Önsel Ünal / Gazeteci-Yazar / [email protected]
Türkiye belgesellerden izlemeye alıştığı hortumu son yıllardır yaşar hale geldi. Uzmanlara göre, önümüzdeki yıllarda bu tür afetler daha sıklıkla yaşanacak, can ve mal kayıplarına neden olacak. Tarım arazilerinin zarar görmesiyle kıtlık beraberinde açlık yaşanabilecek. Meteorolojik veriler de bu öngörüleri doğrular nitelikte.
Daha çok Antalya, Mersin, Bodrum gibi hava sıcaklığının zaman zaman çok yüksek değerlere ulaştığı deniz kıyısı kentlerinde, sıkça rastlanılan hortum, artık neredeyse bölge tanımaksızın yayılıyor. Son 10 yılda, İstanbul, Ankara, Elazığ, Muş, Sinop gibi kentlerde hortum vakaları sıkça artıyor.
Google arama motorunda konuya ilişkin yaptığım gezintide İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nden Veli Yavuz, Pelin Cansu Çavuş ve Cem Özen'in 'Türkiye'de Hortum Vakalarının Zamansal Ve Mekansal Analizi' isimli çalışması dikkatimi çekti.
İlginç verilerin göze çarptığı çalışmada önce hortumların 1997-2015 yılları arasındaki gerçekleşme sayıları analizine bakıldı. Daha sonra hortum olayının görüldüğü şehirler ve bu periyotta kaç adet hortum olayı görüldüğüne, bu şehirlerle ilgili olarak hangi bölgenin hortum olayına daha çok elverişli olduğuna bakıldı. Sonrasında hortumun neden olduğu can kayıpları ile ilgili istatistiki analiz yapıldı.
Çalışma sonuçları hortum vakalarının yüzde 68'inin kara üzerinde yüzde 32'sinin de deniz üzerinde meydana geldiğini ortaya koydu. 17 kişinin bu periyotta hayatını kaybettiği ve 71 kişinin de yaralandığı rapor edildi. Ölümlü vakaların hepsi kara üzerinde meydana gelen hortumlar sonucunda gerçekleşmiş. Toplam incelenen 263 vaka içerisinde vakaların çoğu olan 90 vaka Antalya'da meydana gelirken onu Mersin, Muğla ve İstanbul sırasıyla izlemiş. Kara üzerinde meydana gelen hortumların özelikle tarım arazileri üzerinde de etkisi çok büyük.
Ülkemizde yaklaşık 500 bin dönüm alanda örtüaltı yetiştiriciliği yapıldığı öne sürülmektedir. Hortumların en sık görüldüğü Antalya ilinde toplam örtü altı alanı ise 170 bin dönümdür. Ayrıca cam sera alanlarının yüzde 81.3'ü, plastik sera alanlarının yüzde 47.9'u ve plastik tünel alanlarının yüzde 11.7'sinin Antalya ilinde bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda Antalya kilit bir il konumunda. Antalya'nın dışında Mersin, Adana, Muğla'da da sera alanlarında, sebze üretimi başta olmak üzere süs bitkileri, fide ve meyve yetiştiriciliği yapılıyor.
Hortumun en çok vurduğu illerde sarımsak üretimi ile Kastamonu, fındık üretimiyle Giresun, Ordu, şeker pancarı üretimiyle Kars, Van, Tokat, Yozgat, Muş, Eskişehir, Balıkesir, Kahramanmaraş, Konya, Kütahya, Malatya, Elazığ, Ağrı, Ankara, kestane, ceviz ve pirinç üretimi ile Sinop, Ayçekirdeği ile Tekirdağ, Pamuk ile Adana, Narenciye ile Mersin, arıcılık ile Muğla, Zeytincilik ile Manisa illeri başı çekiyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen de özellikle yaz aylarında yaşanan yağmur ve hortumların artık olağan hale geleceği ve bu hortumların şiddeti ve zarar verme kapasitesinin artacağını iddia ediyor.
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da'Türkiye'nin hortum gerçeğiyle' ilgili sorulara şöyle yanıt veriyor:
“Tüm kıyılar denizlerden gelebilecek su hortumlarının tehlikesi ile karşı karşıya. Kara hortumlarının ise dağlık olmayan düz alanlar ile birlikte tüm ovalarımızda görülmesi çok büyük olasılık. Örneğin, Dalaman, Konya, Alanya, Diyarbakır, Adana, Tokat, Balıkesir, Şile, Serik, Ceyhan, Mersin, Çanakkale vb. yerlerdeki hortumlar inkar edilemez."
Doğa Bilimleri Araştırma Merkezinin kayıtlarına göre ise Türkiye'de sadece 2015 yılında 43 hortum meydana gelmiş.
Önümüzdeki yıllarda afetler yaşantımızın birer parçası haline gelecek gibi. Hortum gerçekten de adı gibi ürkütücü. Yakıyor, yıkıyor. Geçtiği yerlerde kalıcı hasarlar bırakıyor. Hortumun etkisi anlık değil, herşeyden önemlisi bir tarım ülkesi olan Türkiye'de görülme sıklığının yıllar itibarıyla artışa geçmesi ile özellikle tarım ve gıda açısından endişe verici gibi gözüküyor. Umit ederiz ki bu endişe ileride açlık ve kıtlıkla bizleri sınamasın.
TARIMDAN HABER