Tuz Gölü Gazetesinden Mehmet Emin Öztürk’ün haberine göre, Eskil’de çoban denilince ilk aka gelen isimlerden olan Hasan Sanlav, koyunculuğu bıraktığını belirtti. Sosyal medya hesabından bunu duyuran Hasan Sanlav’ın gönderisinin altına birçok kişi “çorbacılığa verdiği emeklerden dolayı” teşekkür ettiğini belirtti.
37 yılını çöle ve koyuna adayan Hasan Sanlav son olarak Tuz Gölü Gazetesi’nin “Bitmeye Yüz Tutan Meslek Çobanlık Belgeseline” konuk olmuş ve çobanlığın bitmeye yüz tuttuğundan bahsetmişti.
İşte Hasan Sanlav ile yapılan o sohbette dikkat çeken satırbaşları...
İlkokuldan çıktık, malum o zamanki şartlar bundan biraz daha zordu. İster istemez babamıza yardımcı, evimize ufak tefek destek olmak için o gün bugündür arada belki askerlik falan arası oldu, onun harici 37 – 40 senedir çöllerdeyiz.
KOYUNCULUKTA EN ZOR DÖNEM İLKBAHAR DÖNEMİDİR
Koyunların kıştan çıkıp yaz dönemine girdiği dönem olan ilkbahar ayı en zor aydır. Çünkü koyunlar kuzularına asılır, doğru düzgün ot olmaz. Saat 10.00 gibi çıkarız, 3-4 gibi hem sağım hem de kuzuyla annesinin buluşması olur. Hayvanların yemini samanını döker, sonra yatırız.
Gelelim yaz dönemine. Yaz dönemine harman sezonu deriz. Harman sezonu eskiye nazaran söylüyorum. Eskiden biz harmanda akşamüzeri, ikindin gibi çıkar ertesi gün sabah 6-8 gibi eve gelirdik.
Gelelim kış mevsimine, çobanlığın biraz daha zorlaştığı dönem. Soğuk bir taraftan, kurt bir taraftan. Çıkarız pancar sezonu, bazen gece saat 12.00’da çıkarız, sabah döneriz evimize.
Çobanlığın en rahat dönemi de bu sezondur. Tarla sezonu bitip, çöle indik mi biraz daha rahat olur. Sabah 10.00 gibi çıkarız, 4-5 gibi eve varır, akşam yemini samanını döker sonra da yatırız.
KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIKTA 365 GÜNDE 1 GÜN ÇOK DEĞERLİDİR
Allah nasip ederse bir hafta içerisinde benim koyunların kuzulama dönemi başlayacak. Eskilerden bizim duyduğumuz tabir şu şekildedir. Affedersiniz koyun 364 gün b*k, bir gün altın çıkarır. Biz o altını kovalamak zorundayız.
Çoluğumuz çocuğumuzdan feragat ediyoruz. Yememiz içmemizden feragat ediyoruz. Zaten sosyal haya diye bir şey yok bizde. Biz zaman geliyor 24 saatte 1 saat uyuyoruz. Abi 60 dakika neyine yetecek diyebilirsin, yetiyor işte, yetmek zorunda kalıyor. Ekmek parası için yetiyor.
Çay içecek oluruz, eşime söylerim, çayı demle, demlenince beni çağır diye. O 20 dakika içerisinde başıma geleni söyleyim, bir koyun ikiz kuzulamış ve ezilmiş, ölmüş. 20 dakika..
BU HAYVANCILIKTA LÜKS DİYE BİR ŞEY YOK
Bu hayvancılığın bir şeyi var, lüks diye bir şey yok. Lüks nedir diye soracak olursanız; şu an ben buradayım, bahar zamanı şuradan bulut kalkar, paldır küldür bir yağmur yağar eve gitme şansın yok. 2016 yılında haddinden fazla bir yağmur yağdı, ben dişimden tırnağıma kadar ıslandım.
Çobanlık budur, soğuğu bilmez, sıcağı bilmez. Gecesi yok, gündüzü yok. Bizim hayatımızda böyle..
ŞİMDİ HAYVANCILIK YAPANA KIZ VERMİYORLAR
Eskiden 100 koyunu olan adam ağa sayılırdı, mal sahibiydi çünkü. Falan köyde, falan yarın sana dünürcü gelecekmiş dendiği zaman konu kapanırdı. Ama şimdi 300 koyunu olan, 100 büyükbaşı olan adam kız istediğinde, aman hayvancılıkla uğraşana kız verilmez diyorlarmış.
Peki, malı olmazsa, işi olmazsa ben senin çocuğuna nasıl bakacağım. Kendi ek işi var, buradan da istihdam sağlıyor. Af buyurun 8 buçuk lirayla şehirde o çocuk nasıl geçinecek?
BİZDEN SONRA BU MESLEĞE HİÇ SICAK BAKAN GENÇ YOK
Bizden sonra bu mesleğe hiç sıcak bakan genç yok. Ben kendimden biliyorum, ben 13 yaşında oturur, otları alır hayvanlara belli yapılan in yapmaya çalışırdım. İn yapmak demekte hayvanlar birbirine karışmasın diye kulağına bir belli yapmak demektir.
Alttan nesil gelmediği için bu çobanlık nereye gider bilmiyorum. Ben üretmezsem, sen üretmezsen bu et ihtiyacını nereden karşılayacağız.