Tarım ve Orman Bakanlığı, Milli Gazete’nin belgeleri ile ortaya çıkardığı 60 milyon liralık büyük yolsuzlukla ilgili derin bir sessizliğe bürünürken, açıklamanın hayata geçirilmeyen Ürün Doğrulama ve Takip Sisteminden dolayı Bakanlığa açtığı alacak davasını kazanan muz kıralı lakaplı Fenerbahce eski yönetim kurulu üyesi Hakan Bilal Kutlualp’ten gelmesi dikkat çekti. Kutlualp’in ÜDTS’de yaşanan yolsuzluğu açtığı alacak davası kararı ile örtmeye çalışması da manidar bulundu.
Tarım Bakanlığında Mehdi Eker döneminde yaşanan büyük yolsuzluğun üstü daha sonra göreve gelen bütün Bakanlar döneminde örtülürken, 60 milyon lira ödemeyi kucağında bulan Vahit Kirişçi’nin de belgeleri ile ortada duran yolsuzlukla ilgili sessizliğe bürünmesi dikkat çekti. Ancak Milli Gazete, 85 milyona fatura edilen 60 milyon liralık büyük yolsuzluğun izini sürmeye devam edecek.
Milli Gazete'den Sadettin İnan'ın haberine göre, Milli Gazete’nin Tarım Bakanlığında ortaya çıkardığı ‘Ürün Doğrulama Takip Sistemi’nde yaşanan 60 milyon liralık hayali ihale ile ilgili derin bir sessizlik yaşanırken, Tarım Bakanlığına açtığı 60 milyon liralık alacak davasını kazanan Fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi ve muz kralı lakaplı Hakan Bilal Kutlualp, bir açıklama yaptı.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 60 milyon liralık kamu zararı ile ilgili kamuoyuna hiçbir açıklama yapmazken, açıklamanın adrese teslim ihaleden dolayı 60 milyon lira alacak davasını kazanan Hakan Bilal Kutlualp’ten gelmesi dikkat çekti.
MUZ KRALI İÇİN BÜTÜN KURGU YAPILMIŞ
Bilindiği üzere Mehdi Eker’in Bakanlığı döneminde gıdada taklit ve tağşişle mücadele etmek için ortaya konulan Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi (ÜDTS) adrese teslim bir ihale ile Hakan Bilal Kutlualp’in şirketi olan Veriso Data Sistemleri şirketine verilmişti. Bakanlığın başlangıçta hiçbir kamu kaynağı kullanmadan ortaya koyduğu projede daha sonra alınan fesih kararı ile birlikte Hakan Bilal Kutlualp’de yaklaşık 30 milyon lira kamu kaynağının ödenmesine karar verilmesi, ÜDTS’de yaşanan şaibeli süreci gözler önüne sermişti.
Diğer yandan mahkeme sürecinde bilirkişi heyetinin yaptığı incelemelerde söz konusu adrese teslim ihaleyi yapan ihale komisyonu üyeleri arasında sahte imza tespit edilmesi, Hakan Bilal Kutlualp’e ödenmesine karar verilen yaklaşık 30 milyon lira ile ilgili oluşturulan değer tespit komisyonu üyelerinin alanında uzman olmayan ortaokul ve lise mezunu memurlardan oluşturulması ve alınan fesih kararı ile kamu çıkarının değil doğrudan Hakan Bilal Kutlualp’in çıkar ve menfaatinin korunduğuna yönelik tespitler ÜDTS’de yaşanan 60 milyon liralık yolsuzluğun boyutunu gözler önüne sermişti.
Yani sürecin tamamı incelendiğinde Mehdi Eker’in Tarım Bakanlığı döneminde hayata geçirilmeyen ÜDTS’de Hakan Bilal Kutlualp’e yaklaşık 30 milyon lira kıyak bir ödemenin yapılması, yapılmaması durumunda da Kutlualp’in açacağı alacak davasını kazanması için kamu eliyle bütün kurgunun yapıldığı görülüyor.
İHALE KOMİSYONUNDA SAHTE İMZA ÇIKMASINA RAĞMEN BAKANLIK KAMUNUN MENFAATİ İÇİN NEDEN İHALENİN İPTALİ İLE İLGİLİ DAVA AÇMADI?
Adrese teslim ihalede, ihale komisyonunda sahte imza tespit edilmesi ÜDTS’de yaşanan büyük yolsuzluğun boyutunu gözler önüne sererken, Tarım ve Orman Bakanlığının Hakan Bilal Kutlualp’in açtığı alacak davasına karşılık olarak bu ihalenin iptali ile ilgili bir dava açması gerekiyordu. Ancak Mehdi Eker’den sonra göreve gelen hiçbir Bakanın ‘Devr-i Sabık Yaratmamak’ için ihalenin iptali ile ilgili bir dava açmaması ÜDTS’de oynanan büyük oyunu bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
VAHİT KİRİŞÇİ DE DÜZENE ÇABUK UYUM SAĞLADI! 60 MİLYON LİRALIK DERİN SESSİZLİK!
Milli Gazete’nin ortaya çıkardığı büyük yolsuzlukla ilgili mevcut Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin de kamuoyuna hiçbir açıklama yapmayarak üç maymunu oynaması anlamlı bulunuyor. Gelinen noktada Tarım ve Orman Bakanlığı, hayata geçirilmeyin ÜDTS’den dolayı Hakan Bilal Kutlualp’e tam 60 milyon lira para ödeyecek. İhale süreci, değer tespit komisyonu ve fesih kararında hiçbir kamu çıkarının gözetilmemesi, tamamen firmanın çıkar ve menfaatlerini korumaya yönelik kararların alınması o dönemki üst düzey Bakanlık bürokratlarının da sorgulanmasını gündeme getirirken, göz göre göre kamuyu 60 milyon lira zarara uğratanlarla ilgili de hiçbir işlemin başlatılmaması yaşanan yolsuzluğun derinliğini ortaya koyuyor.
MUZ KRALI GERÇEKLERİ BÖYLE SAPTIRMAYA ÇALIŞTI!
Tarım ve Orman Bakanlığına açtığı alacak davasını kazanan Veriso Data Sistemleri Şirketi’nin sahibi Hakan Bilal Kutlualp, avukatı Şükran Altınsoy aracılığıyla Milli Gazete’ye yaptığı açıklamada, Bakanlığın tasfiye kararını gerekçe göstererek, kendisinin ÜDTS için yaptığı ‘milyonluk’ harcamalarının kendisine ödenmediğini ve bunun için alacak davası açtığını belirtmesi, Mehdi Eker döneminde alınan tasfiye kararının asıl maksat ve amacını bir kez daha ortaya koydu. Diğer yandan Kutlulap’in açıklamada ÜDTS için yaptığı masrafı rakam olarak belirtmeyip, yuvarlak bir ifade ile ‘milyonlar ile ifade edilecek rakamlar harcanmıştır’ denilmesi anlamlı bulunurken, yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ihalenin usulsüzlüğüne ilişkin yapılan suç duyurusunu işlemden kaldırdığını belirterek, 60 milyon liralık büyük vurgunda kendisini Savcılık nezdinde aklamaya çalışması da manidar bulundu. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ihalenin usulsüzlüğüne ilişkin söz konusu suç duyurusunu ihalede bir usulsüzlük olmamasından dolayı değil Tarım ve Orman Bakanlığının ifadesi istenen ihale komisyonu üyeleri ile ilgili izin vermemesinden dolayı işlemden kaldırmıştı. Kutlualp, yaptığı açıklama ile her aşaması tamamen şaibelerle dolu olan bir konuda kamuoyuna yanıltmaya çalışması manidar bulundu.
HAKAN BİLAL KUTLUALP AVUKATI ARACILIĞIYLA MİLLİ GAZETE’YE GÖNDERDİĞİ AÇIKLAMADA ŞUNLARI KAYDETTİ
“Evvela Tarım Bakanlığı 2886 sayılı Devlet İhale Kanuna uygun olarak ihale yapmış, müvekkil Veriso şirketi bu ihaleye usulüne uygun başvuru yaparak kazanmış ve sonrasında taraflar arasında sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme sonrası müvekkil, sözleşmedeki yükümlülüklerine uygun olarak Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’nin (ÜDTS) hayata geçmesi için, yurt dışından makineler almış, yazılım ve donanımlar satın almış, yine sisteme uygun olan etiketler özel olarak ürettirmiş ve sözleşmedeki sayıya uygun olarak hazır hale getirmiştir.
Müvekkil tüm bunlar için 2013 yılında milyonlar ile ifade edilecek rakamlar harcamıştır. Müvekkil tüm maddi yükümlülüklerini yerine getirmişken, Tarım Bakanlığı tasfiye kararı almıştır. Tasfiye kararı sonrası müvekkile ödenmesi gereken rakam belirlenmiş ancak müvekkile ödenmemiştir. Müvekkil defaatle idareye başvurmuş ancak tüm başvurular yanıtsız kalmıştır.
Nitekim müvekkil, en sonunda hak ve alacaklarını almak için her Türk vatandaşının yapacağı gibi hukuki yollara başvurmuştur. Nihayetinde 2015 yılında davasını açmış, yerel mahkemede davasını kazanmıştır. Kazandığı davayı Tarım Bakanlığı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf etmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Tarım Bakanlığının istinaf talebini reddetmiştir. Tarım Bakanlığı bu kez Yargıtay nezdinde kararı temyiz etmiştir. Yargıtay Tarım Bakanlığının temyiz talebini reddetmiştir. Yani müvekkilim hem yerel mahkeme aşamasında hem bölge adliye mahkemesi aşamasında hem Yargıtay aşamasında haklı çıkmış, mahkemeler müvekkilin davasının haklı olduğuna karar vermiştir.
Yine yargılama aşamalarında alınan ve sayısı birden fazla olan bilirkişi raporlarında da müvekkil haklı bulunmuştur. Yine Ankara Cumhuriyet Savcılığı, ihalenin usulsüzlüğüne ilişkin yapılan suç duyurusunu işlemden kaldırmıştır. Bu konuda dava açılmamıştır. Zaten bu dosyada ne Veriso şirketi ne de Hakan Bilal Kutlualp herhangi bir suç ile suçlanmamıştır. Dosyada taraf bile olmamışlardır.
Müvekkil lehine birden fazla bilirkişi heyeti tarafından düzenlenmiş raporların varlığına, yine 3 ayrı mahkemenin müvekkilin talebinde haklı olduğuna dair vermiş olduğu kararların varlığına rağmen müvekkilin dolandırıcı, yolsuz bir ihalenin tarafı olarak gösterilmesi doğru olmadığı gibi açıkça kötü niyetlidir. Müvekkilimin şeref ve itibarını zedeleyici mahiyettedir.
Müvekkile nasıl bir kıyak çekilmiştir ki, müvekkil için nasıl bir usulsüzlük ve yolsuzluk yapılmıştır ki, nasıl bir tezgah kurulmuştur ki müvekkilim bundan 9 sene önce harcadığı milyonlar varken hali hazırda müvekkile tek bir kuruş ödenmiş değildir”