2012 Yılında çıkan Büyükşehir Yasası ile İdari Sisteme Göre Tanımlanan "Kırsal Alan" Nüfusu gerçekte ne kadardır?🤔
2012-2023 Arasında Kırsal Nüfus kendi içinde, 1.838.864 kişi ve ~%8,73 azaldı.
Toplam Nüfusa Göre 2012'de ~%28 olan oran, 2023 yılında %22,54'e düştü.
2012-2023 Arasında Ülke Nüfusuna Göre Oransal Azalış %5,49
Aynı dönemde Kentsel Nüfusumuz Oranımız %71,97 iken %77,46 oldu.
2012 Yılında toplam ülke nüfusu 54.107.050
Kırsal Nüfus 21.068.777 kişi idi.
2023 Yılında toplam nüfus 85.325.965
Kırsal Nüfus 19.229.913 kişi oldu.
Yani aynı dönemde;
Ülke nüfusu %13,5 artarken Kırsal Nüfus %5,49 azaldı.
Eğer kırsal ve toplam nüfus artışı eşit olsaydı, Kırsal Nüfusumuz 23.913.455 kişi olacaktı.
Baştaki soruya dönersek;
BŞ Yasası ile 2012 yılında 34.434 olan Köy Sayısı 18.214'e
Belde ve ilk kademe Belediye sayısı 1.977'den 394'e düştü.
Sadece köy sayısındaki azalış oranı %47,1 oldu.
Yani köylerimizin ~yarısı (16.220 köy) bir günde buharlaştı.
Ve maalesef biz bu idari yönetim düzenine göre yapılan düzenlemeye uyarak Köy Nüfusu ile Kırsal Nüfusu karıştırmaya başladık.
Yetmedi, "kırsal mahalle" diye yerleşke ismi üretip bu kavramı içselleştirmeye başladık.
Mesela: 2023 Köy Nüfusunu (kırsal nüfus gibi görüp) TÜİK verisi üzerinde 5.973.085 kişi olarak görüp anlatmaya başladık.
Hal böyle olunca "gerçekliği" okuyamaz olduk.
Sonuçta:
Hem küresel düzeyde hem AB'de hem de diğer gelişmiş tarımsal ülkelerde de kırsal nüfus azalıyor.
Ancak biz okumamızı Kırsal Nüfusun kendi içindeki azalışına odaklamamız lazım.
11 Yılda ~%9'luk azalış fazla.
Koşullara göre baktığımda ise "Kırsal Nüfusun Yerinde Kalmak İçin Direndiğini" düşünüyorum.
Bu kadar tüketim teşviki,
Bu kadar ürün ve üretimin sahipsizliği,
Bu kadar tedarik zincirinin bozukluğu, “TAMPON MEKANİZMALARIN OLMADIĞI/İŞLEMEDİĞİ”,
Bu kadar hem üretimin hem kredilerin hem finansa ulaşma maliyetlerinin yüksek olduğu,
Bu kadar örgütsüz,
Bu kadar pazar ağlarına erişimin imkansızlığı,
Bu kadar iklim, sigorta riski,
Bu kadar sigortalanamazlık koşulları,
Bu kadar “suçlu ve cezalı” bir sektörün koşulları içinde kalabilme mücadelesini,
Yani köy, belde ve "kırsal alanın" topyekûn direnme gücünü büyük bir fedakârlık olarak görüyorum.
Ve
En önemlisi bu kadar direncin, sosyoekonomik açıdan gelecek enerjisini, büyük bir avantaj, geleceğe dair patlama-kalkınma-gelişme ivmesi olarak görüyorum.
İşte bu yüzden umutsuz değilim.
Yeter ki;
“POLİTİKASIZLIĞIN POLİTİKASI” anlayışından çıkalım.
K: World Development Indicators-TÜİK