ANKA'nın haberine göre, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Başkanı Sencer Solakoğlu, süt fiyatlarında ve hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlara dikkat çekerek, yaşanan bu sıkıntıların doğru bir tarım politikası uygulanmamasından kaynaklandığını belirtti. Tarım Bakanına sorunlarını anlatamadıklarını dile getiren Solakoğlu, şunları kaydetti:
'TÜRKİYE TARIM BAKANI’NIN ‘KEPEK EKİN’ DEMESİYLE BÜTÜN DÜNYA BİZİMLE DALGA GEÇTİ'
“Şu an ki bakanlığı düşünün. Bu adama ‘Kepek fiyatları çok arttı’ denince, ‘O zaman kepek ekin’ dedi. Türkiye Tarım Bakanı’nın ‘kepek ekin’ demesi, bütün dünyada yankı getirdi. Bizimle dalga geçtiler. Çok radikal kararların, çok fazla üzerinde vakit harcanmadan verilebiliyor olması gerçekten çok endişe verici. Tarım Bakanlığı’nın yapısal olarak sisteminin değiştirilip, işin ehli kadrolarının yeniden iş başına getirilmesi lazım. Şu anda Bakan Bey’in tarımla hiçbir alakası yok. Ne derdimizi izah edebiliyoruz ne karşılığında aldığımız cevap bizi tatmin ediyor. İş işten geçtikten sonra olukla para akıtıyoruz tarıma. Bir planlama yapılsa aynı bütçeyi çok daha verimli kullanma şansımız olur.”
'2018’DE YAPILAN HAYVAN İTHALATI 2011-2017 ARASINDAKİ İTHALATA EŞ DEĞER'
2011-2017 arasından yapılan hayvan ithalatının 2018’de yapılan toplam hayvan ithalatına eş değer olduğunun altını çizen çiftçi Solakoğlu, “Çünkü öngörü yok. ‘Açın kapıları getirin’ dendi. 2018’den bugüne kadar da çiftçiler zarar ettiği için, ithalat edenler hayvanlarına baktılar. Yerli hayvan almaz oldular. Şu an da yerli hayvanları üreten süt çiftlikleri kapandığı için hayvan bulamaz duruma geldiler” dedi.
YEM SATIŞLARI YÜZDE 25 DÜŞTÜ ÇÜNKÜ İNEĞE YEM VERMİYORLAR!
Solakoğlu, hayvancıların yaşanan krizde ilk yaptıkları şeyin yemi kesmek olduğunu, bu nedenle Türkiye’deki yem satışlarında yüzde 25 bir azalma görüldüğünü belirterek şunları söyledi:
“Çünkü ineğe yem vermiyorlar. Şu an da yemini nakit alabilen küçük aile işletmesi sayısı çok azdır. Tarımın bel kemiği olan aile işletmeleri, uzun senelerdir borç batağı içerisinde teknolojiye hiç yatırım yapamadılar. Dededen kalma metotlarla hala tarımsal üretimle yapmaya çalışıyorlar. Diyorlar ki ‘Tarlan varsa yetiştir, hayvanına yedir.’ Bugün adam eğer tarlasında yonca yetiştiriyorsa ve 1 ton yoncanın fiyatı 2 bin 500 liraysa, buradan tonunda 500 lira para kazanıyorsa, ineğine yedirip zarar edeceğine bu yoncayı dışarıya satmak daha mantıklıdır. Adam o yoncayı dışarıya sattığında daha çok para kazandığını gördüğü zaman, hayvan bakmak yerine yonca yetiştiriyor. Ne oluyor? Bir aile işletmesi daha bu işten çıkmış oluyor. Kapanan aile işletmeleri de çizmeyi bir daha ayağına takmıyor.
'BU BASİT KUR DALGALANMASI DEĞİL, YILLARDIR SAĞLIKSIZ GELEN TARIM SEKTÖRÜNÜN ARTIK DAYANMA GÜCÜNÜN KALMAMASI'
Şu an da 700 binlere kadar düştü işletmeler. Milyonlardan buralara geldik. Her gün de erimeye devam ediyor. Bu insanlar çocuklarını artık şehre gönderiyorlar. Köyde artık kız vermiyorlar. Bu aile işletmelerini ayakta tutmanın tek sebebi, bu insanların para kazanması. Bunu da devlet desteğiyle yaparsanız yine yanılırsınız. Çünkü devlet destekleri, verimsizliği devam ettirmenin başka bir yöntemi oluyor. Onların paradan daha çok bilgiye de ihtiyaçları var. Önce aile işletmeleri gider, ondan sonra bizim gibi işletmeler kapıya kilit vurur. Ama nisan, mayıs ayı gibi bizlerin de çaresi kalmayacaktır. Bizim de yapabileceğimiz tek şey, içerideki hayvan varlığını minimuma düşürmek, zaten şu anda azaltıyoruz. Bu sadece basit kur dalgalanması değil, bu yıllardır sağlıksız gelen tarım sektörünün artık dayanma gücünün kalmamasının sonucunda geldiğimiz nokta."