TÜRKTOB Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, “Dünyada işlenebilir tarım arazisi miktarı toplam 3,19 milyar hektardır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) göre kişi başına düşen tarım arazisi miktarı 0,23 hektar olup bu miktar 2050 yılında 0,15 hektara düşecektir. Bu rakamlar bize çok açık göstermektedir ki tarımsal üretim için gerekli olan araziler gün geçtikçe azalmaktadır. Bitkisel üretimin başlangıç materyali olan bitki ıslahı ile elde edilen verimli yeni çeşitlerin ve bunların ticarete konu olan tohumları/tohumlukları birim alandan elde edilecek verimin en önemli unsurudur” ifadelerini kullandı.
Akcan, şunları kaydetti:
"Bugün 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun beslenmesi göz önüne alındığında sağlıklı ve yüksek verimli gıda üretimi için başlangıç materyali olarak tohum/tohumluk üretimi önem kazanmıştır. Bu da tüm dünyada tohumluk üretiminin ve ticaretinin gelişmesini beraberinde getirmiştir. Tohum ticaretinin gelişmesi ise tohumlukların kalite ölçütlerinin belirlenmesini ve standartların oluşturulmasını gerekli kılmıştır.
Dünyada Modern Yasal Düzenlemeler Tohumculuğun Gelişmesini Sağlamıştır
Dünyada tohum pazarının cirosunun 2018 yılı sonu itibarıyla 60 milyar dolara yaklaşmıştır. Dünya tohum piyasasının ilk üç sırasında ABD (%27), Çin (%22) ve Fransa (%6) yer alırken Türkiye’nin 1,5 milyar dolar ile dünya tohum piyasasının %2’sine sahiptir.
Dünya tohum piyasasında büyüklük bakımından Türkiye %2’lik potansiyel ile 11. sırada yer alırken -toplumumuz tarafından yanlış bir algı ile- tohum sektörünün en büyüğü olarak kabul edilen İsrail ilk 10’da bile yoktur.
Türkiye’de Tohumculuk Sektörü / Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiş ve Yeni Kanunlar
1980’li yıllara kadar Türkiye’de uygulanan kamu ağırlıklı tohumluk politikaları ülke ihtiyacının yurt içi üretimlerle karşılanması yönünde olmuştur. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının, 1984’te ise tohumluk ithalatının serbest bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin etkin hâle gelmesi ile özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı bulmuştur. Özel sektörün küresel firmaları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkinliklerini arttırmakta idi. 1963 yılında çıkartılan 308 sayılı Kanun yerli sektörün gelişmesi ve teşkilatlanması konusunda yetersiz kalmaktaydı. 2004 yılında Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin 5542 sayılı Kanun ve 2006 yılında yürürlüğe giren 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu özel sektör tohumculuğunun önünü açmıştır. Tohumculuk Kanunu çerçevesinde 2008 yılında kurulan yedi alt birlik ve bunların oluşturduğu Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ile Türk tohumculuk sektörünün teşkilatlanması sağlanmıştır. Bu gelişmeyle birlikte tohumluk üretimine ve kullanımına verilen desteklemelerle sertifikalı tohumluk üretiminde ve kullanımında önemli artışlar olmuştur.
Üretim ve Dış Ticaret Verileri
Bütün bu gelişmelerin sonucu 1990 yılında 116 bin ton, 2002 yılında 145 bin ton, 2006 yılında 371 bin ton olan toplam sertifikalı tohumluk üretimi ve dağıtımı, 2018 yılında yaklaşık 1 milyon 59 bin tona ulaşmıştır.
Tohum ithalatındaki ve ihracatındaki gelişmeye baktığımızda 2006 yılında 47 milyon dolar olan ihracat 2018 yılında 152 milyon dolara yükselmiştir. Türkiye 91 ülkeye tohum ihraç etmektedir. 2006 yılında 106 milyon dolar olan ithalat 2018 yılında 179 milyon dolara yükselmiştir.
2018 yılındaki ihracat değerlerine baktığımızda Rusya, Ukrayna ve Irak toplam ihracatın yaklaşık %35’lik kısmını oluşturmaktadır.
İthalatta ise Fransa, İtalya ve Hollanda toplanda %35,2 pay ile ilk üçte yer almıştır. İsrail’den gerçekleşen miktar ise %6,9 olmuştur.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2006 yılında %44 iken 2018 yılında %85 olmuştur.
2018 yılı toplam tohum üretiminin %19,84’ü kamu, %80,16’sı ise özel sektör tarafından yapılmıştır. Aynı şekilde tescil edilen çeşit sayılarının sektörel dağılımına baktığımızda 2018 yılı sonu itibarıyla toplam 7.919 tescilli çeşidin %75,75’i özel sektör, %22,64’ü kamu ve %1,61 üniversiteler tarafından geliştirilmiştir.
Fidancılıkta dünyada tercih edilen marka oluyoruz
Türkiye’de fidan üretiminin 2002 yılında 3,5 milyon adet iken, 2018 yılında 106,5 milyon adet sertifikalandırılan fidan üretiminin gerçekleştirildiğini, Türkiye’nin kendine yeten ve üretiminin %40’ını ihraç ederek dünya fidancılığında tercih edilen marka olma yolunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 2010 yılında fidan ihracatımız 1 milyon dolar bile değilken, 2018 yılında 40 milyon dolara ulaşmıştır.
Hazır fide üretimi de artıyor
Türkiye’de 2000 yılında 150 milyon adet fide üretilirken, 2010 yılında 2 milyar 600 bin adede, 2018 yılında da 4 milyar adede çıktı. Son 20 yılda 26 kat, son 10 yılda %53’lük bir üretim artışı var.
Süs bitkileri üretim alanları %250 arttı
Süs bitkileri üretimini de son 5 yılda 236 milyon adet artırarak 1 milyar 711 milyon 773 bin adede çıkartı. Üretim alanları son 15 yılda yüzde 250 artarak 50 bin dekara ulaştı. 71 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz.
Tohumculukta hiçbir ülkeye bağımlı değiliz
2018 yılında 501 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmimiz oldu. Son 10 yılda ithalat ile ihracat arasındaki denge ihracat lehine değişti. Örneğin, 2015 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı %69 iken, 2016 yılında %88, 2017 yılında ise %92 oldu. Geçen yıl ise sektörümüz ilk dış ticaret fazlası verdi ve bu oran %108’e yükseldi. 20 milyon dolar dış ticaret fazlamız var. Meşhur İsrail tohumu konusunun da bir şehir efsanesi olduğunu bir kez daha ifade edeyim. 2018 yılında bu ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın sadece %5’idir. Ayrıca İsrail’e 1 milyon dolarlık tohum ihracatımız var.
Bu sonuçlar göstermektedir ki 2006 Tohumculuk Kanunu ile ülke tohumculuğu önemli bir ivme kazanmıştır. Özel sektör tohumculuğu gelişme içerisine girmesine rağmen yapısal ve teknolojik açıdan henüz yeterli seviyede değildir. Elbette Kanun’da birtakım düzenlemelerin yapılması gereklidir fakat Kanun’u toptan yok saymak, karalamak Türk tarımının gelişmesine engel olma gayretidir. 5553 sayılı Kanun’a tamamen karşı olan bazı kişiler ve gruplar yerel çeşitlerin tohumunun yok olduğunu ve bu Kanun’la ülkemiz tohumculuğunun tamamen yabancı şirketlere mahkûm edildiğini öne sürmektedirler.
Hâlbuki Tohumculuk Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile sektörde şirketleşme ve yukarıda da belirttiğimiz gibi tohumluk üretimi önemli ölçüde artmıştır hatta bazı şirketler yurt dışıyla rekabet edecek büyüklüğe ulaşmıştır. Önemli olan dünyada söz sahibi tohum firmaları ile rekabet edebilir yerli firmalar oluşturmaktır. Yerel çeşitler/köy çeşitleri bitki ıslahçıları tarafından yeteri kadar olmasa da değerlendirilmekte ve gen bankalarında muhafaza altına alınmaktadır.
Yanlış Bilgiler Milli Ekonomimize Zarar Veriyor
Tohum, hatta tarım ile hiç ilgisi bulunmayan akademisyenlerin, doktorların, gazetecilerin, yazarların, fitoterapistlerin ve sözde sağlık kürleri satıcılarının yanlış ve bazen maksatlı açıklamaları yüz binlerce çiftçimizi ve milyonlarca tüketicimizi olumsuz etkiliyor. Bu kişiler, milli ekonominin temeli olan tarıma zarar verdiklerinin farkında değiller. Eğer farkında olarak yapıyorlarsa çok daha acıdır.
Ülkemizde ilgili yasalar GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) tohumların üretimini ve her türlü ticaretini yasaklamıştır. Aksi halde çok ciddi miktarda maddi ve 12 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Hibrit (melez) tohumlar ise daha yüksek verim, pazar değeri yüksek, kaliteli, standardı değişmeyen, iç tüketim ve ihracatta tercih edilen ürünlerin arzı için doğal yöntemlerle üretilir. Adı üstünde doğada zaten kendiliğinden olan melezlemenin insan eliyle yapılmasından başka bir şey değildir. Hiçbir genetik değişiklik, müdahale söz konusu olamaz. Hibrit tohumlar kısır değildir, ayrıca hibrit tohumlarla üretilen ürünlerin kısırlık dâhil insan sağlığına zarar verdiği iddiası gerçek dışıdır."
Growtech Tarım Fuarı Sektörümüz İçin Çok Önemlidir
27-30 Kasım 2019 tarihlerinde düzenlenecek Growtech Uluslararası Tarım hakkında da açıklamalarda bulunan Akcan, fuarın başta tohumculuk olmak üzere Türk tarımı ve ekonomisi için sektörü için çok önemli olduğunu ifade etti.
Akcan, ‘’Growtech Fuarı hem katılan firma ve ülke sayısı hem de ziyaretçi sayısı ve kalitesi açısında tohumculuk sektörünün vazgeçilmez buluşma noktası olmaya devam ediyor. Bizde TÜRKTOB olarak kurumsal standımız ve çeşitli etkinliklerle fuarda yer almaya devam ediyoruz.’’ dedi.
TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, sunumun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.