Et fiyatlarının artmasıyla ilgili bir soruya ithalat yapacağız param var istediğim yerden alırım zihniyeti üretim yerine ithalatı çözüm olarak görmek vizyonsuzluğu, öncesi de var ama tarım ve hayvancılığın bir ülke için ne kadar önemli olduğunu bilmeyen Tarım ve Orman bakanı.

Bir başka bakan sanki Suriye’den patates ithal etmiş gibi yerli patatesi piyasaya sürdürmesi, demek ki Türk tarımı ve hayvancılığının yok edilmesi süreçlerini uzakta aramaya gerek yok.  

Ülkemiz geçmiş yıllarda kendi kendine yeten ender ülkelerden birisiydi, dünya tarımında da hatırı sayılır ülkelerden birisiyiz.

Fındık üretimi: Dünya fındık üretiminin yüzde 62 ini ülkemiz üretiyor ama her nasılsa fındık borsası Hamburg da.

İncir: Ülkemiz dünya incir üretiminin yüzde 27 ini tek başına üretiyor, incir üretiminde de birinci durumdayız.

Zeytin: Ülkemiz dünya zeytin üretiminde 3. Sırada 345 bin ton zeytin üretiyoruz, yağ üretiminde beşinci sıradayız.

Buğday: Ülkemiz 17 veya 19 milyon ton buğday üretimiyle dünyada 11. Sırada

Hayvan varlığımız: Ülkemizde büyükbaş hayvan sayısı 16 milyon 536 bin küçükbaş hayvan sayımız yaklaşık 70 milyon bunun 60 milyonu koyun, 10 milyonu keçi.

TMO Genel Müdürü Güldal: Randevu sistemimiz değişti 'randevu alamadım' diyen çiftçimiz olmayacak! TMO Genel Müdürü Güldal: Randevu sistemimiz değişti 'randevu alamadım' diyen çiftçimiz olmayacak!

Örnekleri çoğaltabiliriz ama ben sadece önemli gördüklerimi ekledim farklı zamanlarda diğer üretim ve yetiştiriciliğimizde dünya sıralamasında ki yerimizi yazmıştım.

Ülkemiz sulu tarım yapılabilecek alanlarının ancak yarısını sulayabiliyor, sulanan yerlerde de modern teknikler kısıtlı olarak uygulanıyor, vahşi sulama denen salma sulama hala kullanılmaktadır, bu yöntem verimi düşürdüğü gibi su kayıplarına yol açıyor, hatta toprakların çoraklaşmasına sebep oluyor.

Kangren olan iki sulama projesi, GAP ve KOP, (Güney Doğu Anadolu ve Konya Ovası Projesi) GAP projesi dünyanın sayılı projelerinden birisi,

GAP proje kapsamında toplam 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali yapımı öngörülmüştü, 1,8 milyon hektar alanın sulanması projelendirilmişti. GAP projesinde 19 baraj bitirilmiş durumda. Çok uzun yıllardır süren projede sulanabilecek hedefin ancak yüzde 53 ü sulu tarıma açılmış durumda.

KOP da durum daha kötü, Konya ovası suya kavuşacaktı, toplam uzunluğu 17 kilometre olan tünelle Göksu nehrinin suyu kurulacak dört adet kuru baraja aktarılacaktı, projeye göre 2017 yılında bitecekti, tünel bitti ama barajlar ve sulama kanalları henüz bitmedi ne zaman biteceği de belli değil, biten kısımlara verilen suyla çöken kanallar aslında engellendiğini düşündüğüm ertelenen bir proje.

Aslında insanın aklına şu geliyor bu kadar ilerlemiş projeler neden bitirilmiyor veya bitirilmesini engelleyen bir güç mü var, çünkü bu iki proje tam anlamıyla bitirilse iklime dayayan tarım yerine sulu tarıma geçeceğiz üretim artacak ithalatçı durumdan ihracatçı duruma geleceğiz, tabi istihdam ve hayvancılığın gelişmesi ülkenin kalkınması demektir. Bilindiği gibi tarım ve hayvancılık birbirlerini tamamlayan sektörlerdir, tarım olmazsa hayvancılıkta olmaz.

Ülkemizde yapılan en büyük yanlışlıklardan birisi ithalatın üretimden daha öncelikli durumda olması, burada çeşitli gurupların kazanç sağlama öncelikleri elbette var ama hükümetler düzenleyici olarak çeşitli kanunlar ve yönetmeliklerle istese engelleyebilir.

Tarım ve hayvancılıkta mevcut hükümet o kadar yanlışlıklar yaptı ki günümüzde zaten bu yanlışlıkların ceremesini çekiyoruz, Türk tarımı adeta kaderine terkedildi, çiftçi zarar ederek borç batağına itildi, çiftçilikle uğraşan nüfusun yaş ortalaması yükselmesi verimliliği düşürmekte, istatistiki verilere göre ortalama 55 yaş gittikçe de yükseliyor.

Süt fiyatlarının maliyetin altında belirlenmesi hayvancılığa yapılan en büyük kötülüklerden birisi, üretici düveyi ve ineği kesime gönderiyor sonuç olarak hayvan sayısı hızla düşmektedir. Hayvan popülasyonumuz azalmaktadır.

Bu olumsuzlukların başında özelleştirilen gübre fabrikaları, yem fabrikaları en büyük etkenlerden birisi, ihtiyacımız kadar üretilemeyen bu girdiler ithal ediliyor, Türk Lirasının değer kaybetmesi ithalatın parasal değer olarak artmasına sebep oluyor, akaryakıt ve elektriği hatta işçiliği de eklersek birim üretim maliyeti artıyor ve haliyle üretici zarar ediyor, teşvikler yetersiz ve hakkedenlere verilmiyor.

Devlet üretme çitliklerini özelleştirme yanlış bir karardı, tohum üretimi ve damızlık hayvan üretimi sekteye uğratıldı.

Türk tarımı ve hayvancılığı sahipsiz ve bu böyle devam ederse stratejik sektör daha da zayıflayacak, paranız olsa da gıdaya ulaşamayacaksınız.

Günün sözü: Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. (Mustafa Kemal Atatürk)

Adnan Kütük (Mali Müşavir-Bağımsız Denetçi)