parçalanıp doğurganlığı bitirilirken, Ziraat Fakülteleri ve Ziraat Mühendisleri ne yapıyor? Fakülteler, dışarıdan kendilerine dikte ettirilen bilgiyi sorgulamadan öğrencilerine veriyor. Gerçek bilim şüpheci değil midir? Sorgulamayan kafa bilim üretebilir mi? 1950 Yılından beri Anadolu toprakları; gübre, ilaçlama altında saldırıya uğramıştır. Türk Milletinde kısırlık yüzde 40'ı geçmiştir. Neden? Niçin? Niye?"