****Üretim Planlaması ile ilgili çok reklam yapıldı. Ben bunun sonuçlarını bekliyorum. Tarımsal üretimde ne değişti? Çiftçimiz mutlu mu? Tüketici ucuz, kaliteli ve sağlıklı ürüne ulaşabiliyor mu? Girdi maliyetleri düşüyor mu? Tarıma ve ekonomiye ne kadar bir katma değer kazandırdı?
Hatırlayalım. Ankara’da 2004 yılında davullar çalındı. Havai fişekler atıldı. AB girdik dendi. Sonra ne oldu? İçi boş çıkmıştı.
Aslında üretim planlaması konusunda unutmayacağımız konular da var. Tarım Kanunu, 2006 yılında çıkarılırken üretim planlaması ile ilgili yasal dayanağı unutulmuştu. Bu ancak 2023 yılında fark edildi. Kanunda değişiklik yapıldı. Yönetmelik ancak 2023 yılının sonunda yayınlandı. Kısaca 2023 yılına kadar üretim planı olmayan bir ülkede yaşıyorduk. Üstelik 22 yıldır aynı siyasi parti tarımı yönetiyordu. Reklam yapılarak bu unutturulmak isteniyor olabilir mi?
****İklim değişikliği ülkemizde özellikle tarımda sorunların daha hızlı ortaya çıkmasına neden oluyor. Eğer biz iklim değişikliğini yönetemezsek iklim değişikliği bizi yönetecek.
Bazı bölgelerde yönetmeye başladı. Çiftçimiz bunun farkında ama ilgili otorite daha bunun farkında değil. Acil önlemler gereklidir. Gecikirse her zaman olduğu gibi yine ağır maliyetler öderiz. Zaten ekonomide sorunların çözümünde çok geç kalındı.
Ne oldu?
Hepimiz acı reçetelerle ağır maliyetler ödemeye devam ediyoruz. Çiftçimiz, tüketicimiz ve üreticimiz buna neden olmadığı halde bedel ödüyorlar. Ödemeye devam ediyorlar.
Ankete Katıl
**Buğday ile ikincil ürün mısır eken yörelerimizle ilgili sorunlar var. Mısırını hasat eden buğday ekmeye çalışıyor. Aralık ayında olmamıza rağmen sulama yapılıyor. Bölgelerimizde sondajların derinlikleri artıyor ve 600 metreden 800 metreye kadar gidiyor.
Mısır ekimi başka bölgelere kaydırılabilir mi?
Özellikle, Konya ve Güneydoğu Anadolu Bölgemiz için risk planlarımızı hazır olması kısmen uygulamaya geçilmesi gerekiyor.
****Rusya’da neler oluyor?
Tarımda ağır kayıpların ardından Rus çiftçiler buğdayı bırakıp diğer ürünlere yöneliyor. Reuters’in haberine göre, Rus çiftçiler, ağır kayıpların ardından bu yıl daha az buğday ekerek bezelye, mercimek veya ayçiçeği gibi daha karlı ürünlere yöneleceklerini söylüyor.
Rusya dünyanın en büyük tahıl ihracatçısı olduğundan, bu tür kararların küresel buğday fiyatları ve Mısır gibi büyük alıcı ülkelerdeki enflasyon üzerinde doğrudan sonuçları olacak.
Bu eğilim, Başkan Vladimir Putin'in ihracatını artırma ve Rusya'nın tarımda süper güç olarak konumunu güçlendirme planlarını tehdit ediyor. Ukrayna'daki eylemleri nedeniyle Batı ile karşı karşıya kalan Rusya'ya daha fazla uluslararası nüfuz sağlıyor.
Ülkenin buğday hasadı, 2023'teki 92,8 milyon ton ve 2022'deki rekor 104,2 milyon tondan, don ve kuraklık nedeniyle bu yıl 83 milyon tona düşecek. Yeni tahminler gelecek yıl için de karamsar bir görünüme işaret ediyor.
Her ne kadar Rusya son aylarda rekora yakın bir hızda buğday ihraç ediyor olsa da, zayıf hasat ve Ocak 2025'ten itibaren ihracat kotalarının üçte iki oranında azaltılması da dahil olmak üzere artan yurt içi fiyatları frenlemeyi amaçlayan ihracat kısıtlamaları nedeniyle ihracatın yavaşlaması bekleniyor.
Bir başka nedende, buğdayın satış fiyatı, maliyeti karşılamıyor. Küresel buğday fiyatlarının önümüzdeki birkaç hafta içinde nasıl hareket edeceğini görmeyi bekliyorlar. Ondan sonra kesin karar verecekler.
Artan ekipman ve yakıt maliyetleri, yüksek ihracat vergileri, ülkenin merkez bankasının enflasyonla mücadele ettiği bir dönemde Ekim ayında %21'e ulaşan gösterge faiz oranındaki artış ve bazı tarım sübvansiyonlarının kaldırılması da kârlar üzerinde baskı yarattı.
Güneyde hava giderek ısınıyor ve geleceğe yönelik ekim alanlarının yapısını değiştirmeyi düşünüyorlar.
Niş ürün nedir?
Niş ürün, dar bir pazarda yer alan ve özel kitlelere hitap eden ürünler için kullanılır.
Niş ürünler, Rusya'nın BRICS müttefikleri için yeni ihracat başarı öyküleri haline gelebilir ve hükümetin Putin'in 2030 yılına kadar tarımsal ihracatı ikiye katlama hedefine ulaşmasına yardımcı olabilir.
Bu yıl Rusya, Çin'e en büyük bezelye ihracatçısı olarak Kanada'yı geride bırakırken, milyonlarca kişinin temel gıdası olan Hint Dal Yemeğinin yapımında kullanılan mercimeğin önde gelen ithalatçısı Hindistan'daki düzenleyiciler, Rusya'dan ithalata yeşil ışık yaktı.
Ancak zor durumdaki çiftçiler için en önemli şey, küresel pazardaki statüden ziyade kârın azalmasıdır. Özellikle buğday yetiştirmede uzmanlaşmış birçok çiftlik bu yıl zararla çalışıyor. İflasa yol açabilecek çok ciddi mali zorluklarla karşı karşıya kalabilirler.
Buğday konusunda bu gelişmeler devam ederken acaba Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, şimdiden önlemler alınması, risk planlarının hazırlanması konusunda talimatlar verdi mi? Unutmayınız, Rusya’dan buğday ithal eden bir ülkeyiz…
****Ülkemiz de gerekli denetim ve düzenlemeler olmadığından sahte pazarlamacılar sahada dolaşıyorlar.
**Öncelikle bal ile bazı söyleyeceklerim var. Sahte bal yoktur, sahte satıcılar vardır.
Balın tanımı; Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliğinde yapılmıştır. Bal; Bitki nektarlarının, bitkilerin canlı kısımlarının salgılarının veya bitkilerin canlı kısımları üzerinde yaşayan bitki emici böceklerin salgılarının, bal arısı tarafından toplandıktan sonra kendine özgü maddelerle birleştirerek değişikliğe uğrattığı, su içeriğini düşürdüğü ve petekte depolayarak olgunlaştırdığı, doğası gereği kristallenebilen doğal ürünü ifade eder.
Bala hiçbir katkı maddesi katılamaz.
Bala hiçbir aroma verici ve aroma verme özelliği taşıyan gıda bileşenleri katılamaz.
Bala dışardan bir madde eklemek ve balın yapısından herhangi bir bileşeni çıkarmak sahtecilik olarak kabul edilmektedir. Sahteciliğin iki çeşidi vardı: Taklit ve tağşiştir. Taklit ürünler; arı görmeden tamamen suni şekilde çeşitli şeker şurupları bala benzetilerek üretilen ürünlerdir. Tağşiş ürünler ise; üretim ya da depolama sırasında yaşanan bazı uygunsuzluklar sebebiyle mevzuata uymayan ürünlerdir.
Kısaca balın tanımı dışında kalanlara sahte bal diyerek burada bal kelimesini kullanmak yanlıştır. Bu tanım dışında kalan sahte bal demek yerine bala benzetilmeye çalışılan bilinmeyen maddelerdir demek daha doğrudur.
İşte sahte pazarlamacılar veya satıcılar bu bilinmeyen maddeleri bal diye satarlar. Bal kelimesini kullanarak tüketicileri yanıltırlar. Halk sağlığını tehlikeye sokarlar. Haksız kazanç sağlarlar.
Balı arı üretir. Doğal bir üründür.
Bunun dışındakiler bilinmeyen maddelerdir. Ürün bile denmemelidir. Ürün olsalar, mevzuatta tanımları bulunur.
****Aynı olay sütte de vardır. Badem sütü, salatalık sütü diye bazı bilinmeyen maddeler satılır. Satıcılar tarafından, süt kelimesi ilave edilerek algı yapılır.
**Çiğ sütün tanımı vardır.
Çiğ Süt; Çiftlik hayvanlarının meme bezlerinden salgılanan, 40 ºC’nin üzerinde ısıtılmamış veya eşdeğer etkiye sahip herhangi bir işlem görmemiş sütü ifade eder. Badem veya salatalık sütün tanımı bulunmamaktadır. Ülkemizde üretimine izin verilen bir madde olsaydı, mevzuatta tanımı olmak zorundaydı.
****Hâkimler, markalarda süt terimlerinin kullanılmasına ilişkin davayı süt sektörü lehine sonuçlandırarak kararını verdi!
Vegan markası Oatly’in, yulaf bazlı içeceklerinin pazarlamasında “süt” ifadesini kullanılamayacağına dair karar verdi.
Hâkimler oy birliğiyle, İsveçli firmanın İngiltere'de ürün ambalajlarında “Post Milk Generation” ticari markasını kullanamayacağı sonucuna vardı.
Mahkeme, “süt” teriminin yalnızca süt sektörüne özgü, hukuken korunan bir terim olduğunu belirtti.
Hukuki meselenin merkezinde bu kuralların markaları da kapsayıp kapsamadığı vardı ve mahkeme bunun böyle olduğunu doğruladı.
Dava, Oatly'nin 2019 yılında İngiltere Fikri Mülkiyet Ofisi'ne (IPO) “Post Milk Generation” sloganını ticari marka olarak tescil ettirmeye çalışmasına dayanıyor.
Süt çiftçilerini temsil eden bir ticaret birliği olan Dairy UK, “Post Milk Generation” ifadesinin kullanılmasının tüketicileri yanıltabileceği için mevzuata aykırı olduğunu savundu.
Dernek, Temyiz Mahkemesi'nin yeni kararı hakkında konuşurken, hâkimlerin süt sektörü lehine karar vermesinden “memnuniyet duyduklarını” söyledi.
Dairy UK CEO'su Dr. Judith Bryans, "Bu oybirliğiyle alınan karar, Fikri Mülkiyet Ofisi'nin yulaf bazlı ürünler için ticari markayı geçersiz ilan eden orijinal kararını yeniden yürürlüğe koyuyor." dedi.
****Çiftçimizin, üreticimizin ve tüketicilerimizin politik gücü ve kuvvetli lobisi olan sivil toplum kuruluşlarının olmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.
****Burada bir konuya daha açıklık getirmek istiyorum. Meralarda beslenen ineğin sütü ile sadece ahırda yemlerle beslenen ineğin sütünü düşünelim. Arasında tad ve aroma farkı olabilir. Ama ikisi de süttür.
****Yaylalarda arılardan elde edilen bal ile şekerli su beslenen arılardan elde balı düşünelim. İkisi de baldır. Arasında tad ve aroma farkı vardır. Ama ikisi de arıdan elde edildiği için baldır.
****Tarımda gelişmiş ülkelerde, “Tarım Bakanlıkları” sadece denetleme ve düzenleme görevlerini yerine getirmeye çalışırlar. Diğer görevleri de çiftçinin, üreticinin ve tüketicilerin sivil toplum kuruluşları yerine getirir. Sorunlar daha kısa sürede çözülür.