'Tarım Ormanın Geleceği Webinar Serisi ve Zirvesi'nde konuşan Güldal, tarımın sürdürülebilirliği için üreticinin ürettiği ürünlerden gelir elde etmesi gerektiğine dikkat çekti. Konuşmasında TMO'nun üretimin devamlılığı için hasat döneminden önce ürün fiyatlarını belirleyip açıklamasının önemli olduğunu söyleyen Güldal, bunu son 2-3 yıldır geleneksel hale getirdiklerini aktardı.
Çiftçilerin maliyetlerini hesaplayarak bu değerleri belirlediklerini anlatan Güldal, "Üreticimizin memnun olacağı şekilde maliyet ve iç-dış piyasa analizlerini yapıyor, bir önceki yılın alım fiyatlarıyla mukayese ediyor, rekolteye bakıyoruz. Üreticinin gelecek sene ekmesini teşvik edecek bir fiyat politikası belirliyoruz." diye konuştu.
"Ortalamanın üzerinde bir verimle karşı karşıyayız"
Son iki yılda üreticilerin açıklanan fiyatlarla ilgili bir sıkıntı yaşamadığını sıklıkla dile getirdiğine işaret eden Ahmet Güldal, hububat rekoltesinin ürünlere göre değişmek üzere bu yıl bir önceki yıla göre yüzde 5-8 daha yüksek olduğunu vurguladı. Bu yılın 2019'a göre daha iyi bir dönem olacağını söyleyen Güldal, "İyi bir üretim dönemi geçirdik. Doğal afetlerden fazla etkilenmeden, rekoltelerde büyük kayıplar vermeden, kalitede sıkıntı yaşamadan önceki yılların ortalaması üzerinde bir verimle karşı karşıyayız." dedi.
Stoklamanın kamuoyunda olumsuz değerlendirilen bir kavram olarak öne çıktığını, ancak tarım ürünlerinin 12 ay boyunca tüketicilerin istifadesine sunulması için belli şartlarda stoklanması ve muhafaza edilmesi gerektiğini kaydeden Güldal, şu ifadeleri kullandı: "4,2 milyon tonluk stoklama yapabileceğimiz TMO'nun depo kapasitesi mevcut. Bunun dışında özellikle son yıllarda giderek önem kazanan lisanslı depoculuk sistemi var. Bu, yaklaşık 6 milyon tonluk bir kapasite ulaşmış durumda ve giderek artıyor. 2023 yılına kadar 10 milyon ton civarında depolama kapasitesine ulaşacak. Bazı ürünlerde ürünü alıp satmamak amaçlı depolamak bizim radarımızda bulunuyor. Biz bu konuda kurumumuzun misyonu gereği izin vermeme noktasında çok ciddi hassasiyetimiz var."
Salgın döneminde dünyada birçok market rafının boş kalırken, Türkiye'de market raflarının ise en fazla yarım saat boş kaldığını söyleyen Güldal, "Bu Türkiye'nin çok güçlü bir altyapının ve sektörün olduğunu gösteriyor. Üretim devam etti, fabrikalarımız çalıştı. Gıda perakendecisi, nakliyecisi, tedarikçisi üzerine düşen görevi yaptı. Fiyatlarda da herhangi bir anormallik yaşatmadan süreci yürüttüler." dedi.