2024 yılının ilk beş aylık traktör satış rakamları yayımlandı. Buna göre ilk üç marka New Holland, Sdf, ve Case markalarından oluşurken koç grubunun temsilciliğini yaptığı New Holland ve Case pazarın % 48,78’e sahip oldu.

Bir önce ki yılın verilerine göre sektörde % 21,08 küçülme yaşanmış durumda.

Traktör Satış Adeti

Pazarın yaklaşık %50’sine hâkim olunca oyun kurucu rolünü daha dominant oynayan Türk Traktör diğer firmaların pazarlama ve satış stratejilerini temelden bozarak ciddi fiyat kampanyaları ile bayi yapılarını daha güçlü kıldı.

2023 yılının pazar algısının 2024 projeksiyonunda da devam edeceğini sanan firma ve bayiler ziraat bankasının finansal daralmaya gitmesiyle de ciddi bir satış kaybı içerisine girdiler. Bu durum süreç içerisinde bayilerin kar marjlarından vazgeçip firmanın verdiği primler ile pazarda mücadele etmesine yol açtı.

Pazarda ki daralma ile aylık işletme maliyetlerini karşılayamaz noktaya gelen birçok firmanın bayileri, bayiliklerini sonlandırma kararı aldı.

Takasa alınan traktörlerin 2.el olarak satışı ise bayilerin kendinden vade olasılığı yoksa şu dönemde neredeyse imkansız gibi.

Bu konuda aslında söylenecek çok söz var ancak asıl mesele bugünü değerlendirmekten ziyade traktör sektöründe değişen finansal koşullara göre stratejiler, planlamalar geliştirmek üzerine olmalı.

Sektörde uzun zamandır konuşulan bir mesele var!

Özel bankalar uzun yıllardır ziraat bankasının sübvansiyonlu kredi sağlayarak haksız rekabete yol açtığı konusunda serzenişlerde bulunmaktaydı. İtirazlara kulak verip bir çalışma yapılmak istendi, hatta bir dönem tarım kredi kooperatifleri üzerinden sübvansiyonlu kredilerin verilmesine yönelik bir çalışma düzenlenmek istense de bir sonuca varılamadı.

Ülkemizde faaliyet gösteren ithal traktör markalarından yedisi hariç, diğerlerinin tamamı kendisi faaliyet yürütmekte. Toplam on beş markanın yurt dışında kendi finans kuruluşlarıyla hareket ettiği bilinmekte.

Önümüzde süreç, ziraat bankasının üzerinde ki yoğun finansal baskıyı kırmak olarak sürdürülmek istenirse bir süre sonra ithal markaların kendi finansal olanaklarıyla pazarda satış koşulları yaratma olasılığı kaçınılmaz gibi görünüyor. Yerli üretim belgesi alan ithal markalarda dahil tamamı sübvansiyonlu traktör kredilerinden muaf tutulabilir!

Ülkemizde yerli ve milli sermaye ile üretim yapan, istihdam yaratan firmalara sübvansiyonlu finansman imkânları sağlanarak, teknolojik anlamda ki rekabet istikrarlı duruma taşınabilir. Böylelikle yerli ürünler daha fazla teşvik edileceği gibi ülkemizde rekabet şansları da artmış olacaktır.

Önümüzde ki yıllar traktör sektörü için birçok gelişmeye açık!

Ne üretirseniz üretin, finansal anlamda o ürünü alma koşullarını cazip olarak sağlayamadıktan sonra her sektörün işi çok ama çok zor.

Traktör firmalarının özel bankalar ile katkı paylı ya da bir yıl sıfır faizli gibi görünüp, yıllık faizi peşin tahsil ettikleri sistemler üzerinden algı yaratarak işleri toparlama olasılıkları pek mümkün gibi görünmüyor.

Eski mutlu günlere dönmek istiyorsa sektör Mehmet Şimşek’in etkisine karşı paratoner kullanmak zorunda!