12. Kalkınma Planı çalışmaları son hızla devam ediyor. Tüm dünya çeşitli önlemlerle kamu harcamalarını, enerji maliyetlerini düşürmeye, suyu idareli kullanmaya çalışırken bizde işler tıkırında olacak ki Kalkınma Planı toplantısı adına yaraşır şekilde dünyanın en lüks otellerinden birinde yapılıyor. Kocaman salonlarda üç beş kişi Türkiye’nin geleceğini tartışıyor. Sıcacık, ışılı ışıl, ikramlar iklim felaketinden nasibini almamış. Sıfır atık buralara uğramamış. Her şey lukury elinize sağlık.
PLANLAR TUTMADI
Türkiye’nin ilk kalkınma planı 1963’te yapıldı. İzmir İktisat Kongresi kalkınma planlarının ilki sayılabilir. 11. Kalkınma Planı Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk kalkınma planı olarak ülke vizyonunu ortaya koymak amacıyla hazırlanan temel bir harita olarak planlansa da görünüşe göre planlar epey şaştı. Topyekûn bir değişim ve atılımın amaçlandığı Kalkınma Planı Covit, savaş ve iklime takıldı.
11. KALKINMA PLANININ AKİBETİ
12. Kalkınma Planı çalışılırken ben de 11.sinin akıbetini baktım. 11. Kalkınma Planında 2023 için enflasyon yüzde 5.0 öngörülmüştü, Tüik’e göre gıda enflasyonu 102,55 gerçekleşti. En kötü Macaristan’da bile yüzde 50. Hayaller Paris gerçekler ıstırap. Covit 19, Ukrayna Rusya Savaşı bilinmese de iklim felaketi biliniyordu. Kuraklık kaynaklı başımıza gelecekler malumdu, tarımsal girdi maliyetlerinin en mühimleri olan enerji, gübre, pestisitlerde yüzde 90 dışa bağımlı olduğumuzu bilmemize rağmen planlarda biraz fazla sapma olmadı mı?
HAYALLER PARİS GERÇEKLER ISTIRAP
Planlar yapılıyor, uzmanlar önerilerde bulunuyor, tahminler yapılıyor. Önlem alınmayınca sonuçlar hüsran. 11. Kalkınma Planından çeşitli başlıklara ve gerçekleşme oranlarına baktım. İhracatın ithalatı karşılama oranı 77 olarak hedeflense de gerçekleşen yüzde 70. İhracatçıların özverili çalışmalarına rağmen hedef sınıfta kaldı.
KATMA DEĞER YOK
İhracat kg değerimizin düşük olmasından, gıda enflasyonundan şikâyet ediyoruz. Sebebi belli, yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatındaki payı yüzde 2,6. Oysa 11. Kalkınma planı konuyu önemsemiş ve hedefi yüzde 5.8 olarak belirlenmişti. 2021’de yüzde 3.1 olan oran giderek düşüyor. Teknolojiden anladığımız “İha, Siha bir de metaverse.” Rakamlar hüsran. “Katma değer” cümle içinde, tv programlarında bolca, üretimde, ihracatta yok.
TARIMSAL GİRDİLERDE DIŞA BAĞIMLIYIZ
Gıda üretmek için gereken dış girdi oranı yüzde 90’dan fazla. Boşuna demiyorum tarım üretiminin hamallığını yapıyoruz diye. Sonra da soruyorlar Ferrero niye olamadık diye. Taşıma suyla değirmen bir yere kadar dönüyor. Girdi dışardan olunca tüm dünya gıda enflasyonundan görece az etkilenirken biz yerle yeksan oluyoruz.
YÜKSEK TEKNOLOJİDE YÜKSEK GERİLİM
Yüksek teknoloji ürünlerin sadece üretiminde değil ithalatında da düşme var. Yüksek teknoloji ürün üretmeyince girdiye de gerek kalmıyor. Onda da oran yüzde 12’den 9’a geriledi. Rakiplerden bizi ayrıştıracak katma değerli ürünler üreteceğimize giderek daha sıradan ürünler üretiyoruz. Sonuç rekabette işler pamuk ipliğine bağlı, karlılık düşük.
YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİN ÜRETİMİNDE LİGDEN DÜŞÜYORUZ
Teknoloji, strateji, akıl gerektiren her şeyin üretiminde ligden düşüyoruz. Rakamlar acımasız. 11. Kalkınma Planında, orta – yüksek teknolojili sanayilerin imalat sanayi ihracatındaki payı yüzde 44 olarak hedeflense de gerçekleşen yüzde 32.
TEKNOLOJİ KARNESİ HER SEKTÖRÜ ETKİLİYOR
Tarımdan gıdaya, sağlık, kozmetik her biri teknoloji ekosisteminden etkileniyor. Tarımsal üretimde dünyanın ilk onundayız derken ihracat için aynı şeyi söyleyemiyoruz. İhracat yaptığımız ürünler fındık, incir, fıstık, un gibi genelde katma değeri olmayan işlenmemiş tarımsal ürünler. Hâlbuki karlılık işlenmiş, değer katılmış, ambalajlanmış üründe. Gelecekte “iklimin besinlerini paketlemek” gerekiyor. Daha az hammadde ile fonksiyonel gıdalar üretip dünya çapında markalaşarak pazarda güç sahibi olmalı. Yoksa gelecek 50 yılda iklimden sebep çay, fındık, fıstık üretimi zora girecek, inanmayan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu hocama sorsun.
KENDİ KENDİNE YETEBİLMEK
Bitkisel üretim 128 milyon ton hedeflenirken 127 tonda kaldı. Bir milyondan bir şey olmaz demeyin asıl karlılık orada. Son günlerde oldukça çok gündeme geliyor “kendi kendine yetebilmek” ayçiçeği için 11. Kalkınma Planında yüzde 66 planlanmıştı gerçekleşen 62. Ukrayna Rusya savaştı onun da suçlusu bulundu.
ALKIŞI HAKEDENLER
Tahıl oranında yüzde 94 olarak belirlenen kendi kendine yeterlilik hedefi yüzde 97 olarak gerçekleşti, kocaman bir alkış. Sulamaya açılacak net alan 5.34 milyon hektar olarak hedeflenmişti olmadı 3.62 milyon hektarda kaldık.
DOĞAN HER BEBEK SUYUMUZDAN ALIYOR
12. Kalkınma planının en önemli konusu su yönetimi olmak zorunda. Su yönetimi sosyal sorumluluk projeleriyle çözülecek bir konu değil. Tez elden su ile ilgili teknoloji çalışan şirketlere destekler planlanmalı. Zira 112 milyar metreküp olan yıllık kullanılabilir su miktarı doğan her yeni bebekle, tarımsal faaliyet ve israfla her geçen gün azalıyor.
ARGE HEDEFİ SINIFTA KALDI
11. Kalkınma Planı sadece tarım konusunda değil Savunma ve Havacılık Sanayiinde de hedeflenen ciroyu yakalayamadık. 26.9 milyar dolarlık hedefin 10 milyar doları gerçekleşti. Kobilerin ihracattan alacağı pay yüzde 56 olarak öngörülse de gerçekleşen yüzde 34 oldu. Kobilerin ARGE harcamaları hedefi yüzde 26 olmasına rağmen yüzde 21 olarak gerçekleşti.
İNTERNETTE HEDEF TAMAM
Bu arada 11. Kalkınma Planında kadınların internet kullanımı hedefi yüzde 90 öngörülmüştü sanırım gerçekleşen yüzde 100 oldu zira herkes Müge Anlı’da kullanmayan yok.
TARIMIN KALKINMA KUVVETİ
Rusya tarım ile yedi düvele korku salıyor, Hollanda halkının refah seviyesini yükseltiyor, Afrika yokluğunda açlık çekiyor. Tüm bunları görürken planlarımızı yaparken neden tarım potansiyelini kalkınma planına dâhil etmiyoruz. Neden Tarımı refah artırıcı, kalkınmanın katalizörü olarak seçmiyoruz? Hem memleketin her tarafı Cennet diyoruz hem de hala Rusya gibi üretimi şu kadar yapacağız türünden gerçek bir rakamsal hedef telafuz etmiyoruz.
Tüm bunları neden mi anlattım. 12. Kalkınma Planı yapılırken belki birileri ders çıkarır, gerçek hayattaki sorunlara cevap aranır, potansiyeller değerlendirilir. Zira beş yıldızlı otelde dışarda hiç kriz yokmuş gibi plan yapmak kuraklığın tarımı ne kadar etkilediğini, su yönetiminin hala yapılamadığını bilmeden strateji belirlemek en fazla israfa katkı sunar halkın refahına - kalkınmasına değil. Yapılan tahminlerin çoğunun tutmaması, “ya doğru plan yapmıyoruz ya da yaptığımız plana uymuyoruzu” aklıma getirdi.
12. Kalkınma Planına önerilerim
-Her şehir kendi kendine yetmeli diyerek slogan yazmak yerine her şehir için tarıma uygun mekânsal tasarımı yapmak, altyapı çalışmalarını başlatmak
-Acil su yönetimi yapmak, çiftçiye su yatırımları için karşılıksız kredi sağlamak
-Hobi – fobi bahçeleri, bahçe sulama işleri gibi konulara yasal düzenleme ile sınırlama getirmek
-Tarımsal üretimde dışa bağımlı olduğumuz pestisit, gübre gibi konularda üretilen projelere destekler planlamak
-Katma değerli ürünlerin markalaşmalarına katkı sunmak
-Gap su programını bitirmek
-Ekilmeyen bir karış toprak kalmayacak diyeceğimize yüzde 29’u kiralık olan tarım arazilerinin neden ekilmediğinin cevabını bulmak, çözmek
-Çeşitli ürünlerde tekelleşen dünya tarım devleriyle mücadele edebilecek milli tarım endüstrisi için sektörü desteklemek
Yoksa küçük çiftçiler tez elden tarımı bırakacak. Dört gözle beklediğimiz yeni nesil -Z kuşağı çiftçilerinin de tarıma ne katacağı henüz belli değil. Onlar eski köylüler gibi saçlarını süpürge yapıp bize ucuza gıda üretmezler bilelim.
Demem o ki; Kalkınma Planları çok havalı, çok luxury, hedefler toz pembe sonuçlar toz duman.