CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Aygun, şunları kaydetti:

"Tarım üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke olan Türkiye, maalesef AKP döneminde tüketen ve gıda ürünlerini ithal eden ülke konumuna düşmüştür.  Mutfakta yangına dönüşen gıda fiyatları, Türkiye’nin tarımda ciddi bir beka sorunu ile karşı karşıya kaldığını ortaya koymaktadır. Kuru soğan, patates derken şimdi de sarımsakta yaşanan fiyat artışı, tarımdaki sorunun katlanarak devam ettiğini, gıda arzında güvenlik sıkıntısı yaşandığını ortaya koymaktadır. Kuru soğan, buğday, arpa, domates, domates konservesi, patates, baklagiller, pirinç ve ayçiçekte sıfır gümrüklü ithal kararları, çiftçiyi zora sokmuştur. Geçinemez hale gelen çiftçi; üretimden çekildikçe, mutfaktaki yangın da büyümektedir.

TARIM ALANLARI YOK OLUYOR!

Ülkemizde 2002 yılında 41 milyon 967 bin hektar olan tarım alanı şu an 37 bin 992 hektara düşmüştür. 2018 yılında 3 milyon 697 bin hektar alan ise nadasa bırakılmıştır. Hâlbuki nadas yerine alternatif ürün politikası ile tarım içinde tutulabilecek topraklar, üretim dışına atılmıştır. 

5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 4’üncü maddesi gereğince de tarım politikalarının nihai amacı, tarım sektöründeki refah düzeyini yükseltmektir. Ancak çiftçiye yasa gereği verilmesi gereken destek verilmemiştir.

ÇİFTÇİMİZ 1 YILDA YÜZDE 50 FAKİRLEŞTİ

Türk çiftçisi geçen yıla göre yüzde 50 fakirleşmiş ve bunu sonucunda üretimden çekilmeye başlamıştır. Türkiye’de buğday ve arpa rekoltesinde mevsim şartlarından dolayı yüzde 25 ile yüzde 35 arasında düşüş yaşanmıştır.  İklim şartlarındaki değişim, gübre ve mazot fiyatlarındaki artış nedeniyle çiftçilerimiz maliyetlerini karşılayamaz hale gelmiştir, ellerindeki topraklarını, hayvanlarını ve traktörlerini satmaya başlamıştır.

Gübre fiyatları geçen yıla göre yüzde 112-130 artmıştır.  

Tarımsal sulama abonelerinin kullandığı elektriğe yüzde 70’i aşan zam yapılmıştır. Dolardaki artışa bağlı olarak mazot fiyatları yüzde 40’ın üzerinde artmıştır.

MERCİMEK, TAHIL ÜRETİMİ BİTİYOR!

Üretimdeki çöküş, tüm ürünleri etkilemiştir. 2017 yılında 400 bin ton olan kırmızı mercimek üretimi yüzde 22.5 azalmıştır. 2017’de 2 milyon 131 bin 513 ton olan kuru soğan üretimi yüzde 9.4 düşmüştür. 12 milyon 750 bin ton olan domates üretimi 2017’ye göre yüzde 4.7 azalmıştır. TMO’nun çiftçiye fiyat ve alım garantisi vermesinin vakti gelmiştir!

EN ÇOK HAYVAN İTHAL EDEN ÜLKEYİZ

Hayvancılık üretimi de adım adım bitmektedir. Hayvan ithalatında Avrupa birincisi haline gelmemiz ibret vericidir. En üzücü yanı ise her ithalatta Avrupa çiftçisinin desteklenmiş olmasıdır. İthalata yönelim devam ettikçe, yerli hayvan üreticisi kalmayacaktır.

Türkiye canlı hayvan ithalatı durdurulamaz biçimde artmaktadır.  2017 yılında 1,2 milyon dolar ödeyerek 1.176.479 adet büyük ve küçükbaş hayvan ithal edilmiş iken, 2018 yılında 1,7 Milyar dolar ödenerek 1.886.293 baş büyük ve küçükbaş hayvan ithal edilmiştir. 

Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü’nün 2017 Faaliyet Raporu dahi Türkiye’nin adım adım gıdada arz güvenliğini kaybettiğini ortaya koymaktadır.  2017 yılında ithal edilen kasaplık hayvan sayısının bir önceki yıla göre yüzde 154, besilik hayvan sayısının yüzde 97 arttığı ortaya konulan raporda, ithalattaki patlama verilerle itiraf edilmiştir. Bu tablo, hayvancılık üretimindeki tükenmişlik sendromunu ortaya koymaktadır. 

ÇİFTÇİ GIRTLAĞINA KADAR BORÇTA!

Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı 2.1 milyon çiftçi bulunmaktadır. Bu çiftçilerimizin 2002 yılında 530 milyon lira olan borcu 2018 yılı sonunda 190.5 kat artarak, 101 milyar liraya fırlamıştır. 8 bine yakın çiftçi icralık durumdadır. İpoteksiz arazi kalmamıştır! Gıda güvenliğinin sigortası çiftçimiz kan ağlamakta, geçinemez haldedir. 55 bine yakın çiftçi borç yapılandırması için başvuruda bulunmuştur. Böyle bir tabloda Ziraat Bankası’nı futbol kulüplerinin yüklü borç yapılandırması için kullanmak isteyen iktidar, bu konuda dahi başarılı olamamıştır. 

Gıdada arz güvenliğini sağlamak için acil bir Tarım ve Hayvancılık Eylem Planı hazırlanmalı, yapısal önlemler alınmalı ve çiftçi, mazot, gübre, tohum ve tarım ilaçları açısından sübvanse edilmelidir. Girdi fiyatları en az yüzde 50 sübvanse edilmelidir. Aksi halde üretici kalmayan ülkemizde Dünya Çiftçiler Günü’nü kutlamaya gereksinim olmayacaktır! Üretimdeki tükenmişlik sendromu, artık bir beka sorunu niteliğine bürünmüştür. Gıda güvenliği olmayan bir ülkenin beka sıkıntısı ortaya çıkar! 

Dünya Çiftçiler Günü kutlu olsun. Bu önemli günün iktidarın tarımdaki yapısal sorunlara uygun çözüm önerileri üretmesine ve çiftçilere kulak vermesine vesile olmasını dilerim."