Onur ALAÇIK - Yerinde Kontrol Uzmanı / Proje İzleme Kontrol Koordinatörlüğü
Günümüzde artan nüfus ve beraberinde azalan doğal kaynakların oluşturduğu tehlikeye karşılık toplum sağlığının korunmasında yeterli ve dengeli beslenmenin önemini her geçen gün daha da arttırmaktadır. Toplumda bireylerin sağlıklı beslenmelerinde gerekli olan bitkisel veya hayvansal üretim kaynaklı temel gıda maddelerinden istenilen düzeyde ve asgari maliyetle ulaşmasının yolunu açacak tarım politikalarının oluşturulması ve geliştirilmesi çok önemli bir husustur.
Bahsi geçen temel gıda maddelerinin içerdiği protein miktarı itibarıyla hayvansal gıdalar ön plana çıkmakta olup, bu konuda yapılan araştırmalar yeterli ve dengeli beslenme için günlük protein ihtiyacının en az %40-50'sinin kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurta gibi hayvansal kökenli besin maddelerden temin edilmesi gerektiği vurgulamaktadır. TAGEM verilerine göre AB ülkelerinde kişi başına günlük protein tüketimi 102 gram olup, bunun 70 gramı hayvansal kaynaklı proteinlerden oluşmaktadır.
Ülkemizde yaklaşık 84 gram olan kişi başına protein tüketiminin ise ancak 17 gramı hayvansal kaynaklı proteinlerden karşılanmaktadır. Yani gelişmiş ülkelerde tüketilen günlük protein miktarının yaklaşık %70'i hayvansal gıdalardan sağlanırken, ülkemizde tüketilen günlük protein miktarında bu oran %20'lerde kalmaktadır. Hayvansal gıda tüketim kalemlerinde Avrupa Birliği ülkelerinin gerisinde olan ülkemizde, bu fark özellikle kırmızı ette ön plana çıkmaktadır.
Sağlıklı ve dengeli beslemenin vazgeçilmez protein kaynağı olan kırmızı et, özellikle çocukların ve gençlerin gelişmesinde önemli yere sahiptir. Bu kaynağın devamlı ulaşılabilir hale getirilebilmesinin ekonomik açıdan da en uygun olan hali, elbette ki ülke sınırlarımız içerisinde kendi yetiştiricimiz tarafından üretilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar olacaktır. Yetiştiriciliği yapılan bu hayvanların AB standartlarında, sağlıklı ve hayvan refahına uygun şartlarda yetiştirilebilmesi ancak belirli denetimlerin yapılması ve teşviklerin verilmesiyle sağlanabilir.
Bu anlamda et sektörünün bütüncül gelişimi amaçlanmış olup hayvan sağlığı ve ürün kalitesinin AB standartlarına ulaşmasında IPARD destekleri çok etkili olmaktadır. Aynı zamanda modern hayvancılık üretim işletmelerinin sayısı verilen destekler sayesinde her geçen gün artmaktadır.
ET VE ET ÜRÜNLERİNE GENEL BAKIŞ
Halkın gelir seviyesinin ve nüfusun artış gösterdiği ülkemizde, ekonomik kalkınmanın yanı sıra sosyal ve kültürel kalkınma çabalarının sürdürülebilirliğinin de devam ettirilmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma göstergeleri arasında, tüketim ve üretimin seviyeleri göz önüne alındığında, sağlıklı bireylerin oluşmasında et ve et ürünleri sektörü önemli bir yere sahiptir. Et üretimine girdi sağlayan hayvancılık sektörü; gıda ihtiyacının karşılanmasını sağlayan, nüfusun önemli bir bölümüne istihdam yaratan, sanayi sektörünün birçok dalına girdi sunan ve ihracat potansiyeli ile de gelişmiş ülkelerde bir endüstri haline gelmiş, ekonominin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Bu durum, hayvancılığın ulusal düzeyde geliştirilmesi gereken önemli bir sektör olduğunu ortaya koymaktadır. Kırmızı et üretimi, yem sanayi, deri sanayi ve mezbaha yan ürünlerinin değerlendirildiği rendering ürünleri için önemli ham madde kaynağını oluşturmakta olup, Kurumumuz tarafından desteklenen IPARD sektörleri arasında yerini almıştır.
DÜNYADA HAYVAN VARLIĞI
Gelişen dünyamızda kırmızı et sektörünün gelişmesinde küresel et talebinin yükselmesinin yanı sıra, üretim ve işleme verimliliğin artmasının da etkisi olmuştur. Dünyada tarımsal üretim değeri 2010 yılında 3,3 trilyon ABD dolarına yaklaşmış ve bu değere hayvancılık sektörünün katkısı %34 oranında gerçekleşmiştir. Et üretiminin büyük bir bölümünü oluşturan dünya sığır eti üretimi, 2013 FAO verilerine göre 67,7 milyon ton olarak gerçekleşmiş, 13,9 milyon ton küçükbaş et üretimi ile birlikte dünyada kırmızı et üretimi 2013 yılında 81,7 milyon tona ulaşmıştır.
FAO verilerine göre 2000 yılında 1,47 milyar baş olan Dünya büyükbaş hayvan sayısı (sığır ve manda) 2005 yılında 1,56 milyar başa, 2013 yılında ise 1,69 milyar başa ulaşmıştır. Küçükbaş hayvan sayısı (koyun ve keçi) 2000 yılında 1,86 milyar baş, 2005 yılında 2 milyar baş ve 2013 yılında 2,17 milyar baş seviyesinde gerçekleşmiştir. 2000 yılında 16 milyar adet olan kanatlı hayvan varlığı ise yıllar itibarıyla sürekli artış göstererek 2013 yılında 23,9 milyar seviyesine ulaşmıştır.
Görüldüğü üzere dünya büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvan varlığı artış eğilimindedir. Dünya kişi başı et tüketim miktarı (sığır eti, koyun eti, domuz eti, kanatlı eti toplamı) 33,8 kg/yıl düzeyindedir.
ÜLKEMİZDE HAYVAN VARLIĞI
Ülkemizde hayvan varlığını TÜİK'in verilerine göre incelediğimizde 2014 yıl sonu itibarı ile 55,83 milyon baş üzerinde olan büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı 2015 yılında %1 artışla 56,05 milyon seviyesine ulaşmıştır.
Büyükbaş hayvan sayısında %0,98 düşüş; küçükbaş hayvan sayısında ise yaklaşık %1 oranında artış gözlenmiştir. Türkiye'deki toplam kırmızı et üretimi (sığır, koyun, keçi ve manda eti), 2015 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık %1,13 oranında artışla 1,15 milyon tona yaklaşmıştır. 2015 yılında bir önceki yıla göre sığır eti üretimi %15,07 oranında artarak ilk defa 1 milyon tonun üzerine çıkmıştır.
Koyun eti üretimi %1 oranında değişim gösterirken, keçi eti üretimi ise %26,9 gibi önemli bir oranda değişim göstermiştir. 2015 yılı içinde toplam 3,76 milyon büyükbaş (sığır ve manda) hayvan kesilirken; aynı yıl içinde toplam kesilen küçükbaş (koyun, keçi) hayvan sayısı 7 milyonu aşmaktadır.
KIRMIZI ET ÜRETİMİNE YÖNELİK GERÇEKLEŞEN IPARD DESTEKLERİ VE SONUÇLARI
Kırmızı et üretimine yönelik yatırımlar IPARD kapsamında desteklenmekte olup, ilgili desteklerin genel amacı, ekonomik sürdürülebilirlik sınırında bulunan küçük ve orta ölçekli sığır, koyun ve keçi işletmelerinin modernize edilmesi, ilgili topluluk standartlarına ulaştırılması ve İyi Tarım/Hayvan Yetiştiriciliği Uygulamalarının gerçekleştirilmesi amacıyla desteklenmesi; böylece Türkiye'nin kırmızı et üretim potansiyelinin artmasına katkıda bulunulmasıdır.
IPARD I kapsamında kırmızı et üretimine yönelik olarak bugüne dek, toplam yatırım tutarı yaklaşık 607 milyon TL, uygun harcamalar toplam tutarı yaklaşık 369 milyon TL olan 444 proje ile sözleşme imzalanarak sektörde 8 binin üzerinde kişiye istihdam sağlanmıştır. Desteklenen projelerin %79,4'ü dağlık alan ya da orman köylerinde yer almakta olup, ortalama kamu katkı oranı % 61,2'dir. Bir projeye sağlanan ortalama destek tutarı ise 828.268 TL olmuştur.
IPARD I kapsamında kırmızı et üretimine yönelik sözleşme imzalanan projelerin faydalanıcılarının %54'ü gerçek kişi, %46'sı ise tüzel kişiliktir. Söz konusu bu faydalanıcıların %9'u kadın, %91'i erkek olup yaklaşık %66'sı 40 yaş altı, %34'i ise 40 yaş üstüdür. IPARD I kapsamında et üretimine yönelik sözleşme imzalanan projelerin %88'i yeni tarımsal işletme, %12'si mevcut tarımsal işletmelerdir.
Söz konusu kırmızı et üretimine yönelik tarımsal işletmelerin %11'i küçükbaş %89'u ise büyükbaş hayvan işletmesidir. IPARD I fonları ile kurulan kırmızı üreten işletmelerin 2013 yılında pazara yaklaşık 1.807 ton et arzı gerçekleştirdiği, 2014 yılında 5.827 ton, 2015 yılında ise bu rakamın 15.801 tona ulaştığı görülmektedir. TKDK tarafından desteklenen ve hayata geçen projelerin ekonomik, çevresel, kurumsallaşma, teknolojik ve sosyo-kültürel etkilerini ortaya çıkartmak amacıyla Prof. Dr. Bülent Gülçubuk ve ekibi tarafından 2015 yılı Mayıs ayında tamamlanan “Etki Değerlendirme Raporu" IPARD I desteklerinin üretimde, istihdamda ve kapasitede belirgin artışlar yarattığını göstermektedir.
Söz konusu raporda 2014 yılı verilerine göre TKDK desteklerinden önce ve sonra bazı illerimizde büyükbaş hayvancılığa dayalı et üretim verileri incelenmiş olup, Ankara'da %7,2, Diyarbakır'da %20,5, Sivas'ta %22,0, Balıkesir'de %1,5, Konya'da %1,6 ve Şanlıurfa'da %11,8 oranında üretimin arttığı tespit edilmiştir.
Sonuç itibarıyla ülkemizdeki kırmızı et üretiminde kaybolan ivmenin tekrar kazanılmasında önemli rol oynayan Kurumumuz, verdiği hibe destekleriyle tarımsal işletmelerin, özellikle de kırmızı et sektörünün gelişmesine katkı sağlamıştır. Verilen hibe destekleri sayesinde genç çiftçiler teşvik edilerek, yüksek standartlara sahip tarımsal işletmelerin kurulması sağlanmış, diğer yetiştiricilerin cesaretlenmesinde de önemli rol oynamıştır. Ayrıca AB standartlarında hayvan refahına uygun yetiştirilen hayvan sayısının artması ile elde edilen yüksek et verimi sayesinde, kırmızı et üretimimiz uluslararası arenada kendisini kanıtlayarak ihracatın da önemli bir lokomotifi haline gelecektir.
Kaynak; TKDK / Kırsal Kalkınma Dergisi