Allah (cc) cemil sıfatının tecellisi olarak yeryüzünü, bütün canlıları ve onların yaşam alanlarını farklı özellikte ve göreni hayrete düşürecek güzellikte yaratmıştır.
Zürafayı uzun boyunlu, fili büyük güçlü ve beslenmelerine uygun ortamlarda yaratmıştır. Ovalarda atlar, dağlarda keçi, kurt, aslan yaratarak yeryüzünde insanların Rablerinin bütün sıfatlarını görmesini ve yaratıcısını bulmasını istemiştir.
O ki yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır. Hayvanları da o yaratmıştır.
İnsan yaratılış gereği; fıtratına uygun olarak toplu yaşamaya başlayınca; etrafında bululan canlılarla farklı ilişkiler kurmaya başladı. Sadece karnını doyurmak yerine artık canlıların özelliklerini keşfetmeye başladı.
Köpeklerin sevimliliğini ve kendilerini başka canlılardan koruduğunu ve insana diğer hayvanlardan gelecek tehlikeleri haber veren bir arkadaş olduğunu ve artıklarını tüketerek fazla yük olmadıklarını fark etti.
İnsan koyun ve keçi yavrularının sevimliğini görünce onları yanlarında beslemeye başladı. Bu yavrular büyüyünce yaratılan her canlı gibi çoğalmaya başladı. Artık eskiden karnı acıkınca avladığı ve açlık hissini ortadan kaldırmakla yetinen insan artık hayvanlardan farklı biçimde faydalanmasını öğrenmeye başladı.
Hayvanların kılından, yününden ve derisinden elbise yapmayı öğrendi. Bazı hayvanları binek ve yük taşıma aracı olarak kullanmayı başardı.
Artık insan sudaki canlılarla da tanıştı ve suda yaşayan hayvanları avlayacak aletler geliştirdi. Bu gelişmeler sayesinde insanlar köyler ve kasabalar oluşturdu.
Yeryüzünde kuralsız özgür bir şekilde yaşayan insan artık toplu yaşamada bazı kurallara uymak zorunda kaldı.
İnsan sahiplenmeyi öğrendi. Atı, fili, koyunu, kuzusu ve tarlası oldu. Oğlu, kızı, akrabası köylüsü kısacası yerleşik bir vatanı olmaya başladı. Kendine yaşam alanları oluşturdu. Bu yaşam şekli yeryüzünün her tarafına yayılmaya başladı.
İnsanoğlu artık koyun ve sığır sürüleri oluşturdu. Atları, develeri ve filleri savaşlarda kullanmasını öğrendi. Bu hayvanlara sahip olan kavimler diğer kavimler üzerinde tahakküm kurdu. Savaşları kazandı. Artık hayvanlar insanın vazgeçilmez bir parçası olmuştu.
Hayvanlar toplumlarda sadece karın doyurmak için avlanmadı aynı zamanda insan kendisinin farkını diğer insanlara göstermek için aslan kaplan gibi çok farklı hayvanları da avladı. Sadece gücünü ve kuvvetini ortaya koymak için çok farklı vahşi hayvanları avlayarak toplumda statü kazanmaya çalıştı.
İnsan bazı hayvanları kutsal kabul ederek onlara taptı. Kutsal kabul ettiği hayvanları avlamadı ve o hayvanlara ayrıcalık tanıdı.
Hayvanları bazen inandıkları tanrılarına ikram ettiler. Adaklar adadılar. En güzel kuşları yakalayarak taptıkları tanrılara kurban etti.
Hayvanlarla arkadaşlık kurmaya başladı ve yakaladığı farklı kuşları hediye olarak vermeye başladı. Bazı güzel sesli kuşları bülbülleri, kanaryaları evlerinde beslemeye başladı. Tavus kuşları ve kekliklerde insanın yanında yerini aldı.
Hayat böyle devam ederken insan yeryüzüne yayılmaya ve yurt edindiği yere göre etraftaki hayvanlarla tanıştı. Deniz ve göl ve ırmak kenarına yerleşti ise suda yaşayan canlıları daha fazla tanıdı. Karada yerleşti ise karadaki hayvanlarını tanıdı.
Mevsimlere göre hayvanların nasıl davrandığını öğrendi. Yaşadığı çevrede kışları hangi hayvanların kaldığını, bahar gelince gelen hayvanları, yaz ve sonbaharda hangi hayvanların olduğunu öğrendi. Ayrıca yağmur yağmadan önce canlıların davranışlarını gözlemleyerek yağmurun ne zaman yağacağını, bazı hayvanların yaşam alanlarından ayrılması ile kışın geleceğini, bazı hayvanların gelmesiyle baharın geldiğini tahmin etmeye başladı.
İnsan hayvanların davranışlarını gözlemleyerek, kendi yaşamını kolaylaştıracak çok şeyler örgendi. Hayvanlar yaratılışı gereği kalacakları yerleri, yuvalarını, inlerini, doğal (yağmur, kar, sel vb.) şartlardan ve düşmanlarından korunacak şekilde yaparlar. İnsan hayvanların bu davranışlarına bakarak kendi kalacakları yerlerin güvenliği artırmıştır. Hayvanların avlarını yakalarken ki davranışlarından çok şeyler öğrenerek diğer hayvanları yakalamada kullanmıştır. Hayvanlar avladıkları yiyecekleri saklayarak daha sonra yemek için yaptıklarını gördü. İnsan bu tetkikleri kullandı ve kendisine göre geliştirdi. Bu örnekler hayvan türünü ele alarak davranışları gözlemlenerek çoğaltılabilir.
Hayvanlar insanlardan hiçbir şey öğrenmedi. Allah hayvanlara doğuşta nasıl davranacağını ve nasıl bir hayat süreceğini genetik olarak kodladı ve hayvanlar yaratıcısının istediği şekilde yaşamlarını sürdürürler.
Rabbin bal arısına dağlarda, ağaçlarda ve yapacakları çardaklarda evler, yuvalar edinmesini, sonra 'meyvelerin hepsinden ye de, Rabbinin [sana] kolay kıldığı yollara gir' diye vahyetti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki bunda düşünen bir millet için, kesinlikle bir ayet vardır.
Hayvanlar insanlara da muhtaç değildiler kendi dünyalarında yaşamlarını özgürce devam ettirirler. Sadece doğal dengenin devam etmesi için biyolojik düşmanları ve doğal afetlerle mücadele ederler.
İnsan gücünü kullanarak hayvanların yaşamlarına müdahale etti. Yaşamlarını değiştirdi. Kendi menfaatine kullandı. Yaratılışında insana ihtiyacı olmayan hayvanlar sonradan insana muhtaç duruma düşürüldü.
İnsanlar toplu yaşamaya başlayınca topluluklar ve medeniyetler oluşturdu. Sosyal yaşam kuralları oluştu. İnsan fıtratında inanma ihtiyacı gereği inanmaya başlayınca dinler meydana çıktı. Bu yaşam şekilleri canlılar arasındaki ilişkiyi de belirledi.
Gelecek yazımızda tarihi seyir içerisinde eski toplum ve dinlerin hayvanlara bakışını anlatarak devam edeceğiz.
Kurban bayramınızı kutlar.
Birlik ve beraberlik içinde daha nice bayramlarda görüşmek dileklerimle.