****Yoksulluk kaç gün sürer baba..   / 40 gün oğul.

   40 günden sonra zengin olur muyuz? / Yok oğul, alışırız.

****Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, acaba kamuoyunda gündeme gelen iddiaların ve yazılanların hangilerinin gerçek olduğunu paylaşabilir mi? Bu iddiaların hepsinin gerçek olmadığını düşünmek ne kadar doğru olabilir? Biz tarımcılar, çiftçilerimiz, tüketicimiz ve halkımız pazarda, tarlalarda, marketlerde yani sahadayız. Yaşananlar takip ediliyor. Yazılanlar ve söylenenler okunuyor, araştırıyor ve paylaşılıyor. Son sözü halkımız, çiftçimiz, üreticimiz ve tüketicimiz zaten söylüyor.

Son 20 yılda çiftçimizin, ödeyemedikleri borçları nedeniyle ipotek konulan tarım arazilerinin büyüklüğünün, Hollanda’nın yüzölçümünden daha büyük olduğu söyleniyor. Acaba Tarım ve Orman Bakanı, bu konuda bir açıklama yapabilir mi? Tarımda sorunlar var. Tarım uçmuyor.   

****Dünyada enflasyonun en yüksek olduğu ilk 5 ülke arasındaki yerimizi halen koruyoruz. Avrupa’da ilk sırayı kimseye kaptırmıyoruz. Bu ay enflasyon rakamları açıklandı.

Resim1

TÜİK Rakamlarına göre Temmuz ayında Haziran ayına göre yaklaşık enflasyon %100 (%1,64 den % 3,23’e yükselmiş.) yükselmiş. Bunu hepimiz hissediyoruz.

Resim 2-1

****TÜİK rakamlarına bakalım. Aylık enflasyon artarken yıllık enflasyon nasıl düşüyor. Bu baz etkisiyle oluyor.

****Enflasyon meyve ve sebzenin bol olduğu bu ayda rakamlar çok yüksektir. Temmuz'da gıda enflasyonu aylık %1,83 arttı. Yıllık %58,91’e yükseldi.

Ülkemizde, bağımsız bir araştırma kuruluşu olan ENAG’ın belirlediği oranlarda zam yapılıyor. Bu ENAG’ın gerçek enflasyonu ölçtüğünü göstermektedir. Hissettiğimiz, yaşadığımız enflasyon ve pahalılık bu rakamları doğruluyor.

Kısaca;                      

TÜİK       Aylık % 3,23 – Yıllık  % 61,78

İTO          Aylık % 4,21 – Yıllık  % 72,80

ENAG      Aylık % 5,91 ­– Yıllık % 100,88

Dünyada gıda fiyatları düşerken ülkemizde bunu göremiyoruz.

İngiltere’de politika faizi %5, enflasyon %2,

ABD’de politika faizi %5.25-5.50, enflasyon %2.5,

Türkiye'de politika faizi %50, enflasyon % 61 den fazla,

Buradan bizim faiz indirmemiz mümkün görünmüyor.

Ülkemizde artık destekleme miktarından daha çok ürünün fiyatı ne olacak sorusu sorulmaya başlandı.

Girdi fiyatları nedeniyle maliyetler çok fazladır. Ürün fiyatları düşüktür.

Bunu buğdayda, fındıkta gördük. Sıra zeytine geliyor. Üstelik dünyada buğday fiyatları düşüyor.

****Acaba stagflasyonun içinde miyiz? (Enflasyon varken ekonomi büyümüyor. Enflasyon içinde durgunluk.) Bunu Eylül ayında veriler açıklandığında görebiliriz.

****Piyasalarda neden resesyon korkusu var? (Ekonomide üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi..).

****Tarım ve ekonomide, bir araç gibi dar ve virajlı bir çıkmaz sokağa girmiş durumdadır. Bu aracı duvarlara çarpmadan, çizdirmeden geri geri çıkarmak gereklidir. Ama önce aracı durdurmak gerekmez mi?

Enflasyon düştüğünde yavaş yavaş faizi düşürmek gerekiyor. Enflasyon baz etkisiyle düşüyor. Çarşıda, pazarda, mutfakta enflasyonun çok yüksek olduğunu görüyoruz. Enflasyon düşüyor diyenleri çarşıya, pazara ve mutfağa götürelim. Yukarıda enflasyonun nerelerde olduğu görülüyor. Bu nedenle faiz düşürmede çok dikkatli olmak gerekiyor.

*****AB Copernicus İklim Değişikliği Servisinin ölçümlerine göre, 21 Temmuz yakın tarihte küresel olarak kaydedilen en sıcak gün, oldu. Bugünde uyarılarda bulunacağım. Umarım ilgili otorite bu konulara sözde değil özde önem verir. Eylemlerle karşımıza çıkar.

****Geçen yıl, 25.09.2023 tarihinde yazdığım “İklim Mültecisi, İklim Göçmeni veya Çevresel Göçmen!” yazıda hızla gelen bir tehlikeye değinmiştim.

Bu sorunun farkında olmamızı ve daha fazla duyarlık göstermek gerektiğini belirtmiştim. Yine hatırlayalım.

İklim değişikliğine küresel ısınma neden olmaktadır.

Çevremize baktığımızda bilim insanlarını dikkate almıyoruz. Çevremizde iklim değişikliği nedeniyle değişmeleri görmüyor veya görmemezlikten geliyoruz.

Dünyamızın ekolojisi hızla bozuluyor.

Arılarımız yok oluyor.

Bilinçsiz zirai ilaç kullanımımız artarak devam ediyor.

Kısaca bu konuda yapılmaması gerekenleri yapıyoruz.

Küresel ısınma devam ederken felakete hızla gidiyoruz.

Azaltmak için katkımızda yok.

İlgili otoritede bu konuyu bırakmış. Eylemde hiçbir şey var mı? Belediyeleri çalıştırmamakla meşgüller…

Bu böyle devam ederse göçmek için başka gezegenler aramak zorunda kalacağız. 

İklim değişikliği, ekosistem, tarım, taşıma, iklim göçleri ve sağlık alanlarına olumsuz etki ediyor. Su savaşlarına zemin hazırlıyor. 

****Ülkelere akıllı liderler, yöneticiler gereklidir. Halktan önce sorunları görmeli ve çözmelidir.

****Ankara’ da Mansur Yavaş seçimi kazandığında, bu konuda Belediye’de bir birim olmadığını tespit etmişti. Önce iklim değişikliği konusunda, şube müdürlüğünü daha sonrada iklim değişikliği daire başkanlığı kurulmasını sağladı. Çalışmaları devam ediyor.

Hükümet ve yerel yönetimlerde bu konuya daha fazla önem vermelidir. Taşın altına hepimiz elimizi koyarsak daha kısa sürede olumlu sonuçlar alırız.

İklim değişikliği;

-Canlıları derinden etkileyecek sorunlar yaratacak,

-Temel ihtiyaçlara erişim zorlaşacak,

-Sıcak hava dalgaları, afetler görülecek,

-İklim mülteciliği başlayacak,

-Hava kirliliğindeki artış nedeniyle, başta akciğer kanseri olmak üzere, diğer kanser türleri ile ani ölümlerin, kalp yetmezliğinin, damar sertliğinin, solunum yolu hastalıklarının ve bunlara bağlı felç vakalarının artışı görülecek,

-Su kirliliğindeki artış ve suya erişimin zorlaşması nedeniyle, suyla ve temasla bulaşan hastalıklarda da artış görüleceğini kaydederek, ağır metal kirliliğine bağlı olarak, farklı sistem ve organ kanserleri, solunum ve dolaşım sistemleri hastalıkları, karaciğer ve böbrek işlevlerinde bozukluklara rastlanacak,

-Düşük ve yeterli ağırlığa ulaşamamış bebek doğumları görülecek.

-2003 yılında Avrupa’da yaşanan sıcak hava dalgaları nedeniyle 30 bin 617 kişinin öldüğünü unutmayalım.

-Sıcak hava dalgaları nedeniyle sağlık kurumlarının acil servislerinde aşırı hasta yükü ortaya çıkacak,

-Yaşlılar, kalp, beyin, solunum sistemi hastalığı olanlar arasında ölümlerde artış görülecek.

****İklim mültecisi, iklim göçmeni veya çevresel göçmen nedir? 

**Küresel ısınma, “iklim mülteciliği” diye bir terimi de ortaya çıkardı.

***Zor koşullarda bulunduğu ortamda ihtiyaçlarını karşılayamayan ve daha iyi koşullarda bir yere göç etmek zorunda kalan iklim mültecileri, gittikleri yerde uyum sorunu yaşayacak. Kültürel çatışma ve buna bağlı yabancılaşma, uyumsuzluk, şiddet, suç oranlarında artış, gelecek belirsizliği ve buna bağlı stres, aşırı kalabalık ve düşük standartta yaşam süren insan sayısının artışı, parçalanmış aileler gibi birçok soruna bağlı olarak, ruh sağlığı sorunlarında da artış görülecek.

Bugün geri kalmış bazı ülkelerde görülen açlık sorunu birçok ülkede yaşanacak. Kuraklık, çölleşme, su kaynaklarının azalması, deniz seviyesinin yükselmesi ve tarım olanaklarının kaybı nedeniyle besin maddeleri azalacak. Bu beslenme yetersizliği, açlık ve sağlık sorunları yaşanmasına neden olacaktır.

Küresel ısınmanın lokal etkileri, iklim değişimi, sıcaklık, yağış ve deniz seviyesinin yükselmesi olacaktır.

****İklim krizi yeni nesil mülteciler yaratıyor.

**Ülkemizin hangi bölgelerinde hangi illerimizde iklim krizi nedeniyle yeni nesil mülteciler göreceğiz? Bu konu ile risk planlarımız hazır mı?

****Dünyadaki iklim mültecileri şu anda büyüyen bir sorundur. Bizde yaşayacağız. O nedenle bir kez daha tekrarladım.

****Bu konu ile ilgili beklenen önemli bir sorun önümüzdedir. Kim, ne önlemler alacak bu da şimdi belli değildir.

***TÜRKİYE’Yİ BESLEYEN İNSANLAR AÇ KALIYOR!

****İklim değişikliği artık ulusal bir krize yol açıyor, tarım işçilerinin elinde boş tabaklar ve artan maliyetler kalıyor.

Tarım işçileri, güneşten, zirai ilaçlardan çok az korunarak, acımasız sıcakta çalışırlar.

Çok az su bulunduğundan, susuz kalma veya sıcak çarpması riski her zaman vardır.

Bunlara ailesinin beslenmesini sağlamak için katlanmak zorundadır.

Gerçekten çok fazla seçenekleri yok.

Hükümetin bir türlü önleyemediği pahalılıkla, gıda fiyatları ile boğuşuyorlar.

****İklim değişikliği, aşırı hava olaylarına, değişimlerine neden oluyor. Ürün verimini azaltıyor. Bu tarım işçisi için, daha az iş ve daha az kazanç demektir.

Sıcaklık artıyor ama ücretler artmıyor.

Gizli ama büyüyen bir kriz var.

Ülkemizin geri kalanına yiyecek bulmasını sağlayan insanlar aç kalıyorlar.

Ülkemizde hiç kimse kaç tarım işçisinin gıda güvencesiz olduğunu kesin olarak söyleyemese de ben yüzde 70-80 arasında olabileceğini düşünüyorum. Bu oran her gün artıyor. Bu büyük ölçüde iklim değişikliğinden kaynaklanıyor.

Ülkemizde tarım endüstrisinin omurgasını oluşturan tarım işçileri ülkemizde en düşük ücreti kazanıyor.

Gıda ürünlerindeki artan maliyet düşünüldüğünde başa çıkmaları imkânsız bir hale geliyor. Bu artan maliyetlerle başa çıkmak elbette yalnızca tarım işçileriyle sınırlı bir zorluk değildir. Ülkemizde çok daha fazla insan için yeterli yiyecek bulmanın mali bir mücadele olduğunu söyleyebiliriz. Ancak tarım işçileri, ülkemiz siyasi sisteminde büyük ölçüde görünmez oldukları için özellikle savunmasızlar.

****Tedarik zincirleri ve artan gıda fiyatları hakkında konuştuğumuzda, bu gıdayı üreten veya tarlalardan alıp tabaklarımıza getiren insanları düşünmüyoruz.

Tarım işçilerini karşılaştıkları mesleki risklerden ve sömürüden korumak için ne yapılıyor?

****İşçilerin dışında çok az kişi, açlığın toplum için bir sorun olduğunu veya iklim değişikliğiyle daha da kötüleştiğini fark ediyor.

Aşırı sıcak dönemlerini takip eden verim azalması, seller, kasırgalar ve benzerlerinin neden olduğu kesintiler kaçınılmaz olarak daha az işe yol açarak krizi daha da kötüleştiriyor.

Ayrıca, çok fazla yardım da mevcut değil. Sigortaları yok. Yaptırımlardan, vergiden korktukları için yardımda almak istemiyorlar.

Hükümet programlarında bu konularla ilgili çok boşluk var.

Bu boşlukları bazen yerel yönetimler yani belediyeler doldurmaya çalışıyorlar. Belediyelerin hem ödenekleri az. Hem de iktidar tarafından engellemelerle karşı karşıya kalıyorlar.

Hâlbuki gelişmiş ülkelerde olduğu gibi seçim bittikten sonra hem hükümet hem de yerel yönetimler kendisine oy vereni de, oy vermeyeni de kucaklaması gerek mi?

****Hükümetler, belediyeler ele ele verseler toplumun bu kesimleri için gıda depoları, işbirlikçi gıda sistemleri ve toplum bahçeleri kursalar olmaz mı? Tarım işçilerine, yoksullarımıza gıda depolarında toplanan gıda maddelerini, toplum bahçelerinde üretilen sebze ve meyveyi ücretsiz verilmesi ne iyi olur. Burada en önemli konu, buralara erişimleri çok zor. Bu konuyu da hükümet ve belediyeler beraber çözerler.

Tarihsel olarak, tarım işçileri arasındaki açlık oranları, diğer düşük gelirli topluluklarda olduğu gibi, büyüme mevsimleri etrafında dönen bir işin doğal mevsimselliği nedeniyle kış aylarında en kötü seviyesinde olmuştur. Ancak iklim değişikliği ve enflasyon, gıda güvensizliğini büyüyen, yıl boyu süren bir sorun haline getirmiştir. 

****Şiddetli yağmurlar, seller ve fırtınalar tarım arazilerini yok ediyor. Bu insanların para kazanma ve ardından ailelerini geçindirme yeteneklerini etkiliyor. İnsanların temel gıdaya erişimi bile yok oluyor.

****Tarım işçileri için koruma önlemlerini düşünende yok. Ancak tarım işçileri gıda güvensizliğini biliyorlar. Ayrıca, koruyucu ekipman veya erişilebilir tuvalet eksikliği gibi diğer istismarcı koşulların, sadece bir aileyi beslemeye çalışmanın stresine nasıl katkıda bulunabileceğini anlıyorlar. Çocukları hastalandığında, işe gitmek yerine onları doktora götürürse kovulacağını da biliyorlar.

****Bu insanların nasıl acı çektiğini bilmiyor ve hissetmiyoruz.

****Onlar olmadan bu ülkedeki masalarda yemek olmazdı.

Artık bazı kavuran sıcak hava dalgası muhtemelen işçi üretkenliğini azalttı. Daha fazla ürün kaybına neden oluyor. İşçiler daha az ücret alıyor.

****İklimle ilgili olaylar insanları ekonomik olarak etkiliyor ve bu da yiyeceğe sınırlı erişim ve temel ihtiyaçları karşılayabilme anlamına geliyor. İşçileri paralarını neye harcayacakları ve neye harcamayacakları konusunda zor kararlar almaya zorluyor.

****BU SORUNLAR MEVSİMLİK İŞÇİLERİ DAHA ZOR DURUMDA BIRAKIYOR.

****Artık boğazımızdan her geçen lokmada onları daha fazla düşünürüz. 

Bu sorun büyüyerek devam ediyor. Toplumumuzda sosyal olaylara neden olabilir.

Zaten arkasından iklim mültecilerini göreceğiz.

****Bu konuda hükümetler seçimden sonra parti ayrımı yapmayarak belediyelerle, üniversitelerle, sivil toplum kuruluşları ile beraber çalışmalıdır. Tüm kurumların programlarında çözüm önerileri ve eylem planları olmalıdır.

Bunun gerçekleştiğini söylemek mümkün mü?

Gelecekte daha fazla iklim zorluklarıyla karşılaşılacak. Önlemlerin zamanında ve öngörülebilir olması gerekir.