Tarımsal girdilerinin maliyeti geçen seneye oranla % 135 oranında arttı.
Peki, bu durum tarımın lokomotifi olan tarımsal mekanizasyon ayağında nasıl bir seyir izledi.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre 2022 yıl sonu enflasyonu yüzde 64,27 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise bu oranı yüzde 137,55 olarak hesapladı.
Hayatın içinde olan üreten insanlar olarak ortaya konan enflasyon rakamlarını değerlendirecek en doğru kaynak elbette sizlersiniz.
Bu açıdan bakıldığında 2022 Ocak ayı ekipman fiyatları ile 2023 Ocak ayı ekipman fiyatlarına gelin bir bakalım.
Bu değişim etkisi elbette kuraklığın şu günlerde etkisini tekrar hissettirmeye başlaması ile sulama sistemlerinde de kendisini göstermekte.
Örneğin 10 dekar bir arazinin damla sulama sistemi maliyeti 2022 Ocak ayında 6-7 Bin TL iken Ocak 2023 için bu maliyetler %55 değişim ile 9-10 Bin TL seviyelerine ulaştı.
Plastikteki geri dönüşüm unsuru, sulama sistemlerindeki fiyat bazlı değişimleri bir nebze tolere etmiş gibi görünüyor.
Bu kadar alet ve ekipman maliyeti hesabı elbette traktörsüz olmaz.
Traktör maliyetlerine geçmeden 20.12.2022 tarihli yazımda da değindiğim gibi Ziraat Bankasının sübvansiyonlu traktör kredi şartlarında ki değişim oldukça önemliydi.
Otomobil satışlarını nasıl enflasyon kaygısı kamçılıyorsa da aynı durum traktör satışları içinde yaşanmaya başlamıştı. Nihai kullanıcının dışında yaşanan bu durum Ziraat Bankası kredilerinin orta ölçekli çiftçinin çıkarından ziyade, son zamanlarda fırsat amaçlı kredi kullanımlarına sebep olmaktaydı.
Sübvansiyonlu traktör kredilerinde yıllık oran %5.80 olunca fırsatçılık traktör satışlarında da ortaya çıkmaya başlamıştı o bakımdan traktör kredi kullandırım şartlarının güncellenmesini ülke kaynakların doğru değerlendirilmesi açısından olumlu bulanlardan biriyim.
Konu ile ilgili detayları merak edenler köşe yazımı okuyabilirler.
Konumuza geri dönecek olursak.
2022 yılı ocak ayında yerli ve milli kabin klimalı 100 HP bir traktörün bayi satış fiyatı yaklaşık 500 -600 bin TL’ydi.
Bu oran 2023 yılı Ocak ayında ise yaklaşık 1 Milyon ile 1 Milyon 100 Bin TL civarında.
Traktörde ki değişim oranı ise yıllık %130 civarında.
Yaklaşık 4500 parçadan oluşan bir traktörde ki ithal parça oranı %30 - 40 dolaylarında.
Avrupa’da yaşanan enflasyon etkisi ile ithal unsurlardaki değişim özellikle motor ve ön dingil guruplarında %20-25 zam oranları ile yerli traktörlerde çok ciddi çarpan etkisi yarattı.
Sabit kur etkisi ile ülkemizde satışı gerçekleşen ithal marka traktörler ile yerli traktörler arasında ki fiyat farkı neredeyse kapandı, hatta bazı modellerde ithal traktörler daha ucuz bile denilebilir.
O açıdan Ziraat Bankası ile satışı gerçekleştirilen ithal traktör satışlarında kullanılan yerlilik belgesinde ki koşullar ya da faiz oranları ilerleyen dönemlerde güncellenebilir diye düşünüyorum.
Satış sonrası maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda ise yerli marka traktörler çok daha avantajlı bir pozisyona geçmekteler.
Tarımın mekanizasyon ayağında ki değişimler aşağı yukarı böyle de olsa ilerleyen süreçler açısından henüz durulmuş bir durum söz konusu değil.
O açıdan ENAG’ın %137,5 enflasyon hesaplaması reel sektörün durumunu yansıtmak açısından daha tutarlı ve gerçekçi.
Öncelikle enflasyon ile savaşmak yerine, neden enflasyon yangınına seçim uğruna benzin dökülüyorlar onu anlamaya çalışın.
Onun için enflasyon nedir? Enflasyonist ortam nedir?
Bu kavramları doğru bir şekilde yerine koymakta fayda var.
Okuduğunuz %’lik değişimler aslında enflasyonist ortamda üretenin, satanın ve müşterinin cebinden nelerin çalındığını ortaya koymak açısından son derece önemli.
Burada kazanandan ziyade, ticari açısından mevcut konumunu muhafaza etmeye çalışan bir döngü söz konusu.
Enflasyonist ortamda kazananlar değil kaybedenler olur! Kimse daha ucuza aldım iyi ki aldım diye sevinmesin, 3-5 yıl sonra değişim döneminde kazandığını sistem tekrar senden geri alacaktır.
Onun için %’lik bazda ki rakamlar, ülkenin cebinden ve geleceğinden çalınanları sana anlatmaya çalışıyor.
Bakalım bu Enflasyonist ortamda göz göre geleceğimizin çalınmasına kim ya da kimler dur diyecek?
En son 2018 yılı seçimlerinde gördüğünüz vekil ve siyaset erkeleri tekrar kasaba ve köylerinizi ziyaret etmeye geldiklerinde, üç kağıt ekonomisi ile faiz, döviz ve borsaya endeksli bir ekonomi düzeni inşa edenlere, neden üretimden ve kalkınmadan yana bir gelecek inşa etmediklerini sorun?
Sorun ki kaynamayan kara kazanın kimleri götürdüğünü anlasınlar.
Yoksa bu enflasyon canavarı hepimizin sonu olacak.