****Gıda ve tarım için ileriye giden yol ne olmalıdır?
**Ülkemizde gıda ve tarımın nereye gittiği ve nereye gitmesi gerektiği mutlaka tartışılmalıdır.
**Önümüzde yapılacak bir seçim var. Tüm siyasi partilere, tarım ve gıda konularındaki görüş, çözüm ve hedefleri mutlaka sorulmalıdır.
**Bu konularla ilgili detaylı bir çalışma hazırladım. Bugünden sonra her yazımda bir tarımcı olarak bu çalışmayı sizlerle paylaşacağım. Sizlerde sorunuz. Her sorunun sonunda mutlaka bu konu ile ilgili hazırlığınız ve projeli çalışmanız var mı diye sorunuz? Yoksa bilin ki size hikâye anlatılıyor. Ona göre notunuzu veriniz. Bakalım köyümüze, tarlamıza, tarımsal işletmelerimize gelebilecek siyasetçiler seçimden önce nasıl cevaplar verecekler? Bizde ona göre oyumuzu verelim. Aslında tüm tarım ve gıda paydaşlarının bunları yapması gerekir. Oyumuzu verdiklerimiz, tarımı, çiftçimizi, gıdayı, yoksulu ve tüketiciyi unutmasınlar… Oyumuzu verdikten sonra şunu duymayalım; Atı alan Üsküdar’ı geçti….
****Artık şunu öğrenmemiz gerekir. Tarım ve gıda yalnızca, siyasi partilere, iktidara, tarım bakanlarına ve tarım bakanlığına bırakılmayacak kadar önemlidir. Tarım ve gıda da bu kadar önemli sorunlarımızın çözülmeme nedeni de budur. Bunun yanında diğer tarım paydaşlarınında gerekli sorumluluklarını yerine getirmediğini de görüyoruz.
Elimden geldiğince, herkesin en temel günlük ihtiyacı olan tarım ve gıdayı etkileyen politikalar hakkında yazmaya çalışıyorum.
****Tarımdan Haber Sitemizde, gıda terörünü, deprem ve tarımı, düzenlemelerdeki yanlışlıkları, yanlış uygulamaları, gıda adaletsizliğini, Covid-19’un gıda sistemimize etkisini, yolsuzlukları, yoksulluğu takip ediyoruz. Yeterince sesini duyuramayanların sesi oluyoruz. Yeterince bilgi verilmeyen, bizlerden saklanan konuları anlatıyoruz. Duymak, çözüm önerilerini sunduk. Değişim yapmak isteyen insanlarımızla konuşuyoruz.
Bunun tek nedeni var. Halkımızın gelir ve eğitim düzeyinin yükselmesi böylece kaliteli, sağlıklı gıdaya yeterince ulaşmaları, sağlıklı beslenmesi, üreticimizin sorunlarının çözülmesi, para kazanması, yüzünün gülmesidir.
****Yapılacak seçimlerde gıda sistemimizde değişiklikler olacak mı? Ülke çapındaki gıda ve tarım sivil toplum kuruluşları, üniversiteler seçimin neler getirebileceği konusunda değerlendirmelerde bulunması gerekiyor. Tarım ve gıda paydaşlarımızın, konu uzmanlarımızın seçimden sonra gelecek iktidardan ne beklenmesi gerektiği ve nasıl ilerleceği hakkında soru sormak için ve yol göstermesi için tam zamanı değil mi?
Her siyasi partinin, gıda ve tarımın geleceğine dair düşüncelerini, politikalarını ve hedeflerini paylaşmaları beklenmelidir.
*Yiyecek çok önemli konudur. Toplumları güçlendirmenin, ekonomileri yeniden inşa etmenin, gezegeni ve sağlığı iyileştirmenin güçlü bir yoludur. Ancak bir ülke olarak, yiyeceğe hak ettiği önemi vermede sıklıkla başarısız oluyoruz. Bunun en önemli nedeni; alınmayan, yanlış alınan veya zamanında alınmayan kararlardır.
****Siyasetin, halkımızı bölme ve dışlama politik iklimi, insanlarımızı savunmasız bırakıyor. Ancak, herkese onur ve refah getirecek şekilde gıdaya öncelik verebilmeliyiz. Hepimizin gıdayı bir değişim gücü olarak kullanmamız çok önemlidir.
****Ülkemizi besleyen çiftçilerimizin kendilerini besleyebildiğinden emin olmalıyız. Bu, özellikle tarlalardan mutfaklara kadar gıda sistemimizin işleyişini sağlayan tarım işçileri için geçerlidir. Onlar olmadan sistem çöker. Çözüm, adil çalışma uygulamaları ve sağduyulu yapısal reformlardır.
*Acil durumlarda sadece komşuların, komşularını beslemesini görürüz. Açlığın siyasi bir tarafı yoktur. Gıdaya erişim asla engellenmemeli veya siyasallaştırılmamalıdır. Birlikte çalışarak açlık, yoksulluk ve sağlıksızlığın temsil ettiği birçok sorunla başa çıkabiliriz.
Bu konularda herkes el ele vermelidir ve birlikte ortaya çıkmamızı gerektiriyor. Bağlantılı kalmamız, birbirimizle ilişkilerimizi derinleştirmemiz ve haksızlığa uğradığımızda harekete geçmeye hazır olmamız gerekiyor.
Hepimizin güçlü yanlarımızı, iletişim becerilerimizi, hukuki uzmanlıklarımızı, örgütlenme becerilerini, finansal kaynaklarımızı birleştirmek zorundayız.
En kötüsüyle savaşırken bile, şimdi aynı zamanda yeni bir dünya inşa etmeye, devam etmemiz gereken bir zamandır. Birlikte hareket etmeliyiz. Tarım, gıda ve çiftlik adaleti için birleşmeliyiz. Yaşamın gelişmesi için asla tasarlanmamış bir politik sistemin ötesinde ve dışında var olan sistemleri hayal etmeli ve geliştirmeliyiz.
****Kriz her gün evimizde ama biz evimizde değiliz!!!
****Tarımsal girdi enflasyonu yükselmeye devam ediyor. Tarımsal girdi fiyat endeksi Eylül Ayında, aylık bazda %1,77, yıllık bazda %30,83 yükseldi. Kısaca, tarımsal ilaçlarda, gübrede, hayvan yeminde, veteriner harcamalarında fiyatlar artmaya devam ediyor.
*Dünyada şu an bir kriz var mı? Dünyada enflasyon tek hanelere düşerken, ülkemizde enflasyon ve pahalılık devam ediyor. Sanki enflasyonla yaşamayı bize öğretiyorlar. Pahalık ve ucuzluk, ilgili ülkedeki hane halkının geliri ile kıyaslanarak ifade edilir. Bizde hane halkının geliri ile neden pahalılık sürekli hissediliyor. Tek bir nedeni var. Hane halkı gelirimiz çok düşük.
*Hükümetin önceliğinde enflasyon, tarım ve çiftçi var mı? Her gün bir başka konu gündeme geliyor. Ekonomideki sorunlar, enflasyon ve pahalılık unutturuluyor. Alacaklılar, faturalar önümüze gelince, markete, pazara gidince tekrar hatırlıyoruz.
*Ortada bir başarısızlık da var. Enflasyon tek hanelere bir türlü inemiyor. Yapısal bozukluklar ve ekonomide alınan yanlış kararlar nedeniyle enflasyon sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
*İnadına üretim değil, inadına katma değeri yüksek üretim yapılmalıdır. Bu yanlışı da düzelteyim.
*Seçim için artık kömür, gıda yardımları, maaş artışları, tarımsal sulamada elektrik desteği, elektriğe ve doğalgaza zam yapmama gibi seçim hazırlıkları da çözüm olmuyor. Seçimden sonra büyük zamlarla verilenler daha fazlasıyla alınıyor. Bunu da öğrendik.
*Ülkemizin gelir dağılımı da çok kötü bir durumdadır.
*Sistem sorunlu olmasına rağmen kimsenin umurunda değil. Eşitsizlik, adaletsizlik ve yoksullukta erozyon giderek artıyor.
*Biz bu durumlara karşı ne yapıyoruz. Sanki kaderimize razı olduk ve sessiz izliyoruz.
****Çiftçimize şunu söylemek istiyorum. Konuşmak yerine sivil toplum kuruluşlarında daha etkin olunuz. Eğer bu kuruluşların politik gücü ve kuvvetli lobisi olursa sesiniz duyulur. Bu kuruluşlarda saltanat sürmeye de son verirsiniz… Seçimlerde her türlü vaatlere inanmayınız. Seçimden sonra unutulduğunuzu unutmayınız.
Hindistan'da, çiftçiler için belirli türden fiyat desteklerini ve hükümet pazarlarını kaldırma planı, çiftçi hareketleri tarafından önlendi. Bu 250 milyon insanı içeren dünyanın en büyük protestosuyla sonuçlandı. Başarılı oldular. Başbakanları Modi, geri adım atmak zorunda kaldı. Bu, sonraki seçimlerde hükümetin tam kontrolünü kaybetmesiyle sonuçlanacak bir dönüm noktası oldu.
****Aşağıdaki sorularımı tarımcı olarak seçime girecek tüm partilere soruyorum.. Bu sorular için, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, tarım sektöründen gelmediği, boya sektöründen geldiği için okuyan, araştıran, alaylı ve mektepli tarımcılardan yardım alabilir. Onları makam katında bulmakta çok zordur.
**Hazırlıklarınızın ve projelerinizin olmadığı konular da bizlerin zamanını almayınız. Biz zamanla yarışıyoruz. Boşa geçirecek zamanımız yok. Aşağıdaki sorulara cevap verecekseniz bu açıklamamıza dikkat ediniz.
**Öncelikle; hak, hukuk ve adalete uyulacak mı? Demokrasinin taşları yerine oturacak mı? Bilime ve kaliteli eğitime önem verilecek mi? Yapısal reformlar yerine getirilecek mi? Zihniyet değişecek mi? Geleneksel yönetim şeklinden çağdaş bir yönetime geçilecek mi? Bu konuda hazırlıklarınız nelerdir?
****Ancak özellikle seçildiklerinde, özellikle fiyatları arttıran ve bize daha az seçenek sunan kurumsal konsolidasyonla nasıl mücadele edecek? Gıda sistemlerimizi daha sağlıklı, daha dayanıklı ve daha adil hale getirme yönünde kim ne yapacak kim ne sözle veriyor ve kim ne projeler hazırlamış?
*Ülkemiz beslenme güvenlik ağı için nasıl bir çalışma yapılmalıdır?
*Gelecek iktidarın, gıdamız için anlamı ne olmalıdır?
*Daha yüksek fiyatlar mı?
*Daha az besleyici gıda mı?
*Gıda tedarikinde patojen riskinin artması mı?
*Gıda fiyatları daha da artabilir mi?
*Gıda politikası tercihleri nasıl olacak kimler tarafından yönlendirilecek?
*Gıda ithalatı politikası nasıl olacak?
*Gıda ithalatında, gümrük vergileri ve gümrük tarifesi nasıl olacak?
*Maliyetler tüketicilere yansıtılırsa gıda fiyatları artmaya devam ediyor. Bu konuda nasıl önlemler alınacak?
*Yoksul insanlara yönelik gıda yardımını nasıl olacak? Tüm kurumlar el ele verecek mi?
*Halkın ve toprağın sağlığını korumak için denetleme ve düzenleme konularında neler yapılacak?
*Zirai ilaç kalıntısı ve gıdalardaki toksit maddelerle ile nasıl bir mücadele yapılacak?
* Ne zaman ürünlerimiz gümrüklerden geri dönmeyecek? Bu ürünleri tüketmeyeceğiz?
*Organik tarımda bütünlük teşvik edilecek mi?
*Bu hükümetin, tarım ile ilgili 22 yıllık performansı başarılı mıdır? Oy için gelen siyasetçi adayları ne düşünüyorlar?
*Seçimden sonra bizi bir kaos mu yoksa tarihi bir fırsat mı bekliyor?
*Kim, seçimde kazanırsa, tarım ve gıda sektöründe kim sevinir?
*Hayvancılıkta ithal politikası devam edecek mi? Ne zaman ve nasıl ihracata başlayacağız?
*Halkımız ne zaman ucuz et yiyecek? Sorun yoksullaşma olmasın?
*Seçimden sonra, yapay yani sahte ete izin verilecek mi?
*Seçimden sonra, ekonomik büyüme ve istikrar, düzenleyici ortam, vergiler ve mali politika, ticaret politikaları ve uluslararası ilişkiler, işgücü piyasası ve işgücü gelişimi açısından nelere öncelik verilecek?
*Tarım Kanunu tekrar ele alınacak mı?
*Tarım Kanunu’na göre “Tarımsal Destekler GSYH'nin %1'inden Az Olamaz. Bugüne kadar uyulmayan bu düzenlemeye uyulacak mı?
*Yeni yönetim ayrıca, enflasyon, yüksek tedarik maliyetleri ve piyasa istikrarsızlığıyla bir araya geldiğinde çiftçimizi ezen vergiler konusunda ne yapacaklar?
*Tarımda işgücü sıkıntısı ve hızla artan maliyetler nasıl önlenecek? Nasıl çözümlenecek?
*Güvenli gıda, temiz su, çevre ve iklimimiz için ne önlemler alınacak?
*Ülkemiz iç pazarının korunması, önemli jeopolitik gelişmelere bağlı olarak ülkemizin gıda tedariği başta olmak üzere her türlü alanda kendi kendine yeterli hale gelmesi önemlidir. Ülkemiz iç pazarının güçlendirilmesi gerekiyor. Zincirler, artık mümkün olduğu kadar yatırım yaparak bunda öncü rol oynuyor. Bu aynı zamanda çiftçiler için de geçerlidir. Kendi satışlarınıza ve zincirinize yatırım yapmak gelecek açısından çok önemli ve sektörlerdeki girişimciliğin önemli bir parçasıdır.
Bu konuya sorularımla devam edeceğim. Seçimden önce siyasilere soracağımız sorularımızı hazırlayalım… Bir kez daha belirteyim. Sorumuzun sonunda hemen önce hazırlığınız ve projeniz var mı diye soralım.
Tarımda mankurtlar çoğalıyor mu?
Zaman zaman mankurt adını kullanırlar. Mankurt, hangi anlamda kullanılır?
Mankurt, kimliğini yitirmiş, bilinçsiz, iradesi elinden alınmış, kayıtsız şartsız sahibinin her emrini yerine getiren köle anlamındadır.
Bu kavram, Kırgız-Altay efsanelerinde geçer. Bu kavramı, büyük yazar Cengiz Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel” romanında anlatarak dünyaya duyurmuştur.
Birini Mankurt yapmak için saçları kazınır. Islak deve derisi kafasına geçirilerek elleri ve ayakları bağlanır. Kızgın güneşin altında bırakılır.
Kuruyan deve derisi büzüşüp başını mengene gibi sıkar. Çıkan saçlar da, ters dönüp kişinin derisine girmeye başlar. Köle, tarifsiz acılarla benliğini tamamen yitirir. Sahibi dışında kimseyi tanımaz ve onun her sözüne sorgulamadan itaat eder. O artık bir mankurttur.
İşte bu romanda, mankurtlaştırılan Cangeldi (oğul) kendisini arayan Ayma Anayı (anne) öldürür….
Efsane böyle..
Günümüzde bu işkencelere maruz kalmadan mankurtlaşan insanlar var. Para, saltanat sürme ve koltuk hırsıyla gönüllü mankurt olanlar var. Ayrıca siyaset ve ideolojilerin mankurtlaştırdıkları var.
Mankurt adayları, özellikle kamuda ve üniversitelerde atanırken ne derler? Kimseye torpil ol diye gitmedim. Haberim yok. Makam takdir etmiş derler. Sonra önüne gelen her şeyi imzalar ve tüm talimatlarını yerine getirmeye çalışırlar. Bunlar, bu yanlış, bu doğru değil, bu mevzuata uygun değil, buna imza atmam diye itiraz mı ederler yoksa emret efendim mi derler? Maaşları artar. Saltanat başlar. Görevden alındığında bunlar unutulur. Sanki makam takdiri değilmiş gibi hemen mahkemeye koşarlar..
Kamuda, sivil toplum kuruluşlarında ve üniversitelerde referansı ve torpili olmadan üst düzey görevi alan var mıdır?
Kendi partisinin yanlışlarını görmeyen, kendi partisine, bakanına, genel müdürüne sonsuz hoşgörülü olan, menfaati zedelenmesin diye haksızlıklara göz yuman, en ufak eleştiriyi saldırı olarak algılayan kişi bir mankurt adayıdır. Hatta benim hırsızım seninkinden iyidir bile diyebilirler. Aslında, hırsız hırsızdır.
Bu zamanda bir mankurt adayı olmamak için yapmamız gerekenler var;
-Kimseyi ölçüsüz sevmemek,
-Objektif olmak,
-Adil olmak,
-Vicdanlı olmak,
-Kimseye kayıtsız şartsız itaat etmemek,
-Yanlışa yanlış, doğruya doğru demek,
-Kime yapılırsa yapılsın haksızlığa itiraz etmek
-Menfaat için adam satmamak, görevden almamak,
-Vefalı olmak, unutmamak,
-Sürekli okumak, araştırmak ve kendini geliştirmek, yenilemek,
-Ahlaklı, terbiyeli ve disiplinli olmak…
Son yıllarda her gelen tarım bakanı bir yenilik getiriyor. Her gelen tarım bakanı ile tarım şahlanıyor. Ancak tarımın durumu ortadadır. Sorunlar devam ediyor. Her yeni tarım bakanı ile aynı filmi tekrar tekrar seyrediyoruz.
Bunların nedeni tarımdaki mankurtlar olabilir mi?
Bu mankurtların sahipleri kimler?
Acaba tarımdaki mankurtlardan istenen nedir?
Yalnız tarımdaki mankurtların çok ayrı bir özelliği var. Makamda kim oturursa onu sahipleri zannediyorlar!!!
Sadece tarımda mı mankurtlar var?
Sadece çiftçimiz ve tarımımız kaybetmiyor. Ülkemiz sürekli kaybediyor. Gelecek nesillere çok büyük bedel ödeyeceği bir ülke bırakıyoruz.
Ülke sevdalılarının, daha fazla sahada yer almasından başka çare kalmadı.
Tarımsal üretim, bitkisel ve hayvansal üretimdir. Tarımsal üretim, boya işi değildir…. Boyama ile sorunlar çözülmez.