****Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder. George Orwell..

****Kısaca; Rahatsız eden gerçekler, mutlu eden yalanlar olmamalıdır.

****Tarımda bilgi kirliliği konusunda iki örnek vereceğim. Yoğurt mayası ve ata tohumu…

*Bilgi kirliliği bazen bilinçli olarak yapılır. 

*Bazıları gerçekleri söyleme yerine bu yolu seçer..

*Bazen de alanında uzman olmayan kişiler buna neden olur. Yanlış bilgiyi doğru bilgi gibi sunarlar. 

*Bilgi kirliliğine genel olarak bilgi devriminin bir sonucu olarak atıfta bulunulur. Burada insanlara daha az öneme sahip, alakasız, güvenilmez ve özgün olmayan, doğruluk ve kesinlikten yoksun, toplum üzerinde olumsuz bir etkisi olan kirlenmiş bilgiler verilir.

*Bilgi kirliliği, insanların kararlarının kalitesi bozar. Temel gerçeklerden dikkati başka yöne çeken her şey, bilgi kirliliği olarak değerlendirilebilir. Bilgi kalitesine zarar verir. Aslında tükettiğimiz bilgilerin gerçekliğini pek aramayız.

*Bilgi kirliliğini henüz fark etmemiş olan bilgi tüketicileri var.

*Bilgi Okuryazarlığı, sağlanan bilgilerin gerçekliğini ve güvenilirliğini yargılamak için insanların bireysel algılarının devreye girdiği bilgi kirliliği sorunlarının üstesinden gelmede çok kullanışlı olduğunu kanıtlıyor. 

*Bilginin kaynağını mutlaka araştırmalıyız. Bu bilgi kirliliğine neden olan kim? Uzmanlık alanı ve bitirdiği fakülte hangisidir? Bu konu ile eğitim düzeyi nedir? Konu ile bilimsel çalışması var mı?

****Örneğin yoğurt yapımı… Yoğurt yapımı teknolojik bir işlemdir. Yoğurt teknologlarının işidir.

*Bu konuda bilgi kirliliğine bir örnek verelim.  Yoğurt yapılacak süte maya katmak!!!! Maya enzimdir. İlave edilen yoğurt bakterileridir. Bunlara yoğurt starteri veya yoğurt kültürüde denir. Bu bakterilerin adını yazayım. Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus…

*Maya başka, bakteri başkadır.

*Tarım ve Orman Bakanlığının, Türk Gıda Kodeksi Fermente Süt Ürünleri Tebliğinde  (Tebliğ No: 2022/44) yoğurt tanımına bakalım;

*Yoğurt: Fermentasyonda spesifik starter kültür olarak Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus'un birlikte kullanıldığı, inkübasyon sonrasında pıhtısı karıştırılarak kırılmamış (set) ya da kırılmış (stirred) formda elde edilen ve son tüketim tarihinde yeterli sayıda, canlı ve aktif starter bakteri bulunduran fermente süt ürününü, ifade eder. Yoğurt yapımı aşamasında maya diye bir şey yoktur.

*Kısaca yoğurt yapılacak süte ilave edilen maya değil yoğurt bakterileridir.

****Ata Tohumu?

*Biraz araştırma yapalım. Tohumculukla ilgili yasal düzenlemelere bakalım. Kısaca;

*Tohumculuk Kanununa,

*Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun,

*Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa,

*Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlamasına Dair Yönetmenliğini,

İnceleyelim..

**Görüleceği gibi, “Ata Tohumu” diye bir konu ve tanımlama bulunmamaktadır.

-Bu konuda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Türkiye Tohumcular Birliğinin görüşü nedir?

-Nereden çıktı bu Ata Tohumu?

-Ata Tohumu diyerek, “Hibrit Teknolojisine” ve Bitki Islahına” neden karşı bir duruş sergilenmeye çalışılıyor?

-Bakanlığın internet sitesinde bu konuda bilgiler verilirken ıslahçılardan görüş alınmış mıdır? Hangi ıslahçılar görüş vermiştir?

-Bu konuların uzmanı olmayanlara, yanlış bilgiler verilmesi yerine; yerel çeşitler organik tarımda kullanılabilinir. Gen kaynağı olarak ıslahta değerlidir….

        -Acaba “Ata Tohumu” diyerek bu türler yüksek bir fiyata mı satılmak isteniyor?

        -Bunların binlerce yıl önce toprak kaplarda bulunduğu ve verim olduğunu söyleniyor. Hatta daha ileri gidilerek tarımı bunların kurtulacağı söylenmektedir.  Bu konuda, Tarım ve Orman Bakanlığının, Türkiye Tohumcular Birliği ve Üniversitelerin bilimsel çalışmaları olmuş mu? Var mı?

        -Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda bir yanlışlık varsa ne gibi işlemler yapmıştır?

        -Bakanlığı araştırma kuruluşları bu konularda Bakanı ve ülkemizi neden bilgilendirmiyor?

        -Yerel çeşitler, aslında duyulmamış popülasyonlardır. Yerel tohumlardaki istenen özellikler çeşitlere aktarabilir mi?

        -Hibrit çeşitler, ticari amaçla yetiştirilen özel yetiştirme şartlarında yüksek verimlidirler. Bunların her yıl tohumunun alınması gerekir. Küçük çaplı işletmeler ve hobi bahçesi sahipleri pahalı olduğu için her yıl tohum alamayabilirler. Safhat olarak ıslah edilmiş, özelliklerini sonraki nesillerin aktaran Tescilli Çeşitlere ait tohumlukları tercih edebilirler.

-Yerel çeşitler, standardı olmayan, verimi düşük, hastalık ve zararlılara dayanımı az popülasyonlardır. Bunların üretimi ile ne kadar sanayinin, toplumun ve pazarın isteklerini karşılayabiliriz. 

        -Safhat olarak ıslah edilmiş çeşitler izole alanlarda yetiştirilerek, bunlardan alınan tohumlar üretimde kullanılabilir. Üretici bu şekilde tohumluğunu kendi temin edebilir.

        -Tescil edilmiş çeşitlerin özellikleri bellidir. Bunlara ait sertifikalı tohumluklar da istenen belli kriterlere sahiptir. Bunlar ekildiklerinde özelliklerini yansıtırlar..

        -Verim ve kalite bakımında, ticari olarak avantajlar sağlarlar.

        -Anadolu’ya Balkan göçmenleri tarafından getirilen domatesler çok lezzetli olmasıyla önemli görülmekteydi. Ancak ince kabuklu olması raf ömrünü bir gün olarak sınırlandırmıştır. Köyünün dışına çıkamadığı için ticarete konu olamamıştır. Kök başına verim 1-2 kg kadardır. Bitki hastalıklarına çok hassastır. Ülkemizin değerli ıslahçıları “Islah Programı” kapsamında 20 yıl önce konuya el attılar. Doğal lezzet genlerini muhafaza ederek raf ömrünü 1 günden 7 güne çıkarttılar ve verimi 2 kg’dan 10-15 kg’a yükselttiler. Ayrıca viral-Fungal hastalık konusunda dayanıklılıklar sağladılar. Böylece 13 yıldır Köy Domatesi adında bir segment oluşturup ülkemiz ekonomisine kazandırdılar. Dünya ya bu lezzeti tanıttılar. Tabiki heterosis-Melez azmanlığı-Hibrit çeşit Islahı yöntemi ile bu sonuca ulaştılar. Yerel çeşitler bu ham haliyle tarımın kurtarıcısı olamaz. Bir kez daha belirteyim. Islahçı için değerlidir.

        ****Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak çok yanlıştır.

        -Zamanında ilaçlanmadığı için kurtlu domatesleri daha pahalı almak ne kadar doğrudur? Kurtlu domatesin, hangi tohumdan üretildiği neresinde yazılıdır? Yerli diye satan satıcının bu teknik konuları bilmesi beklenir mi?

        ****Ülke sevdalısı tarımcıların bakanlıktan, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından başlayarak bu bilgi kirliliğini çözmesi gereklidir..

        ****Bu konuda değerli olan ıslahçı meslektaşlarımızın bizleri, bakanı hatta toplumun tüm kesimi bilgilendirmeleri çok önemlidir.

        ****Yerel ve mahalli çeşitler, “Islah Materyali” ve “Gen Kaynağı” olarakta çok önemlidir.

        ****Hem mektepli hem alaylı olan tarımcı ıslahçıların dışında çakma tarımcıların konuşmalarına izin verilmemelidir.

****Ülke sevdalısı ıslahçılar her dönemde bilimsel görüşlerini ifade ettiler. Ancak bu seslerinin duyulmaması için karşılarına neden büyük medya kuruluşları menfaat lobileri her zaman çıkmıştır? Bu kesimler ilgisiz, bilgisiz ve lobilere hizmet edenler, hep öne çıkardılar. Bu medya kuruluşları neden konunun asıl sahiplerine hiç yer vermediler? Acaba neden yer vermemiş olabilirler?

****Arpayla buğdayı ayıramayan, 200-300 önce yazılmış bir makale okuyup ahkâm kesenleri ulusal kanallarında yer verenler, toplumumuzun yanıltılmasına en çok neden gruplardır.

****Tarımcıların önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Çalıştıkları konuya hâkim olmalıdırlar. En azından doğruyla yanlışı ayıracak kadar bilgi sahibi olmalılar. Böylece, maalesef piyasada dolaşan yanlışlardan etkilenenlerin sayısı azalır.

****Islah, hibrit ve GDO kavramları nedir? Bunları öğrenelim. Böylece ATA dediklerini dejenere tohum dışında her tohumun İsrail’den gelen tek kullanımlık kısır tohum olduğunu düşünüyor ve bunu marifetmiş gibi paylaşanlara bilgi verelim. Kişioğlu cehaletinin farkında olmayabilir. Bunu cesarette savunabilir.

****Acaba dekara 200 kg verim alınan yerel buğday çeşidi ile ülke tarımının kurtulacağına inanan var mı? Ya açlık, sürdürülebilirlik, üreticinin yeterli gelir elde etmesi ne olacak?

****Acaba bu konularda ülkemizin zararına olan oluşumları destekleyenler mi var? Acaba bunlar konuya vakıf olmayan kesimler üzerinde de oldukça etkili olmakta mıdırlar?

****Bu konu ile ilgili tarım yayımcılarına, tarım danışmanlarına da çok iş düşüyor.

****Bakanlıkta yapısal bir reform yapılması mutlaka gereklidir. Bu yapılmazsa sorunlara kısa sürede çözüm bulmak da zorlaşıyor. Bu yapısal reformda yayıma, teknolojiye, bilişime ve yapay zekâya çok önem verilmelidir.

****Tarım ve Orman Bakanlığının İnternette bulunan bilgilerinde neler var? Onu da paylaşmak istiyorum.

**Hibrit (melez) tohumlar aslında doğada var olan ve dünya kurulduğundan beri üretilen tohumlar olup insan eliyle teknoloji kullanılarak arzu edilen amaçlara göre ıslah edilmiş tohumlardır.

**Islahçılar, pazarın istediği şartlara göre üstün özellikli anaç tohumları melezleyerek daha üstün özellikli yeni bireyler elde ederler. Hibrit tohumlardan elde edilen ikinci nesil tohumların ekiminde, yine doğal bir olay olarak melezlemeden geriye dönüş olduğundan, verim ve kalite açısından bazı kayıplar olabilecektir. Dolayısıyla hibrit tohum hiç döl vermeyen kısır tohum demek değildir. Bu yüzden amacına göre elde edilen vasıfların kaybolmaması için, hibrit tohumların her yıl yenilenmesi tercih edilmektedir.

        **Dolayısıyla, hibrit (melez) tohumlar biyolojik olarak kısır tohum değildir. İnsan sağlığına zarar verdiğine dair herhangi bir bilimsel veriye ulaşılmış değildir.

**Hibrit tohumların üretiminde;

Üretici açısından daha yüksek verim,

Tüketici açısından daha yüksek kalite,

Pazar ve ihracat açısından da standardı değişmeyen ürün amaçlanmaktadır.

**5553 sayılı Tohumculuk Kanunu çiftçilerin kendi ihtiyaçları için ticarete konu olmamak kaydı ile yapacakları tohum üretimini kanun hükümlerinden müstesna tutmaktadır.

**Bu nedenle çiftçilerin kendi tohumlarını üreterek kullanmasında herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır.

**Ayrıca, 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun; koruma altına alınan yeni çeşitleri kullanan küçük çiftçilerin elde ettikleri ürünleri tohum olarak kullanmasına izin vermektedir.

**Tohumculuk Kanunu’nun ruhu, çiftçilerimizin hizmetine sunulan tohumlukların devletin veya yetki verdiği kurum ve kuruluşların kontrolünde kalite ve verimleri test edilerek onaylanmış tohumluklar olmasını esas almaktadır.

**Yerel çeşitlerin herhangi bir kontrolden geçirilmeden ve tohumlarla ilgili belirlenen standartlara uygunluğu tespit edilmeden çiftçilere satılması, çiftçilerin karşılaşabileceği mağduriyetler sebebiyle yasaklanmıştır.

**Bu çeşitlerin Kanun’un ilgili hükümlerine uygun olarak üretilip ticarete sunulmasında bir engel bulunmamaktadır.

**Bu sebeple ülkemizde yerel çeşitlere ait tohumlukların kullanımının yasak olduğu bilgisi kesinlikle yanlıştır.

**5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun yalnızca ‘yeni’ çeşitleri kapsayan bir kanundur. Bir çeşidin yeni kabul edilebilmesi için geriye dönük bir yıldan daha yakın bir zamanda ticarete sunulmuş olması gerekir. Dolayısıyla yıllardır geleneksel olarak ülkemizde varolan çeşitler ‘yeni’ olmadığı için kanun kapsamı dışında tutulmaktadır.

**Bu Kanun, ıslah edilen veya bulunup geliştirilen ‘yeni’ bir çeşidin ıslahçısına, süreye bağlı bazı haklar tanıyarak, bu yeni çeşidi geliştirmek için harcadığı emek, sermaye ve zaman nedeniyle onu ödüllendirmektedir. Bu yaklaşım, tüm fikrî ve sınaî mülkiyet hukukunun benimsediği bir yaklaşımdır. Kanundaki şartların gerçekleşmesi kaydıyla koruma altına alınan bir çeşidin, halen kayıtlı ‘yerel çeşitler’ üzerinde hiçbir olumsuz etkisi bulunmamaktadır.

Sonuç: Ata tohumu” diye ayrı bir bilimsel kategori ve resmi bir sınıflandırma bulunmamaktadır. Tarım literatüründe, “yerel çeşit” (local variety) ya da “çiftçi çeşidi” (landrace) gibi ifadeler daha teknik ve doğru bulunur. Ayrıca Islahçılar ile Bakanlığın yukarıdaki görüşleri birbirini destekliyor. Ata tohum diye hiçbir şeyden bahsedilmiyor.

****Öncelikle görüştüğüm ve katkı sunan, yardımcı olan bu konunun Uzmanı Sayın Dr. Gürbüz Mızrak’a, ıslahçı meslektaşlarıma, bakanlık çalışanlarına teşekkür ederim.

****Konunun yani tohumculuğun bilimsel bir konu olduğu ortadadır. Konuyu bilmeyenlere bilimsel yardımcı olalım. Yanlış bilgi verenler büyük bir cesaretle özür dilemelidir. Yanılmışım, yanlış bilgi vermişler ve doğrusu budur demeyi de öğrenelim. Yazımda belirttiğim çakma tarımcılara ve tohumculara dikkat edelim. Sahada ne kadar konuyu bilen uzmanlar ve ıslahçılar olursa bunlara sahada yer kalmaz. Anlattıklarının yanına bilim, yasal dayanak koyamayanların sözlerine inanmayalım. İtibar etmeyelim.

Tarımda bilgi kirliliğini önlemede, Tarım ve Orman Bakanlığına, Üniversitelerimize ve Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Tohumcular Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarına daha fazla görev düşüyor.

****Ülke sevdalılarının da, tarımda bilgi kirliliğini önlemesi gerekir. TOHUM, MİLLİ BİR SERVETİMİZDİR.. Ayrıca, her ülkede olduğu gibi ülkemizde de yerli tohumlarımızı yurt dışına kaçırmak ve ülkemiz üretimini olumsuz etkilemek için çalışmalar yapanlarında olacağını unutmayalım.

****Ülkemiz ıslah ve tohumculuğa hizmet veren kaybettiğimiz Rahmetli Dr. Vehbi Eser ve diğer ıslahçılarımızı minnet, saygı, rahmetle anıyorum.