Türkiye, 2030 yılı için belirlediği 500 milyar dolarlık ihracat hedefi doğrultusunda çeşitli stratejik adımlar atmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için Ticaret Bakanlığı, 200 bin kişilik bir ihracat ordusu kurmayı planlamaktadır. Bu kapsamda, İhracat Akademisi gibi projelerle ihracatçı sayısının artırılması ve ihracatçıların eğitimine önem vereceğini açıklamıştır.

2030 yılı ihracat hedefi içinde tarım ve tarımsal sektörün payının yaklaşık %15 olması öngörülmektedir. 2023 yılında Türkiye’nin tarım ihracatı, bir önceki yıla göre %2,8 artışla 35 milyar 164 milyon 253 bin dolar seviyesine oluğu kayıtlara alınmıştır. Bu, tarım sektörünün ihracatının 35 milyar dolardan, 75 milyar dolara ulaşması anlamına gelir. Tarım sektörünün ihracattaki payının artırılması, hem ekonomik büyüme hem de kırsal kalkınma açısından büyük önem taşımaktadır.

2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin ihracatının ortalama kilogram başına değeri 1,56 dolar seviyesinde olduğu görülmektedir. Bu seviye özellikle savunma sanayii, havacılık, gemi ve yat sektörü dahil yüksek katma değerli ürünlerin ihracattaki payı dâhil edilerek yapılan bir hesaptır.

Bu verilere göre Tarımsal İhracatın İki Katına Çıkarılması gerekmektedir.

Önümüzdeki beş yılda tarımsal ihracatımızın iki katına çıkmasını sağlamak için çeşitli stratejiler geliştirilmelidir.

2023 yılı itibarıyla Türkiye’de üretilen tarımsal ürünlerin miktarları şu şekildedir:

Tahıllar ve Diğer Bitkisel Ürünler: 77,7 milyon ton

Sebzeler: 31,8 milyon ton

Meyveler, İçecek ve Baharat Bitkileri: 27,4 milyon ton

Türkiye’de tarladan sofraya kadar olan gıda kayıpları ve israfı, toplam üretimin yaklaşık %25-30’unu oluşturmaktadır. Bu kayıplar, hasat, taşıma, depolama ve nakliye aşamalarında meydana gelmektedir. Özellikle yaş sebze ve meyvelerde bu oran %10-30 arasında değişmektedir. Ortalama tüm üretimimiz TÜİK rakamlarına göre yaklaşık 130 milyon ton olup, bunun %30’u kayıp ve israf olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda ekonomiye kazandırılan tarımsal üretim yaklaşık 90 milyon ton olup, bu üretim ile yılda 100 milyon kişiyi beslemekteyiz.

2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin ihracatının ortalama kilogram başına değeri savunma sanayii, havacılık, gemi ve yat sektörü gibi yüksek katma değerli sektörler dahil 1,56 dolar seviyesinde olmasına yanında, tarımsal ürünlerimizin kilogram başına değeri ortalama 0,6-0,8 dolar seviyesinde olduğu görülmektedir. Bu verilere göre ülkemizin ürettiği tüm ürünleri kendi 100 milyon nüfusumuza 1 kg yedirmeden hepsini ihracat yapsak bile 2030 yılı hedefini yakalamamız mümkün görünmemektedir.

Bu hedefi yakalamak için tarımsal yüksek katma değerli ürünler üretmek ve bu ürünleri ihraç etmek gerekmektedir.

Örneğin, limonu limon olarak değil, portakalı, portakal olarak değil, çörek otunu sadece baharat olarak değil içindeki etkin maddeleri çıkararak gıda katkı maddesi, vitanim ve sağlık/ilaç sektörüne etkin madde olarak pazarlamak ile mümkündür.

Türkiye’nin gıda katkı maddeleri, vitamin hammaddeleri ve ilaç etkin maddeleri ithalatı hakkında 2023 yılına ait bazı veriler şu şekildedir:

Gıda Katkı Maddeleri: Türkiye’nin gıda katkı maddeleri ithalatı yaklaşık 1,2 milyar dolar seviyesindedir.

Vitamin Hammaddeleri: Vitamin hammaddeleri ithalatı yaklaşık 500 milyon dolar civarındadır.

İlaç Etkin Maddeleri: İlaç etkin maddeleri ithalatı ise yaklaşık 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Yani ortalama 4 milyar dolar ithalata %99 bağımlı olduğumuz bu alanda hem kendi kendimize yetebilir olabilir, hem de ithalatçı konumumdan ihracatçı konuma geçebilir potansiyelimiz var.

2024 yılı için Türkiye’nin tarımsal destekleme bütçesi 91,55 milyar TL’nin 2,6 milyar dolar olduğunu düşünürsek bu ithalat için ödediğimiz 4 milyar doların ülke içinde kalması ne kadar önemli olduğunu idrak edebilmemiz için iyi bir veri olduğunu anladık sanırım.

Tarımsal Yüksek Katma Değerli Üretim ve Pazarlama Modeli

Bu hedeflere ulaşmak için gerekli hammadde, bilgi, teknoloji ve potansiyel pazar mevcuttur. Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı arasında koordinasyon sağlanarak işletmelere destek verilmelidir. Teknoloji için teşvik ve uygun kredi imkânları sunulmalı, yurt dışı pazarı için devlet eliyle garantörlük sistemleri, ithalat kota sistemleri geliştirilmelidir.

Ayrıca, çiftçiler ile sözleşmeli tarım modeli ile desteklenmeli, işletmeciler bu yönde üretime teşvik edilmelidir. Bu şekilde kurulacak bir Tarımsal Yüksek Katma Değerli Üretim ve Pazarlama Modeli ile hem çiftçi hem de işletmeci kazanacak, hem de Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın belirlediği hedeflere ulaşmak için reel ve rasyonel bir yöntem oluşmuş olacaktır.

Bu model, herkesin kazanacağı bir yapıyı ortaya koyarak, Türkiye’nin tarımsal ihracat hedeflerine ulaşmasının tek yoludur.  Hemen, acilen ilgili makamların bu konuda ortaya bir yol haritası ve sonuç koyması gerekmektedir.