AYHAN KARAYAMA / TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ GENEL MÜDÜRÜ
Dünyada kooperatifçiliğin gelişimine bakıldığında, özellikle Batının Sanayi Devrimi ile oluşan olumsuzlukları gidermek amacıyla kooperatifçilikte önemli bir gelişim sağladığı görülür. Gönüllü olarak bir araya gelen insanlar sadece kendileri için değil toplumları için de kazanımlar sağlamıştır. Küresel rekabet ortamında gelir dağılımında adalet, istihdam, ekonomide söz sahibi olunması, denge unsuru ve demokratik seçimler ile kendini gösteren kooperatifçilik anlayışı ülkemiz insanlarının imece, ahilik anlayışları ile de birebir örtüşmektedir.
Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği de faaliyetleri ve geliştirdiği projelerle bu oluşuma tarihsel bir katkı vererek ileriye doğru taşımaktadır. Türkiye'de bugünkü anlamda, tarımsal kredinin ilk kooperatifleşme hareketi 1863 yılında Mithat Paşa tarafından kurulan “Memleket Sandıkları" ile başlamıştır. Modern kooperatifçilik anlayışının kurumsallaşması ve temel hukuki normlara kavuşturulması ise Cumhuriyetin ilk yıllarında, özellikle 1924 yılında çıkarılan “İtibari Zirai Birlikler Kanunu", 1929 yılında yayınlanan 1470 sayılı “Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu" ve 1935 yılında yürürlüğe giren 2836 sayılı “Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu" ile gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizde geniş bir örgüte sahip Ziraat Bankası varken, ayrıca Tarım Kredi Kooperatifleri'nin kurulma nedenleri ise şunlardır:
• Ziraat Bankaları ilçe ve il merkezlerinde kurulmuştur. Bankanın köylerde ve bucaklarda örgütü yoktur. Bu da kredi almak, aldığı kredi ile ilgili işlemler yapmak ya da borcunu ödemek isteyen köylünün her seferinde Ziraat Bankalarının bulunduğu merkeze gitmesini gerektirmektedir.
• Ziraat Bankası köylülere doğrudan kredi verdiğinde, pek çok köylüyle aynı anda ilgilenmek zorunda kalmakta, bu durumda da onların parayı nerede kullandığını takip edememektedir. Bu şekilde kredi vermek, tarım politikası açısından rasyonel değildir.
• Küçük çiftçiler, Ziraat Bankası'ndan kredi almak için gerekli olan gerçek garantiyi gösterebilecek güçte değildirler, bu nedenle şahsi krediye ihtiyaçları vardır. Tarım Kredi Kooperatifleri bu sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuştur.
ALMANYA'DAKİ KOOPERATİFLER ÖRNEK ALINDI
Almanya Raiffeisen Kooperatifleri örnek alınarak hazırlanan 2836 sayılı kanun ile Tarım Kredi Kooperatiflerine, ortaklarının tarımsal girdi, alet ve makine ihtiyaçlarını karşılamak ve ucuz üretim kredisi temin ederek yurt içi ve yurt dışı rekabet gücünü geliştirmek gibi görevler yüklenmiştir. Daha sonra bu kanun yerini gelişen ve değişen ihtiyaçlara göre 1972 yılında çıkarılan 1581 sayılı Kanuna bırakmıştır.
Bu kanunla Tarım Kredi Kooperatiflerine yeni bir teşkilatlanma şekli getirilmiş, organizasyon içinde Bölge Birlikleri ve Merkez Birliği'nin de yer alması sağlanmıştır. Faaliyeti bütün yurdu kapsayan, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Bölge Birliklerinin bağlı bulundukları Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, 1581 sayılı Kanun esaslarına göre kurulan 16 Bölge Birliği tarafından 17.05.1977 tarihinde kurulmuş tek üst kuruluş olup çalışma merkezi Ankara'dadır.
30 ÜRETİCİNİN BİR ARAYA GELMESİ GEREKİYOR
Bir Tarım Kredi Kooperatifinin kurulabilmesi için; kurucu ortak olarak en az 30 üreticinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Çağdaş kooperatifçiliğin ülkemizdeki ilk uygulamasının, 1863 yılında devlet eliyle kurulan “memleket sandıkları" ile (tarım kredi kooperatifçiliği benzeri bir yapı) başladığı kabul edilmektedir. Ancak, kooperatifçiliğimizde ilk esaslı gelişme Cumhuriyet dönemine rastlamaktadır.
Ülke kooperatifçiliği için en önemli fırsatlardan biri belki de, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün kooperatifçiliğin potansiyelini ve katkısını fark etmiş olmasıdır. Diğer taraftan, Atatürk'ten sonra Planlı Döneme (1938-1960) kadar, kooperatifçilik durağan bir dönem geçirmiştir. 1960 sonrasının en önemli gelişmelerinden birisi şüphesiz, kooperatifçiliğin Anayasa'da yer almasıdır.
1961 ANAYASASI'NDA KOOPERATİFÇİLİK VURGUSU
1961 Anayasası'nın 51. Maddesinde, “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır." ifadesinin yer alması kooperatifçiliğin gelişmesi için devleti daha aktif ve sorumlu duruma getirmiştir. İlk olarak, o zamanki toplumsal ve ekonomik faktörler nedeniyle, kooperatifçilik tarımsal alanlarda ortaya çıkmış, uzun yıllar tarımsal alanda yoğunlaşmıştır. Daha sonra, ekonomik ve sosyal yapıda meydana gelen değişimler ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar sebebiyle, başta konut/işyeri inşaatı olmak üzere taşımacılık, tüketim, kredi-kefalet gibi alanlara da yayılmıştır.
Tarımsal verimliliği arttırmak, tarım ürünlerinin kalitesini yükseltmek ve üreticilerin gelir düzeyini istikrara kavuşturarak belli bir oranda tutmak için tarım kesimine büyük miktarlarda destek aktarmak gerekmektedir. Tarımın bu kadar çok desteklenmesinin en önemli nedeni, tarımın doğa koşullarından büyük ölçüde etkilenmesi, bu durumun da elde edilecek ürün miktarı ve kalitesi üzerinde önemli etkiler, dalgalanmalar oluşturabilmesidir.
KOOPERATİFÇİLİKTE İLK ÖRNEKLER ALMANYA VE İNGİLTERE'DE ORTAYA ÇIKTI
Bu durumun tüketici fiyatlarında ve dolayısıyla çiftçi gelirlerinde istikrarsızlıklara yol açmasını önlemek içinse bir örgütlenme modeline ihtiyaç bulunmaktadır. Modern anlamda kooperatif hareketinin başlangıç noktası Avrupa kıtasıdır. Sanayi Devrimi sonrasında ilk kooperatif örgütlenme Almanya'da ve İngiltere'de ortaya çıkmış ve daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır. Kooperatif örgütlerin özünde var olan birlikte çalışma, yardımlaşma ve paylaşma ilkeleri dolayısıyla kooperatifler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kalkınma sorunlarının çözümünde önemli bir role sahiptir.
Ancak, gelişmiş yapılarına karşın, Avrupa Birliği ülkelerinde de kooperatifçilik hem nicel hem de niteliksel açıdan oldukça önemlidir. Kooperatifler, ortaklaşa çıkarları paylaşan kişi topluluklarıdır. Bu çerçeve içinde kooperatifler, gönüllülük temeli üzerinde çalışan ve karşılıklı olarak birbirlerine bağımlı olan ekonomik birimlerdir. AB'de kooperatifler, rekabet çerçevesi içinde bağımsız çalışan, üyelerin özerkliğini sürdüren ve onların bağımsızlığını güçlendiren tek ekonomik kurum durumundadır.
ÜRETİCİ VE ORTAKLARA DAHA İYİ HİZMET GÖTÜRME ARAYIŞINDA
Kooperatiflerin asıl varlık nedeni, üyelerinin mesleki ve beşeri faaliyetlerinin gelişmesini ve genişlemesini desteklemektir. Merkez Birliği, bölge müdürlükleri, kooperatif ve iştiraklerden oluşan Tarım Kredi ailesi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı politikaları ile uyumlu bir şekilde üreticilere ve ortaklara daha iyi nasıl hizmet götürüleceğinin arayışı içindedir. Bu amaç doğrultusunda, Bakanlığımızla istişare halinde birçok projeyi hayata geçirmektedir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin ortaklarının koyduğu küçük sermayelerle kooperatif ve şirketlerden oluşan ülkenin en büyük tarımsal sivil toplum gücünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla ortaklarımıza hizmet öncelikli hedefimizdir. Söz konusu hedefe ulaşırken üreticilerimizin maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve üreticinin yaptığı üretimden yeteri kadar kazanç sağlayabilmesi önceliğimiz olmalıdır.
Tarım Kredi ile şirketleri bir bütün olarak bu amaçlara ulaşmak üzere geçmişten bu yana hareket etmektedir. Tarım Kredi ailesi olarak asıl hedefimiz ortağımız olan çiftçilerin menfaatini ve memnuniyet derecesini yükseltmektir. Tarım Kredi Kooperatifleri, bir taraftan şirketlerini daha etkin ve verimli hale getirirken, diğer taraftan şirketlerinin üreticilerin girdilerini uygun maliyetle tedarik edebilmesi yönünde çalışmalarını sürdürmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılı “Uluslararası Kooperatifler Yılı" ilan edilmiş ve gerek dünyada gerekse ülkemizde Kooperatifçilik bilinci anlatılmıştır. Birleşmiş Milletlerin yaptığı çalışmaya göre dünya genelinde yaklaşık 800.000 kooperatif ve bir milyardan fazla kooperatif ortağı bulunmaktadır. Avrupa Birliği içerisinde ise yaklaşık 165 milyonu aşkın kooperatif ortağı ile 250.000 civarında kooperatif bulunmakta ve bu kooperatifler aracılığıyla 5,4 milyon kişiye iş imkânı sağlanmaktadır.
DÜNYADA KOOPERATİFÇİLİĞİN ÖNEMİ
Dünya Kooperatifçilik Raporu da ICA ve EURICSE tarafından 2012 yılında hazırlanmıştır. Dünyanın değişik ülkelerinde faaliyet gösteren çok sayıda kooperatifin değerlendirilmesi, raporun önemini bir kat daha artırmaktadır. Rapora konu olan kooperatiflerin 2010 yılı ciro toplamları 2.442 milyar dolara ulaşmaktadır. Bu kooperatiflerin yoğun olarak faaliyet gösterdikleri alanların başında %28'le sigortacılık sektörü gelmektedir.
Diğer sektörler; tarım %26, tüketim ve perakende %21, bankacılık ve finans hizmetleri %7, sanayi ve alt yapı %7 olarak sıralanmaktadır. Raporda ele alı- nan kooperatiflerin kuruldukları bölgeler kıtasal olarak değerlendirildiğinde, Avrupa kıtasının 1.297 kooperatifle öne çıktığı görülmektedir. Daha sonra 558 kooperatifle Amerika kıtası ve 176 kooperatifle Asya kıtası gelmektedir.
Türkiye'de Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, 16 Bölge Birliği ve 1625 kooperatifi ve 183 Hizmet Bürosu ile hizmet vermektedir. Ülke ekonomisine katkısıyla ve hitap ettiği potansiyeli çok iyi anlayan yapısıyla Tarım Kredi Kooperatifleri tüm imkânlarını kullanmaktadır. Çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatifleri günümüz ile tarihsel gelişim süreci ile sağlam bir temele dayanmaktadır. Çiftçilerin her türlü tarımsal ihtiyacı yanında onların sıkıntılı ya da sevinçli günlerinde de gerek maddi açıdan gerekse ortaklarımızla kurduğumuz bağ ile manevi açıdan yanlarında onlara yardımcı olmak için çaba harcamaktayız.
Kaynak: Kırsal Kalkınma