Kuraklık çiftçiyi fena vurdu.
Bunun en ağır faturasını kuru tarımda üretim yapan bitkisel üretim çiftçisi ödeyecek, sonrasında et ve süt üreticisi çiftçi ağır bir fatura ödeyecek ve en sonunda tüketiciye bir fatura çıkacak.
Her nekadar yetkililerden bugüne kadar tek bir açıklama gelmesede bu yıl tarımsal kuraklığın çok ciddi boyutlara ulaştığını biz biliyoruz, sahadan bana hergün düzenli şekilde kuraklık görüntüleri ve bilgileri iletilmekte.
Ülkemiz bu sene çok düzensiz yağışlar aldı.
Maalesef şu an Diyarbakır, Şanlurfa, Batman ve Mardin’deki çiftçilerimiz tam anlamıyla kuraklığın pençesinde.
Bu illerimiz ülkenin hububat ve baklagil ambarıdır, bu illerde yaklaşık 10 milyon dekar arazide kuru tarım yapılmaktadır, ülkenin kırmızı mercimek üretiminin % 95’i Güneydoğu Anadolu bölgesinde gerçekleşmektedir.
Bu illerde üretilen saman 12 ay boyunca ülkenin dörtbir yanındaki çiftliklere ve köylere gönderilmektedir.
Maalesef kuraklık sadece buralarlada sınırlı kalacak gözükmüyor.
Çiftçiyi bu yıl hem yüksek girdi maliyetleri vurdu hemde kuraklık vurdu.
Peki sorumlu merciler bu konuda bugüne kadar ne yapabilirdi?
Bundan sonra ne yapabilir?
'Allah yağmur yağdırmıyorsa devlet ne yapsın' diye düşünen çok insan olduğunu biliyorum ama öyle düşünüyorlarsa yanlış düşünüyorlar, çünkü yetkililerin yapabileceği çok şey vardı.
Örneğin Silvan Barajı yıllar önce bitirilmesi gerekirken hala bitirilmedi.
Silvan Barajı Diyarbakır’da 2,5 milyon dekar kuru araziyi sulama ve 300 bin kişiye istihdam sağlayacak bir baraj.
Şanlıurfa'da ise sadece sulama projeleri hala bitirilmediği için milyonlarca dönüm arazide bu gün kuraklık yaşanmaktadır.
Diğer illerimizde de durum bunlardan çok farklı değil.
Kuraklık aslında çiftçimizin kaderi değilken ihmalkarlıktan dolayı kaderi haline getirilmiştir.
Ülkenin tarımını ve milli gelirini şaha kaldıracak bu projelerin bir an evvel bitirilip yenilerinin temelinin atılması gerekirken maalesef ülkenin parası halkın gözünde de itibar görmeyen farklı işlere harcanmıştır.
Bunlar önceden yapılması gereken ama yapılmayanlar için bir kaç örnekti.
Gelelim mevcut durumdaki hasarın çifçide kalıcı hasarlar bırakmaması için yapılabileceklere...
Kuraklık yaşayan iller acil olarak afet bölgesi ilan edilmeli,
Çiftçilere dekar bazlı nakit para desteği sağlanmalı,
Banka ve Kooperatif borçları 3 yıl faizsiz ertelenmeli,
Sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında iyileştirme sağlanmalı, sübvanse edilmeli, elektrik firmaları tarafından çiftçinin destekleme paralarına bloke konulmamalı ve
BAĞ-KUR primleri bir yıl devlet tarafından karşılanmalıdır.
Bunlar yapılmadığı taktirde iyice fakirleşmiş olan çiftçi yıllarca kendine gelemeyecektir.
Kuraklık çiftçiyi vurduğu gibi ülke hububat rekoltesini, yem fiyatlarını ve özellikle samanı da vuracaktır.
Buğday rekoltesinde en az 3 milyon ton düşüş bekliyorum, arpa rekoltesinde de çok ciddi düşüşler olacak.
Korktuğum en önemli nokta saman üretiminin çok düşük gerçekleşmesi ve saman sıkıntısının meydana gelmesidir.
Bundan dolayı et ve süt üreticisini de zor günlerin beklediğini düşünüyorum.
Bu yıl başka bir olumsuzlukta çiftçi girdi maliyetlerinde yaşandı.
Çiftçilik tarihinin yıllık en yüksek girdi zamlarıyla bir üretim gerçekleşti.
Gübre çeşitleri %80 ile %110 arasında zam yedi.
Çiftçinin kullandığı zirai ilaçlar %65’in üzerinde zam yedi.
Tüm girdi kalemlerinin zam ortalamasını hesapladığımda ortalama %50’nin üzerinde zam gerçekleşmiş durumda.
Yakın zamanda TMO hububat fiyatlarını açıklayacak, fiyat açıklarken bu gerçekliklerin tümü göz önünde bulundurularak fiyat açıklanmalıdır.
Arpa fiyatını açıklarken hayvan üreticisi yemi pahalı alacak bahanesiyle düşük bir fiyat açıklayıp arpa üreticisini zarara sokmamalıdır, zararla üretim olmaz.
Hayvan üreticisini yem fiyatlarına karşı korumanın en doğru yolu nasıl ki yurtdışından yüksek fiyatla arpa ve mısır alıp zararla sattıysa bunu yurtdışından değil kendi üreticisinden yüksek fiyatla alıp ama sadece hayvan üreticisine zararla satmalı, yem fiyatlarını düşük tutmak için sanayiciye düşük fiyatla satacağına o zararın parasını hayvan üreticisine ek destek olarak vermesi daha doğru olur.
Aslında bu gün daha farklı bir şeyler yazmak istiyordum ama kuraklık çiftçimizin uykularını kaçırdığı için kuraklığı ve olası etkilerini ele alma zorunluluğunu hissettim.
Ülkemiz çiftçisinin işi çok zor, yerli ve milli tarım şuurunun yerleşmesi dileği ile hoşçakalın...