“Tarım alanlarımızın tamamını kullanmak zorundayız. Bir dönüm tarım alanını bile boş bırakacak lüksümüz yok. Elverişsiz diyerek üretimden vazgeçemeyiz" diyen Bayraktar, 19. yüzyılın sonlarında bu yana ABD, Polonya, Kanada ve Meksika gibi birçok ülkede uzun süre devam eden ıslah çalışmaları sonucu, marjinal, kıraç, fakir tarım alanlarından dekarda alınan verimi artırmak için buğday ve çavdar melezlemesi ile elde edilen tritikalenin, ülkemiz için de önemli bir alternatif ürün haline geldiğini belirtti.
Daha çok buğday ve arpa üretimi için elverişsiz olan, asit, kumlu, az yağış alan tarım alanlarında ve hastalıkların buğday üretimine zarar verdiği topraklarda yetiştirildiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tritikale, buğdayın verim ve kalite özellikleri ile çavdarın biyotik ve abiyotik faktörlere karşı dayanıklılık özelliklerini bir araya getiriyor; düşük girdi maliyetiyle üretilebiliyor. Buğday ile arpanın verimli ve kaliteli yetişmediği tarla şartlarında tritikale, yüksek verim sağlayabiliyor. Ayrıca, buğday ile arpaya göre biotik ve abiotik stres koşullarına daha fazla dayanıklı. Fakat protein içeriği bakımından buğdaydan yüksek olan tritikalenin, glütenin fraksiyonu buğdaydan düşüktür. Bu sebeple ve diğer bazı sebeplerden ötürü tritikale, ekmek yapımı için tek başına yeterli değildir. Dolayısıyla günümüz şartlarında dünya genelinde tanesi tahıl ürünlerine katkı olarak, tane ve yeşil ot olarak hayvan beslemede ve potansiyel enerji bitkisi olarak kullanımı söz konusudur. Özellikle tanesi kanatlıların beslenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tanesinin yemlik kalitesi mısır, buğday ve arpa ile eşit kalitededir."
Üretimde Polonya birinci, Almanya ikinci
Son verilere göre dünyada 17 milyon ton tritikale üretildiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Polonya'nın 5,2 milyon tonluk üretimle ilk sırayı aldığı tritikalede, bu ülkeyi 3 milyon tonla Almanya, 2,1 milyon tonla Belarus, 2 milyon tonla Fransa, 654 bin tonla Rusya izliyor; Türkiye'nin üretimi 125 bin tonda kalıyor. En dikkat çekici artış Rusya'da görüldü. 2008 yılında ilk kez tritikale üretmeye başlayan Rusya, üretimde dünya beşinciliğine yükseldi.
Dünya ortalama tritikale verimi 2010-2014 döneminde yüzde 19,7 artışla 345 kilogramdan 413 kilograma çıktı. Türkiye, dekarda 315 kilogram verim elde etmekte, dünya ortalamasının altında kalmaktadır.
Polonya 13 milyon, Almanya 4,1 milyon, Belarus 5,2 milyon, Fransa 3,8 milyon, Rusya 2,4 milyon, Türkiye ise 371 bin dekar alanda tritikale üretmektedir. Dünyadaki toplam tritikale üretim alanları da 41,2 milyon dekarı bulmaktadır.
Tritikalede önemi ihracatçı ülkeler ise Litvanya, Polonya, Almanya ve Fransa'dır. İthalatta ilk sıraları ise İsveç, Hollanda, İtalya, Belçika ve Danimarka almaktadır."
Tritikale üretimi artırmak için desteklerin artırılması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “tritikalenin strese dayanıklı olması, kalitesi düşük topraklarda gelişebilme yeteneği, iklim koşullarına dayanıklılığı, kuraklık toleransı, asitli topraklara dayanabilme yeteneği bulunuyor. Düşük besin ihtiyacı, yetişme döneminde düşük azot gereksinimi olan tritikalenin, aynı verimliliğe sahip diğer tahıllara kıyasla daha az gübreye gereksinim duyması önemli avantajları" dedi.
Tritikalenin buğdayla karıştırılıp ekmek yapılabildiği gibi; hayvan yemi olarak da kullanılabildiği bilgisini veren Bayraktar, kıraç arazileri tritikale ile değerlendirip, yem açığının bu bitkiyle kapatılabileceğini belirtti.