Atalarımız “Ek tohumun hasını çekme yiyecek yasını" derken, bitkisel üretimde çeşidin ve de tohumluğun önemini ne güzel ifade etmişler. Has'ın kelime anlamı katışıksız, en iyi cinsten, saf, özgü, mahsus demektir. Bu atasözünü günümüze uyarlarsak, yiyecek sıkıntısı çekmemek için iyi bir çeşit seçiminin yapılması, seçilen çeşidin tohumluğunun saf yani temiz ve sertifikalı olması yanında ekilecek bölgeye uygun olmasına dikkat edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu günkü bilgi birikimi, çeşit bolluğu ve imkânlar muhtemelen atalarımızın elinde yoktu ama tohumluğun önemini çok iyi biliyorlardı.
Buğdayın ekim sezonuna girdiğimize göre çiftçilerimizde “has" tohumluklarını hazırladılar ya da bu günlerde hazırlama telaşındadırlar. O zaman buğdayın ekiminde dikkat edilecek konulardan birisi, hangi çeşit ya da çeşitleri ekeceğiz?
Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü'nün web sayfasındaki milli çeşit listesine baktığınızda, 2016 yılı itibarıyla 75'i üretim izinli, 272'si tescilli olmak üzere toplam 347 adet buğday çeşidinin olduğunu görürüz.
Bunların da toplam 264'ü ekmeklik, 83'ü de makarnalık grupta yer alıyor. Konya Ticaret Borsası'nda karışık alımlar olmakla birlikte 2005 yılında işlem gören ve kayıtlarda çeşit adı geçen yaklaşık 30 çeşit adı yer alırken, bundan 10 yıl sonra yani 2014 ve 2015 yıllık bültenlerinde isim olarak kaydı geçen 70-80 farklı buğday çeşidi bulunmaktadır.
Bu verilere göre 2005 yılında 10 bin tonun üzerinde işlem gören çeşit sayısı Bezostaja, Gerek 79, Adana, Toros, Segiterio ve Kızıltan 99 olmak üzere 6-7 civarında iken, son iki yılda borsada 10.000 ton'un üzerinde işlem gören çeşit sayısı 14-15'e çıkmıştır. Bu çeşitler işlem miktarına göre sırasıyla Esperia, Bezostaja, Ç-1252, Konya 2002, Toros 99, Odeskaya, Bayraktar 2000, Kate, Sönmez 2001, Tosunbey, Aglika, Kızıltan 91, Ahmetağa ve Quality olmuştur.
Buğdayın hasat döneminin başladığı Temmuz ayına ait 2016 yılı verilerine baktığımızda da yine benzer çeşit isimlerinin listede yer aldığını ve isim bazında bir aylık süreçte 10 bin tonun üzerinde alımı yapılan çeşitlerin sırasıyla Esperia, Bezostaja, Ç-1252, Toros 99, Konya 2002, Odeska ve Bayraktar 2000 olduğu görülmektedir. Bu listelerde ismi geçen çeşitlerin bir kısmının farklı bölgelerden geldiğini düşünsek bile, elde edilen veriler, hangi çeşitlerin piyasada yer aldığı konusunda da fikir vermektedir.
Bir çeşidin bölgede yayılması ve çiftçi tarafından tutulması için verim ve kalitesi yanında tanıtımı ve ekim döneminden önce yeterli tohumluğunun piyasada bulunması önemlidir. Bundan on yıl öncesi ile kıyasladığımızda çeşit sayısı yanında, bilgiye ulaşım ve sertifikalı tohumluk kullanımının oldukça iyi durumda olduğunu görüyoruz. O zaman bizim yapmamız gereken bölgemiz ve tarlamız için doğru çeşidi seçmek.
Evet, hangi çeşit?
Çeşitler tescil edilirken hangi bölgede ve hangi şartlarda yetiştirilmesi gerektiği ile ilgili tavsiyeler yanında çeşidin tarımsal ve teknolojik özellikleri de verilmektedir. Günümüz teknolojisi bu konularda her türlü bilgi ve belgeye oturduğumuz yerden rahatlıkla ulaşma imkânı sunmaktadır. Yapmamız gereken, doğru bilgi ve belgelere ulaşarak, konu uzmanlarının görüş ve önerileri doğrultusunda bizim için en uygun çeşit/çeşitleri seçmek olacaktır.
İşin başında tarlamız için doru çeşidi seçmezsek, daha sonraki uygulamaları doğru yapsak bile istediğimiz sonuca ulaşmamız mümkün olmayacaktır. Çeşit seçiminde bölgenin iklim ve toprak yapısı başta olmak üzere çeşidin kalitesi, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı, kışa ve kurağa toleransı gibi tarımsal ve teknolojik özelliklerine dikkat edilmelidir.
Örneğin kuru alanlar için tescil edilen çeşitlerin sulanan alanlara ekilmesi uygun değildir. Çünkü kurak alanlara tavsiye edilen çeşitler genelde uzun boylu ve yatma eğilimi olduğundan, yapacağımız sulama ve gübrelemeden istediğimiz tepkiyi almamız mümkün olmadığından, beklediğimiz verim ve kaliteye ulaşamayacağız demektir. Yine sahil bölgeleri için tescil edilen çeşitlerin iç bölgelere ekilmesi her zaman risklidir.
Sahil bölgeleri için tescil edilen çeşitler yazlık karakterli ve soğuğa hassastırlar. Her ne kadar bazı yıllar bu tip çeşitlerden bölgemizde iyi sonuçlar alındığı belirtilse de, genelde bölgede kışın sert geçtiği yıllarda tarladaki bitkilerin tamamı ölmektedir. Ayrıca bu tip çeşitler kışı atlatabilse bile, kış sonrası havaların ısınmaya başlamasıyla hızlı bir büyüme ve gelişme göstererek başak taslağını toprak yüzeyine çıkardıklarından, ilkbahar son donlarından etkilenmekte ve ciddi verim kayıpları yaşanmaktadır.
Bu tip çeşitlerin sonbaharda mümkün mertebe geç ekimi ile soğuk zararı azaltılmaya çalışılsa da belli oranda verim kaybı söz konusu olmaktadır. Genel olarak buğdayda kışlık ekim yüksek verim, yazlık ekim yüksek kalite demektir.
Yüksek verim ve kaliteli bir üretim için, sadece bölgemiz ve tarlamıza en uygun çeşidi isim olarak belirlemek yeterli değildir. Bu çeşidin yüksek vasıflı yani sertifikalı tohumluğunu kullanmamız gerekmektedir. Genel olarak sertifikalı tohumluk; genetik olarak yüksek verimli ve kaliteli, hastalık ve zararlılara dayanıklı, tavsiye edildiği bölgenin şartlarına uygun özelliklere sahip demektir.
Bu bağlamda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı kurum ve kuruluşlar yanında özel sektör ve ilgili bilim insanlarının sertifikalı tohumluk kullanımı konusundaki maddi destek ve önerileri doğrultusunda sertifikalı tohumluk kullanmalıyız.
Yüksek verim ve kaliteli ürün için öncelikle uygun çeşidi, uygun ekolojide ve uygun yetiştirme teknikleri kullanarak yetiştirmemiz gerektiğini unutmayalım.