****Bu hafta sizlerle, tarımda sorunlar, halkın sağlığı, peynir yapımı, mavi dil hastalığı ve İtalya’da tarım konularını paylaşmak istiyorum.

*Tarımsal üretimde gerekli önlemler alınmıyor ya da çok çok geç alınıyor. Bunun faturasını hepimiz ödüyoruz.

*Tarım ve Orman Bakanlığının bu hantal yapısı ile çözüm getirmesini beklemiyorum.

**Tarımı gelişmiş ülkelerin tarım bakanlarının tek sorunu var.  Tarımsal üretimi “Milli Güvenlik” meselesi olarak görüyorlar. Yol haritalarından sapmıyorlar. Günlük politikalarla, seçim yatırımları için göz boyamakla uğraşmıyorlar.

Bu ülkelerde, Tarım Bakanlığını denetleme ve düzenleme görevi dışında kalan tüm işleri çiftçinin sivil toplum kuruluşları yapıyor.

**Çiftçinin sivil toplum kuruluşlarının politik gücü ve kuvvetli lobisi var.

Tarım Bakanlarının en önemli işleri, AB’den çiftçilerine daha fazla yardım sağlamak ve küçük tarımsal işletmeleri korumak, desteklemek oluyor.

****Ülkemizde dev obruklar oluşmaya devam edecek. Sorun belli ya çözümler! Oda belli! İlgili otorite kayıp?

**Hububat fiyatlarında azda olsa bir artış var. Çiftçinin cebine giren beş kuruş yok.

**Et ithalatına devam edilse de evine et götüremeyenlerin oranı hızla artmaya devam ediyor.

Çiftçimiz ürününü tarlada bırakıyor. Maliyetleri çok yüksek ürün fiyatları çok düşük.. Para kazanamıyorlar.

**Gübreli hayvan ithalatına devam ediliyor.

**Zeytin konusunda ilgili otoriteyi çok önce uyarmıştım. Yurt dışında üretim fazla bekleniyor. Maliyetleri yüksek. Eğer ürün fiyatları bu oranda artmazsa, hem üretici hem de sanayici zor durumda kalabilir. Önlem alınız demiştim. Sorunlar başladı.

**Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın uzmanlık alanı tarım ve gıda değildir. Tarım ve gıda konusunda kim bilgi notu hazırlıyor? Bakanı yanıltıyorlar. Yanlış bilgi veriyorlar. Acaba sonradan uyaran var mı? Kamuda üst düzey yöneticilerinin kimse ile kötü olmak istemediği bir dönem yaşıyoruz. Artık tek hedef var. Koltuk gitmesin ve saltanat bitmesin….. 

****İlk defa halkın sağlığını unutan bir Tarım ve Orman Bakanı görüyoruz.

Bugün biraz peynir yapımından bahsetmek istiyorum. Böylece, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, peynirle ilgili bilgiler verirken daha dikkatli olur.

*Peynir çeşitlerimiz bizim kültürel zenginliğimizdir. Bu kültürel zenginliğimiz sürdürülebilirliği çok önemlidir. Bu bilimle olur. Peynir yapımın ilk dersi “Halk Sağlığı’dır”. Peynir işletmelerinde bilim, kaliteli eğitim, peynir teknolojisi, hijyen, sanitasyon, temizlik, kontrol, denetleme ve kayıt tutmaktan taviz verilmez.

**Örneğin, temizlik tuvaletten başlar. Tırnak temizliğine kadar bakılır. Bu konuların bile denetimi söz konusudur. İşletmeye gezmeye kim gelirse gelsin gerekli koşulları yerine getirse bile uzaktan üretim yerleri gösterilir.

**Hammaddenin yani peynir yapımında kullanılan sütün özellikleri nedir? Üstün kaliteli sütten ancak üstün kaliteli peynir elde edileceği unutulmamalıdır. Üstün kaliteli süt nedir?

**Acaba bölgedeki peynire tad ve aroma veren mikroorganizmalar hangileridir? Nasıl izole edilir? Bu bilinmezse peynir üretiminde sürdürülebilirlik söz konusu olamaz.

**Laboratuvarı olmayan bir peynir işletmesinin sonu hüsrandır.

**Olgunlaştırma odasının özellikleri (nemi, sıcaklık..) nedir?

**Kısaca peynir yapımı bir teknolojik işlemdir. Peynir teknologlarının işidir.

**Peynircilikte gelişmiş ülkelerle rekabet etmek için bilim ve kaliteli eğitim şarttır.

**Peynir üretimi ile konuşanlara bakınız. Süt Kimyası, Peynir Teknolojisi, Süt Mikrobiyolojisi, Süt İşletmelerinde Temizlik ve Sanitasyon (Fakülte bitirme tezim), Süt ve süt ürünlerinde pazarlama gibi dersleri almış mı? İşletme tecrübesi var mı? Bu konularda bilgi sahibi olmayanlar ülke peynirciliğimizi çıkmaz sokağa götürür. Hala ülkemizin birçok yerinde “KARA MANDIRA” ile üretime devam ediliyor.

**Bu koşulları yerine getiren peynir işletmelerine daha fazla tarımsal krediler verilmesi gereklidir.

**Ayrıca peynir, B Tipi bir süt ürünüdür. Bir olgunlaşma süresi söz konusudur. Peynircilikte büyük sermaye gereklidir. Sütünü aldığınız üreticiye ben peynir yapıyorum, peyniri sattığımda ödeme yapacağım diyemezsiniz..

**Bunların yapılması gereklidir.

**Böylece kültürel zenginliğimiz olan peynirlerin tadı, aroması ve kalitesi yüz yıl geçse de aynı kalır. Bizlerde eski peynirlerin tadını ve aromasını bulamıyoruz demeyiz.

Peynirlerimiz, peynir dünyasında aranır. İhracat şansımız artar.

İşin üzücü tarafı yöresel birçok peynirimiz olmasına rağmen bu kültürel zenginliğimizi hızla kaybediyoruz. Bunun farkında bile değiliz. Bilimden ve kaliteli eğitimden hızla uzaklaşıyoruz.

**Konuya bütüncül bakmak gerekir.

*Acaba eski peynirlerin tad ve aromasını yok diye neden şikayet ediyoruz?

*Marketten farklı tarihlerde aldığımız aynı marka peynirin tadı ve aroması neden değişiktir?

**Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde kadınlarda düşük yapma oranlarının (Yavru atma) çok yüksek olmasının nedeni çiğ sütten yapılan peynirden bulaşan Brusella olabilir mi?

**Bu kısa bilgi bile, Tarım ve Orman Bakanına verilse iyi olurdu. Peynir yapılan yerleri gezerken ve yorum yaparken daha faydalı mesajlar verebilirdi.

**Gıda da olduğu gibi peynircilikte de güvenilir ürün üretmek gereklidir. Tekrar belirteyim; bu ancak bilimle, kaliteli eğitimle, hem mektepli hem de alaylı peynir teknologları ile olursa üretimde başarı gelir. Üstün kaliteli ürün elde edilir..

**Halkın sağlığı da riske atılmamış olur.

****Hayvancılıkta tedavi yoktur korunma vardır.

****Mavi Dil Hastalığı ile ilgili Hollanda’da yapılan çalışmaları 14.05.2024 tarihinde yazmıştım.

**Hollanda’da Mavi Dil hastalığına karşı ilk aşının onaylandığını ve kullanıma sunulduğu, emekli olanlarda dahil olmak üzere tüm veteriner hekimleri bile aşılamanın kısa sürede bitmesi için göreve çağrılmıştı. Böylece, Mavidil virüsü tip 3'e (BTV3) salgınlarından kaynaklanan hayvan refahı sorunları önlenebileceğini de belirtmiştim.

**Ancak Avrupa’da Mavi Dil Hastalığı yok edilemiyor. Daha fazla büyükbaş hayvanı etkiliyor.

**Örneğin Hollanda Tarım, Balıkçılık, Gıda Güvenliği ve Doğa Bakanı Femke Wiersma, Parlamentoya yazdığı bir mektupta mavi dil salgınının orta vadede henüz ortadan kaldırılmadığını belirtti. PCR testi pozitif çıkan 6 bin 352 çiftliğin 4 bin 29'u büyükbaş hayvan çiftliğiydi. Bu, koyun çiftliklerindeki (2.144 çiftlik) enfeksiyonun neredeyse iki katıdır.

        **Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nında bir açıklama yapması gerekmez mi?

        Tarım Bakanlığının İnternet Sitesinde günlük şu bilgileri görmemiz gereklidir.

*Ülkemizde PCR testiyle belirlenen mavi dil enfeksiyonlarının sayısı kaçtır?

*Klinik semptomlara göre kaç tane enfeksiyon tespit edildi?

*Ülkemizde görülen mavi dil virüsü serotip 3'mü?

*Daha önce Hollanda'da meydana görülen serotip 8 ülkemizde görüldü mü?

*Birçok büyükbaş hayvan ve koyun mavidil hastalığıyla ile nereden temas etmiş olabilir?

*Mevcut BTV-3 aşıları viremiyi azaltır mı yoksa tamamen engeller mi?

*Engelleyemezse Bakanlık nasıl önlemler alıyor?

*Koyunlarımı yoksa sığırlarımı daha fazla ilgilendiriyor?

        *Hangi ülkeleri tamamı, hangi ülkeleri bir kısmı enfektedir?

*Ülkemizde durum nasıldır? Bölge bölge hatta il il açıklanamaz mı?

*Kısa bir bilgi vereyim. Hollanda’nın tamamı ve Avrupa'nın büyük bir kısmı enfektedir.

*BTV-3 enfeksiyonları, Almanya, Belçika, Lüksemburg, Fransa, Danimarka, Portekiz, İsviçre, Avusturya, İsveç, Norveç, Çek Cumhuriyeti ve İngiltere’de rapor edilmiştir.

*Mavidil Hastalığı bu yıl Avrupa'nın büyük bir kısmına hızla yayıldı. Wageningen Bioveterinary Research'ün araştırmasına göre şu anda enfeksiyonlara neden olan BTV-3 virüsü geçen yılla aynıdır.

*Ülkemizde hayvancılık yapan çiftçilere bu konularda da acil bilgi verilmesi gerekir. İşin ne kadar ciddi olduğunu görelim… Bize bir şey olmaz demeyi bitirelim..

**Tarım ve Orman Bakanı ve üst düzey yöneticileri bitkisel ve hayvansal üretim yapan çiftçilerle açık hava toplantıları yapsalar çok daha iyi olur. Sorunları ve çözümleri açık alanda birkaç kişiye, kapalı alanlarda sadece çağrılanlara anlatılmakla bir şey elde edilemez. Bunun amacı sadece seçim çalışması olur. Dostlar alışverişte görsün… Belki çiftçilerimizin çığlıklarını da duyarlar.

****Geçen hafta İtalya’da tarımı inceleme fırsatı buldum.

***Veriler, AB sıralamasında en üst sıralarda yer alan yaklaşık 900 İtalyan "Coğrafi İşareti"nin bulunduğunu ve 4.500 geleneksel ürünün kayıtlı olduğunu gösteriyor.

***Ekonomisi:

GSYİH (Cari Dolar) / 2023 / 2,25 Trilyon

Kişi Başına Düşen GSYİH (Cari Dolar) / 2023 / 38.373,2

Enflsayon / 2023 / Yüzde 5,6

Kaynak Dünya Bankası

****Onlarında sorunları var.

****İtalya’da çiftçilerin sorunu zarar etmek değil, kar oranlarının azda olsa düşmesidir.

****İtalya’da tarım sektörü her zaman temel sektör durumundadır. Son yıllarda ülkenin tarım sektörünü önemli ölçüde etkileyen bir kriz yaşanmıştır. Bu krizin nedenlerine, etkilerine ve olası çözümlerine bütüncül olarak bakmaya çalışıyorlar.

****İtalya'daki tarım krizinin nedenleri;

**İklim değişikliği: İklim değişikliği, uzun süreli kuraklık ve sıcak hava dalgaları gibi ekinlere zarar veren ve tarımsal üretimi azaltan aşırı hava koşullarına yol açtı.

**Uluslararası rekabet: İtalyan tarımı, diğer ülkelerin tarım ürünleriyle genellikle daha düşük maliyetlerle rekabet etmek zorunda kalıyor. Bu rekabet İtalyan çiftçilerin karlılığını korumasını zorlaştırdı.

**Bürokrasi ve düzenlemeler: İtalyan çiftçiler, karmaşık ve külfetli olabilecek bir dizi düzenleme ve bürokratik gereksinimle karşı karşıyadır. Bu onların yeni zorluklara uyum sağlama ve yenilik yapma yeteneklerini sınırlayabiliyor.

**Yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler: İşlenmiş ve ithal gıda ürünlerine olan talebin artmasıyla birlikte yeme alışkanlıkları da değişiyor. Bu durum yerel ve geleneksel tarım ürünlerine olan talebi azaltmıştır.

****İtalya'daki tarım krizinin sektör ve ülke ekonomisi üzerinde birçok olumsuz etkisi oldu. En belirgin etkenlerden bazıları şunlardır:

**Üretimde azalma: Kriz nedeniyle İtalya'nın tarımsal üretimi önemli ölçüde azaldı. Bunun yerel gıda ürünlerinin bulunabilirliği ve ülkenin gıda güvenliği üzerinde doğrudan etkisi vardır.

**İş kayıpları: Kriz çok sayıda tarım şirketinin kapanmasına ve sektörde iş kaybına neden oldu. Çiftçiler ve tarım işçileri ekonomik zorluklarla ve geleceklerine dair belirsizlikle karşı karşıya kalıyorlar.

**Kırsal alanların azalması: Tarımsal kriz, İtalya'daki kırsal alanların azalmasına katkıda bulundu. Ekonomik fırsatların eksikliği şehirlere göçe yol açarak kırsal toplulukların nüfuslarının azalmasına ve ekonomik canlılığın azalmasına neden oldu.

****İtalya'daki tarımsal krize çözüm bulmak için altta yatan nedenleri ele alan uzun vadeli çözümlere önem veriyorlar. Olası çözümlerden bazıları şunlardır:

**Araştırma ve yeniliğe yatırım: Tarım sektöründe araştırma ve yeniliğin desteklenmesi, çiftçilerin kendilerini iklim değişikliğine karşı daha dirençli ve uluslararası pazarda daha rekabetçi hale getirecek yeni teknikler ve uygulamalar geliştirmelerine yardımcı oluyorlar.

**Düzenlemelerin basitleştirilmesi: Bürokrasinin azaltılması ve düzenlemelerin basitleştirilmesi, çiftçilerin üretime odaklanmasına ve idari maliyetlerin azaltılmasına çalışıyorlar.

**Yerel ürünlerin tanıtımı: Yerel tarım ürünlerinin teşvik edilmesi, talebin canlanmasına ve İtalyan çiftçilerin desteklenmesine çalışıyorlar. Farkındalık kampanyaları ve pazarlama girişimleri, yerel ürünlerin öne çıkarılması sağlanıyor ve tüketiciler arasında daha fazla farkındalık yaratılmasına yardımcı olunuyor.

**Mali destek: Daha fazla çiftçilere mali destek sağlamaya çalışıyorlar. Böylece çiftçilerin, ekonomik zorluklarla başa çıkmaları, yeni teknolojilere ve altyapıya yatırım yapmaları sağlanıyor.

****İtalya'daki tarım krizi, tarım sektörü ve ülke ekonomisi için önemli bir zorluk teşkil ediyor. Ancak uzun vadeli çözümlerin ve yeterli desteğin benimsenmesiyle bu krizin aşılması, daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir tarım sektörünün yaratılmasına çalışılıyor. Hükümetin, çiftçilerin ve toplumun bir bütün olarak bu zorluğun üstesinden gelmek ve müreffeh bir gelecek sağlamak için birlikte çalışmanın öneminin farkındalar.

****İtalya tarım paydaşları beraber konuşup birlikte karar alıyorlar. Çözüme odaklılar. Paydaşlar konularının uzmanı ve oldukça liyakatliler.. Tarımı seçimden seçime hatırlamıyorlar. Başarılı ise çalışanların sözleşmeleri yenileniyor. Başarısız ise son bir ay önce seninle çalışmayacağız diye bilgi veriliyor ve sözleşme imzalamayacaklarını söylüyorlar. Torpil, hemşericilik, okulculuk, particilik, her şey oy için diye bir çalışmaları yok. Daha fazla teknoloji kullanmaya çalışıyorlar. Galiba tarımsal yapısı bize benzeyen İtalya’nın tarımda başarılı olmasının ve çiftçilerinin mutlu, umutlu olmasının nedenlerinde bunlarda var..

****Tarımda beklentileri ne yapılması gerektiğini yazıyorum. Önlemler alınmıyor. Sonbaharın ve 2025 yılının nasıl zor geçeceği endişesini örnekleri ile anlatıyorum. Neden bekleniyor? Ama unuttukları bir konu var.     

****Ülkemiz için de tarımsal üretim “Milli Güvenlik” meselesidir.