21 Aralık kooperatifçilik günü tüm yurtta ve temsilciliklerde coşkuyla kutlandı. Kırsalda finansmana erişim gücü olmayanların “iş birliği güç birliği” mottosuyla kurduğu kooperatifler hedeflerinden kopuyor ya da koparılıyor. Hali hazırda 3 farklı bakanlığa bağlı 40 ayrı türde faaliyet gösteren 50 bine yakın kooperatifin ortak sayısı 6,3 milyonu geçmek üzere. Kooperatif kurmayana kız verilmeyen Anadolu’da cemiyetin önde gelenleri, STK’lar, uluslararası misyoner kuruluşlar yakaladıklarına kooperatif kurduruyor. Hepsinin vaadi “sen üret yeter ki.” Avrupa’da İtalya ve İspanya’dan sonra en çok kooperatif olan ülke Türkiye, gelirde son sıralarda.

Kooperatif Rekabeti

Üretirken çeşitli zorluklarla mücadele eden kooperatif ortakları asıl gerçekle ürettiklerini satamayınca karşı karşıya kalıyor. Anadolu’da kooperatif demek “evde ne üretiyorsan getir ben alacağım” gibi algılanıyor. Kooperatif birbirinin benzeri ürünleri üreterek aslında kendi aralarında amansız bir rekabete ve kaynak israfına da neden oluyor.

Sosyal Sorumluluk Olarak Kooperatifçilik

Kooperatifler ticari işletmeden çok sosyal sorumluluk, hobi gibi algılanıyor. Pek çok kooperatif ortağı “biz kar için çalışmıyoruz” türünden muteber bir algıyla iyi niyetle de olsa profesyonel kooperatifçiliğe ne kadar zarar verebileceğini düşünemiyor. Kooperatifçiliğin ortaya çıkış amacı olan “finansmana erişimi olmayan, tek başına yapılması mümkün olmayan işlerin güç ve akıl birliğiyle yapılmaya çalışılması” hedefi çoğu zaman unutuluyor. Dünyadaki örnekleri profesyonelce ticari işletme mantığıyla yönetilirken bizde durum amatörden hallice. Sulama, ortak makine kullanımı, hammadde tedariği gibi pek çok alanda dünyanın en büyük şirketleriyle yarışacak güçteki güçlü kooperatifler başarılı yönetim kurulları tarafından yönetilirken gerektiğinde dışardan ihtiyaca uygun görevlendirmeler yapıyor.

Kooperatif Akademisi Kurulsun

Kooperatifler çok ortaklı olsa da amaç kar etmek. Bu anlamda Türkiye’de kooperatiflerin başarısız olma nedenlerine yönelik bir saha araştırması yapılarak iş alanına göre akademi kurulmalı. Akademi’de eğitim yanında sahada da başarılı kooperatiflerde staj yapanlara kooperatif kurma izni verilmeli.

Kooperatif Danışmanları

Tıpkı Tarım Danışmanları gibi lise mezunu ve üniversite mezunu gençlere eğitimler verilerek kooperatif danışmanı olarak yetiştirilebilir. Her kooperatife bir danışmanla çalışma şansı sunarak başarı düzeyi artırılabilir. Danışmanların ücreti devlet tarafından karşılanabilir.

Kooperatif Mentorları

Kooperatifler benzer sorunlar yaşıyor. Kooperatiflere başarılı olmuş kooperatifler mentorluk yaparak verimlilik artırılırken kaynaklar etkin kullanılmış olur.

Kooperatiflere Destek Mi Köstek Mi?

“Evde üretilen gıdadan tekstile her şeyin çok değerli olduğu algısıyla tetiklenen kooperatif ortakları” ürün gamı planlamadan, kaynaklara, ihtiyaçlara bakmadan üretim yapıyor.  Bazı kadın kooperatiflerine yönelik ticaret sicil, ticaret odası, vb. ile ilgili tescil ve aidat muafiyeti dışında (onlar da bazı Ticaret Odaları tarafından uygulanmıyor) hiçbir destek yok. Mali yükümlülükler açısından kooperatifler şirketlerden farksız. Kırsal kalkınmada kadını, kooperatifi, yeşil dönüşümü şiar etmiş memleketimde kooperatif kurma motivasyonunun onda biri kooperatifleri profesyonelce yönetme konusunda yok. Kooperatiflerin kurulmasına öncülük edenlerin kooperatifçilik anlatımlarında “pembe tablolar çizilirken” gerçekler hiç de öyle değil maalesef.

Kaynak İsrafı mı?

Tüm bunlara rağmen pazarı olup olmadığı belli olmayan her türden ürün üretilip pazarlanmaya çalışılıyor. Yerel çoraplar, yerel gıdalar, yerel çeşitli materyaller elbette paha biçilemez ama mahalle bakkalında satılamayan ürünleri üretip ısrarla satmaya çalışmak kaynaklara ihanet etmekten başka bir şey değil.

Kooperatif Ürünleri İyidir

Kooperatif ürünlerinin tüketici nezdinde “doğal, sağlıklı, güvenilir” algısı taşımakla beraber daha fazla para ödeme noktasında yeteri kadar ilgi çekmiyor. Çoğu kooperatif pazarın ihtiyacına göre değil; beceri ve yeteneklerine göre üretim yapıyor. Ürünlerin yarısından çoğu satılabilir, kullanılabilir ürün değil. Tekstil de hal böyleyken gıdada “tarhana, erişte, reçel, yufka kurutulmuş meyve üçgeni” toplam rekabetin yüzde 60’ını oluşturuyor. Kooperatifçilikle ilgili fuarlara gidildiğinde benzer ürünleri üreten kooperatifler arasında ayırım yapmak neredeyse imkânsız. Ürün gamı çalışanlar ayrışıp başarılı oluyor.

Kooperatifler Küçük Girdi Maliyetleri Büyük

Küçük çaplı kooperatiflerin satın alma gücü olmadığından ve az miktarda alım yaptıklarından kuşkusuz girdi maliyeleri artıyor. Sarf malzeme, hammadde, toprak kiralama, makine kullanımı gibi pek çok alandaki satın almalar ölçek ekonomisi olmamasından ötürü kooperatiflerin karlılığını olumsuz etkiyor.

Tüm Kooperatif Markaları Benzer

Sadece ürün gamı mı kurumsal kimlik açısından da “ortalama aynı ambalajlar sadece etiket farklılığı nedeniyle tüm kooperatifler aynıymış gibi duruyor.” Çeşitli kurumların gazıyla açılan kooperatifler belli bir süre sonra o kurumlara bağımlı hale geliyor. Kendi ayakları üzerinde durabilecek şekilde kurulmayan her kooperatif kaynaklara, milli ekonomiye yük olmaya başlıyor.

Sayıca Çoğalırken Güç Kaybediyoruz

Dünyanın en büyük 300 kooperatifi arasında hiç Türk yok, en büyüğü Fransa’dan. 89 milyar dolar cirosuyla Groupe Credit Agricole lider. İlk 10’da Kore, ABD, Japonya, Hollanda gibi gelişmiş ülkelerden kooperatifler var. GSYİH’ya oranı bakımından Hint kooperatifleri atakta, her alanda olduğu gibi kooperatifçiliği de gayet ciddiye alıp profesyonelce yönetiyorlar. Moğol hükümetinin önerisi ile BM, ikince defa 2025’i “Uluslararası Kooperatifler Yılı” ilan etti. Yeniden gündeme getirirken umalım da bu sefer sayısal büyüklüğe değil cirosal ve etkisel büyüklüğe odaklanılır.

Kooperatifler Profesyonelce Yönetilmeli

Dünyadaki 300 kooperatifin toplam cirosu 2,1 trilyon dolar. Türkiye’nin 2022 milli geliri 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL. Bizim kooperatiflerin milli gelire katkısı 400 milyon dolardan biraz fazla. Onda biri bile değil. Tariş, Fiskobirlik, Marmara birlik dışında ihracata katkıları yok denecek kadar az, sayıca çoğalırken nitelikte güç kaybediyoruz.  2023’te kurulan şirket sayısı yüzde 8 artarken kooperatiflerde oran 58,5. Kapanan kooperatif sayısı yüzde 14,5 arttı, kalanların çoğu batık ya da can çekişiyor, destek peşinde kapı kapı dolaşılıyor.

Hobicilik

Kooperatifleri kuran ve öncü olan kadınlar dışında diğer ortaklar kooperatifçiliği;  “part time çalışma, boş zamanlarda ürettiklerini pazarlayabilecekleri bir platform, sosyalleşme aracı olarak algılıyor. Hal böyle olunca çoğu zaman iş disiplininde ortaklar arasında sorunlar yaşanıyor. Bekleyen başka bir tehlike kadınları “boş zamanlarında üretmeye yönlendiren yapı” uzun vadede toplumu çalışma disiplininden koparabilir.

Eşit Oy Hakkı Adil Paylaşım

Kooperatiflerin kuruluş ilkesi olan her ortağın eşit oy hakkı çoğu zaman eşit kazanç hakkı olarak algılanabiliyor. Geçtiğimiz günlerde uluslararası bir şirketin düzenlediği eğitimdeki kadın kooperatifi temsilcilerinin görüş ve önerileri hayaller ve gerçekler arasındaki farkı bir kez daha ortaya koydu.

Türkiye’nin en önemli kooperatifçilik uzmanlarından Erdem Ak’ın da uyarıları benzer yönde. “Türkiye’de kooperatiflerin sosyal yönüne eğilinirken, ekonomik tarafları göz ardı ediliyor. Başarısız kooperatifler gün sonunda koydukları sosyal hedeflere ulaşamıyor, başarısız oluyor. Çözüm eğitim ve yeni bir bakış açısında. Kooperatiflerin ticari işletmelerle pek çok benzerliği var. Bu anlamda ticaret yapmak isteyenler eğitim almasa da kooperatif kurmak isteyen herkes mutlaka eğitim almalı. Artık enerjimizi sayıya değil kooperatiflere nitelik kazandırmaya vermeliyiz. Zira kooperatifi kurması kolay kapatması zor.”

Ucuz Gıdayı Üretme Sorumluluğu Kooperatiflerin Mi?

Şehirlerde tutunamayanların kırsala dönme motivasyonu, kadın ve genç işsizliğindeki artış son yıllarda kooperatiflerin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. İstihdama ve ucuz gıdaya çözüm olarak gördüğümüz kırsalda üretim misyonunu köylülere, kadınlara yükleyerek haksızlık yapıyor olabilir miyiz?  Kooperatif kurdurmada amacımız gerçekten de kadınları çalışma hayatına kazandırmak mı? O zaman yeni kooperatif kurduracağımıza neden bölgedeki en iyi kooperatife ortak olmaya yönlendirmiyoruz?

Kooperatif Modası

Anadolu’ya atanan mülki amirler veya eşleri ilk iş olarak kooperatif kurduruyorlar. Şimdilerde yerel yönetimler kooperatiflerle güç ve network kazanmaya çalışıyor. Gittikten sonra da kooperatifler ilgisizlikten kapanıyor.

Bazen imkânlar bazen de bilgisizlik nedeniyle kooperatiflerde çoğu zaman gıda güveliğine uygun üretim yapılamıyor. Yüzde 80’i tarhananın, eriştenin elli tonuyla ürün gamı planlamada sınıfta kalıyor. Pazarlama ortak dertleri. Pozitif ayrımcılık sayesinde belediye marketlerine satış yapsalar da ulusal marketlerde çok azlar. AOÇ 3 yılda kadın kooperatiflerinden 370 milyon liralık ürün aldı, dönemsel olarak ulusallar alım yapsa da sözleşmeli üretimlerin çoğu sürdürülebilir nitelikte değil.

Moda haline gelen kooperatif kurmak veya kurulmasına vesile olmak kendi pazarını da yaratıyor. Ünlüler, cemiyetin önde gelenleri, sanatçılar “yerinden, yurdundan, bağından, bostanından” sloganlarıyla kooperatif ürünlerini dijitale taşıyıp yeni bir ticaret alanı ortaya koyuyor.  İhtiyaç analizi yapılmadan kurulan binlerce kooperatif kaynakları koruyacağına hayalleri tüketiyor.

Demem o ki; vur deyince öldürüyoruz. Kırsalı, kadını, dezavantajlı grupları kalkındıralım derken kıt kaynaklara, hayallere zarar verebiliyoruz. Uzun vadede çalışma şekli ve disiplinimizi olumsuz etkileyecek modellerle toplumu çalışma hayatından koparıyor, oyalıyoruz.