CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, Ukrayna Rusya savaşının, Türkiye’nin yaşayacağı başta buğday olmak üzere gıda krizine etkilerini değerlendirdi. Başevirgen, “Hayati öneme sahip tarımsal ürün ve mamullerin ihracatı ya engellenmeli ya da kota uygulanmalı” dedi.
BUĞDAYDA 2.5 MİLYON TON ARZ AÇIĞIMIZ VAR
İktidarın ve onun yılmaz savunucularının aslında ülkemizin buğday ithalatına ihtiyacı olmadığını, sadece makarna ve kaliteli un üretebilmek için gerekli olan buğdayı ithal etmek durumunda kalındığını ve alınan buğdayın yüksek katma değerli mamule dönüştürülüp dünyaya satılmasıyla büyük miktarda döviz girdisi sağlandığını iddia ettiklerini söyleyen Başevirgen, “Geçen yıl gerçekleşen rakamlara bakıldığında: ülkemizin 2021 yılı buğday üretimi 2020 yılına göre %14 oranında azalarak yaklaşık 17,5 milyon ton civarında gerçekleşmişti. Yıllık buğday iç tüketimimizin 20 milyon ton civarında olduğu düşünüldüğünde hiç alım satım yapmasak bile 2,5 milyon ton buğday arzı açığımız olduğu görülmekte.” Diye konuştu.
BUGÜN YAŞANAN SORUNUN NEDENİ İKTİDARIN ÖNGÖRÜSÜZLÜĞÜDÜR
İktidarın kuraklık, küresel salgın ve diğer olumsuz koşulların da etkisiyle buğday üretiminin gerçek potansiyelimizin altında kalması, bu sebeple buğdayda iç talebin altında bir yerli üretim oluşması gibi bahaneler öne sürdüğünü söyleyen Başevirgen, “İktidar, bu gibi gerekçeler ile kendini haklı göstermeye çalışsa da var olan potansiyelimizin üretime dönüşmesini engelleyici sorunlarla her zaman karşılaşacağımızı öngörmeleri gerekmektedir. İktidarın görevi aldığı kararlarla sektörlerin önünü açmak ve bu gibi sorunları yaşanmadan riskleri ortadan kaldırmaktır. Bugün yaşanan sorunun nedeni iktidarın öngörüsüzlüğüdür. ” Dedi.
PARAMIZ VAR Kİ İTHAL EDİYORUZ DİYEN İKTİDAR ŞİMDİ NE DİYECEK?
CHP’li Başevirgen, “Olumsuzluklar karşısında iktidarın sunduğu çözüm hep ithalat yapmak oldu. İçeriden ucuza dışarıdan pahalıya aldı Ülke olarak geçen yıl yaklaşık 10 milyon tona yakın buğday ithal ettik. Bu miktarın yaklaşık 6 milyon tonunu Rusya’dan, 1 milyon tonunu da Ukrayna'dan. Hâlihazırda üretimimizi etkileyen bu kadar olumsuzluk varken şimdi de en büyük iki tedarikçimiz savaş halinde. “Paramız var ki ithal ediyoruz” diyen iktidar şimdi ne diyecek? Enerji, turizm ve tarım sektörlerin de en büyük ticari partnerlerimizden olan Rusya’ya uygulanacak olası yaptırımlar bizi de derinden sarsacak.” Diye konuştu.
2022 İÇİN TREN KAÇTI 12 MİLYON TON BUĞDAY İTHALATI BİZİ BEKLİYOR
Bekir Başevirgen, doğru ve gerçekçi bir planlama yapılmadığı için ülkeyi bekleyen buğday krizinin yine ithalatla çözüleceğini söyleyerek, “Öncelikle bu yıl ne kadar buğday üreteceğiz ve dışalım ihtiyacımız ne kadar olacak, bunları doğru tahmin etmek durumundayız. İç tüketimimiz ve ihracatımız ile birlikte yıllık 27 milyon ton buğday ihtiyacımız olduğu bilinmekte. Bu savaştan dolayı Rusya’dan beklenilen 10 milyon turistin gelememesi buğday tüketimini 1 milyon ton civarında düşürebilir ki asgari 26 milyon ton buğdaya ihtiyacımız var, demektir. Doğru bir planlama ile mevcut arazi miktarı ve çiftçi sayımızla bu ihtiyacı rahatlıkla üretebilirdik. Fakat 2022 yılı için bu tren kaçtı diyebiliriz.
GÜBRE FİYATLARI SON BİR YILDA 5 KAT ARTTI
Gübre fiyatlarında son bir yılda beş katlık artış yaşandı ve gübre kullanımındaki azalış verimi çok olumsuz etkileyecektir. Ödeyemediği elektrik borcu nedeniyle tarlasına su verilmeyen çiftçinin umudu yağışlar olacak. Maalesef 2022 yılı buğday rekolte tahminleri 15 milyon ton civarında. Bu da 11-12 milyon ton buğday ithalatı bizi bekliyor demektir. TMO şimdiden nereden ve hangi fiyatlarla ithal edileceğini kara kara düşünmeye başladı. 2022 yılı bütçesinden tahsis edilen 16 milyar liralık görev zararı ödeneğinin yeterli olmayacağı çok açık.“ dedi.
HAYATİ ÖNEME SAHİP TARIMSAL ÜRÜNLERİN İHRACATI YA ENGELLENMELİ YA DA KOTA KONMALI
CHP’li Başevirgen iktidara çağrı yaparak alınması gereken tedbirleri de sıraladı. Başevirgen, “Hayati öneme sahip tarımsal ürün ve mamullerin ihracatı ya engellenmeli ya da kota uygulanmalı. Bu iki ülke dışında acilen başka ülkelerle de ürün ve hammadde tedarik anlaşmaları yapılmalı. Özellikle de olası bir gübre krizine şimdiden önlem alınmalı. Üreticiye ayni veya nakdi olarak kredi-hibe destekleri verilmeli ve ürününe dünya piyasaları düzeyinde taban fiyat uygulanacağı garantisi verilmelidir. Aksi halde bu kriz açlık, sefalet ve yüksek enflasyonla bizi vurur" diye konuştu.