Dün % 7,6 büyümenin coşkusu ile halay çekerken gece doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlar ile şahlanışımız kursağımızda kaldı.
İkinci çeyrekte yüzde 7,6 büyüyen ülkenin tarım sektörü ise yaklaşık yüzde 3 küçülmüştü.
Tanzim kuyruğu komedisinden sonra tarım kredi kooperatifleri aracılığı ile yapılan tiyatro da beklenen ilgiliyi bulmadı. Çiftçinin kooperatif ortağı olmasa da hükümetimiz, 1 TL gibi farkla ucuza satılan birkaç ürünün bedelini çiftçiye ödetmeyi bilmişti.
Ben aslında bu sistemin tutuğuna inananlardanım.
Dolar ve Euro’larını kur korumalı mevduat hesabına geçirerek güvence altına alanların faiz farkını nasıl ülkenin üreten insanlarının kazançları ile hazineden karşılanıyorsa tarım kredi kooperatif marketlerinde zararlarının tarım kredi tarafından karşılanmasını makul karşılıyorum!
Kur korumalı mevduat uygulamasında bütçeden ödenen kur farkı beş ayda 60.6 milyar lirayı buldu. 10.2 milyar liralık vergi avantajıyla birlikte "bilinen" maliyet "şimdilik" 70.8 milyar lira.
Ülkenin her kesiminden vatandaşımız aynı gemide olduğumuz KKM sahiplerine vergi avantajıyla birlikte 70.8 milyar ödemiş.
70.8 milyar TL ödeyen her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı onlarla aynı gemide olmaktan gurur duyuyor!
Onun için, yapılan bu doğalgaz ve elektrik zamlarının ZAM KORUMALI MEVDUAT hesabı ile değerlendirilerek hazineden karşılanması gibi bir sistem oluşturulabilir.
Neden olmasın çılgınca geliyor ama bence denenebilir.
KKM sahiplerinin, parasının güvencesini sağlayan bizler faturalarını da güvence altına alabiliriz!
Hatırlarsanız, elektrik tarifeleri oluşturulurken m2 birim fiyatı 3-4 kez değiştirilince villada oturunla normal evde oturan vatandaşımız arasında ki fark anca muhafaza edilmişti neticede.
Neyse neticede anayasal hakkı olan milli gelirden %1 hakkını her yıl alamasa da çiftçimiz gemidekilerin refahı için üretmeye devam ediyor.
Ne de olsa, hepimiz aynı gemideyiz!
Gemi, gemicik demişken şunu da eklemekte fayda var.
Nasıl diplomatik bir başarı ile Ukrayna ve Rusya arasında ki savaş devam ederken tahıl koridoru antlaşmasını inşa ederek dünya ülkelerinin gıda enflasyonu oranlarına pozitif katkı sağladıysak, aynısını kendi ülkemizin insanları içinde sağlayabiliriz diye düşünüyorum.
1 Eylül itibariyle, sanayide kullanılan doğalgaza yüzde 50,8 saniyede kullanılan elektriğin fiyatlarına yüzde 50,tarımsal faaliyetlerde kullanılan elektriğe ise yüzde 20 yapılan zamlar sonrası bir TARIM KORİDORU stratejisi adı altında bir plan devreye sokulabilir.
Koridoru açmak için tüm şartlar var!
Doğalgaz zamlarının çiftçinin ana kalem maliyetlerinden biri olan gübreyi tetiklemesi ile elektrik zamları ile diğer maliyet kalemleri olan ilaç, tohum ve akaryakıt maliyetlerinin de kısa sürede tetikleneceğini unutmayalım.
Ekonomik kurutuluş savaşı diye nitelendirilen bir dönemden geçerken Türk çiftçisine açılacak bir TARIM KORİDORU Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için hayati önem taşımakta.
Gıda enflasyonunun bu üretim maliyetleri ile fahiş derecede artacağı ortada.
Gelin yol yakınken tarım koridoru ile Anadolu ve Trakya’da üretilen tarımsal ürünler ile vatandaşların daha ucuza buluşmasını sağlayalım.
KKM hesaplarına 10.2 milyar liralık vergi avantajı sağlana biliyorsa, tarımsal girdi maliyetlerini düşürmek adına da harekete geçilebilir.
Zaten açıklanan rakamların hiçbir mahiyeti yok.
Çünkü sizin açıkladığınız rakamlara çiftçi ürettiği buğdayını, fındığını, ayçiçeğini, kaysısını, mısırını, çayını, etini, sütünü sa-ta-mı-yor.
Üretim sevdası ile yaşayan bu insanların Dolar ve Euro’ları olmadığı için satıp Kur Korumalı Mevduat hesapları açamamış olabilirler, üretmek için, üretip yerine koymak için, milyonları daha ucuza besleyip sağlıklı nesiller inşa etmek için daha fazla desteği hak ediyorlar.
Yoksa bu gemi okyanusun ortasında su alırsa, denize düşen yılana sarılır!