Kapalı ağıllarda yapılan koyunculuğa entansif koyunculuk, meraya dayalı koyunculuğa da ekstansif koyunculuk denildiğini dile getiren Gülşen, Yetiştirici Soruyor platformunda kaleme aldığı makalesinde şunları kaydetti:
Koyunculuğun modeli değişiyor!
Son yıllarda çok sayıda yabancı koyun ırkının damızlık olarak Türkiye’ye giriş yaptığı bilinen bir gerçek. Benim de ırkının ismini bilmediğim veya telaffuzunda zorlandığım koyunlar var. Kimisi sütçü, kimisi etçi, kimisi de kombine dediğimiz saf veya melezleme ile elde edilmiş ırklar bunlar. Geldikleri ülkelerde çoğunlukla meralarda otlayan bu hayvanları ülkemizde bizim şartlarımızda nasıl besleyebiliriz diye yeni koyun yetiştiriciliği modelleri deniyoruz.
Göründüğü kadarıyla bundan sonra koyunculuk sadece merada değil aynı zamanda inek besler gibi ağıllarda kapalı ortamlarda yani teknik tabiriyle “entansif” dediğimiz şartlarda da yapılacak. Entansif veya kapalı ağıl şartlarında yapılan bu yetiştiricilik modelinde hayvan yürümüyor, çiftlik şartlarında hazırlanan veya satın alınan yemlerle besleme yapılıyor. Bu doğru bir yetiştirme şekli mi bilemiyorum ama yapanların sayısının gün be gün arttığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Entansif koyunculukta nasıl bir değişim yaşanıyor?
Kapalı ağıllarda yapılan “entansif” koyunculuk ile bizim “ekstansif” dediğimiz meraya dayalı koyunculuk arasındaki birbirine benzemeyen önemli farklıklar bulunmaktadır.
Genel olarak yeni entansif modeldeki farklılıklar şunlardır:
Kapalı sistem koyunculukta otlatma yapılmamaktadır. Yani kaba yem kaynakları işletmede üretilmekte veya dışarıdan satın alınmaktadır.
Kaba yem kaynağı olarak mısır silajı gibi silaj kaynakları, sanayi yan ürünleri olan posalar, yonca gibi baklagiller kuru otları ve farklı samanlar kullanılabilmektedir. Bunlar merada yapılan beslemede olduğu gibi yeşil yem kaynağı olarak değerlendirilemez. Süt ineği yetiştiriciliğinde olduğu gibi büyük bölümü dışarıdan satın alınarak kullanılır.
Sütçü koyunların fazla ve uzun süre süt vermesi veya etçi koyunların kısa sürede tohumlanarak daha kısa sürede ve fazla sayıda yavru elde etmek için kullanılan konsantre yemlerde farklılık göstermektedir.
İlk hayvan besleme ilmine başladığım dönemlerde koyunlar %13 ham protein içeren fabrika yemleriyle beslenirken bugün aynı inekler gibi %18’den fazla ham protein içeren karma yemlerle besleme yapılıyor.
Yine son derece yoğun enerji kaynakları ile besinsel katkılar da yoğun ve fazla miktarlarda kullanılıyor. Kısacası, merada beslenen hayvanların tükettikleri besin maddeleri, yem çeşitliliği tüketim miktarları ile entansif kapalı sistemde uygulanan besleme farklıdır. İki besleme modelinde kullanılan konsantre yemler ve içerikleri önemli düzeyde farklıdır.
Entansif koyunculukta hayvanın yetiştirme amacına uygun besleme stratejileri uygulanmalıdır. Yani eski usulde olduğu gibi koyun hem sütünden hem etinden faydalanılan bir hayvan olmaktan uzaktır. Koyun ya sadece sütçü ya da etçi olarak değerlendirilmektedir.
Sütçü koyunlarda doğumdan sonra çoğunlukla kuzular annelerinden ayrılmakta ve mama veya süt ikame yemi denilen süt yerine geçen maddelerle besleme yapılmaktadır. Kuzular çoğunlukla 2 ay gibi kısa bir sürede sütten kesildikten sonra erkek kuzuların genellikle hızlı ve yoğun besiye alınması tercih ediliyor. Dişiler kuzulara ise damızlık materyal olarak başka bir besleme yöntemi uygulamakta ve yaşlarına varmadan tohumla yapılmaktadır.
Etçi entansif koyunculuk modelinde de annelere doğum sonrası süt sağımı yapılmamakta, genellikle kuzular 2-4 ay aralığında annelerinin altından alınarak sütten kesilmektedir. Erkek kuzular genellikle 3 ay civarında yoğun besiye alınmakta veya koç olarak ayrılmaktadır. Dişi kuzular ise besi değil damızlık materyal olarak değerlendirileceklerse yine yaşlarına varmadan tohumlanmaktadır. Burada temel hedef annenin doğum sonrası birkaç ay gibi oldukça kısa bir sürede tekrar tohumlanarak gebe kalmasının sağlanmasıdır."
Prof. Dr. Nurettin Gülşen'in, yetiştiricisoruyor'da kaleme aldığı makalenin tamamına ulaşmak için