Pandeminin olumsuz etkileri yaşamın tüm alanlarına hızlı bir şekilde sirayet etmeye devam ediyor.
Yaklaşık 15 ay önce ki kapanma tedbirleri ve bugüne baktığımızda nelerin değişme uğradığına gelin bir bakalım isterseniz.
“Ekonomik İstikrar Kalkanı” tedbir paketi açıklandığında tarih 16 Mart 2020’di.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının etkilerini azaltmak için 100 milyar liralık kaynak setinin devreye alındığını, 21 maddeden oluşan tedbir paketini açıkladı.
AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon sektörleri paket kapsamında desteklenmiş hatta uçak biletinde KDV oranı %18’den %1’e düşürülmüştü.
Tarımın sektörünün desteklenmesine yönelik yine en ufak bir önlem paketi açıklanmamıştı.
Bugün olduğu gibi kamuoyunun eleştirileri karşısında çiftçinin tarım kredi borçları faizlerin işletilmesi şartıyla ertelenmiş çiftçinin yasal hakkı olan 2019 yılı destekleri ödenmişti.
Tüm bunlar yaşanırken;
Dolar: 6,36 TL
Euro: 7,12 TL’ydi.
Ayrıca Merkez Bankası, faiz oranını 20 Mart tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 8'den yüzde 6'ya indirmişti.
Biz o dönemde yazmıştık söylemiştik gıda arzına yönelik zincirin bozulmaması gerektiğini böylesi bir plansızlığın gıda enflasyonu yaratacağını, büyük kentlerde ki yaşamı olumsuz olarak etkileyeceğini.
Ama dinleyen olmadı.
Neyse, maskeydi iban’dı derken o süreç bir şekilde tamamlandı ve bitti.
Pandemi dünya çapında etkisini ülke ve ekonomi ayırmaksızın tüm şiddetiyle gösterirken ülkelerin sosyal devlet olma reflekslerini göstermeden, sürecin ekonomik bir yıkım olmaksızın atlatılmasının mümkün olmadığı anlaşıldı.
Biz tabi alkollü içecekleri yasaklamak gibi stratejik bir tedbirle mücadeleyi başlattık.
Gelin görün ki tam kapanma tarihinden önce ülke tarihinin en büyük alkol satışı ramazan ayında yapıldı.
Ülkelerin pandemi sürecinde kendi halklarına verdiği destek rakamları netleştikçe mücadeleyi kimlerin hangi koşullarda nasıl verdiği ortaya çıkmaya başladı.
İMF verilerine göre gelişmekte olan 25 ülke içinde Türkiye kendi halkına destek veren ülkeler içinde 23’üncü sırada.
Kredi vermek suretiyle halkına destek yaratmaya çalışan 30 ülke içinde Türkiye 14’üncü sırada.
Ancak, 2 milyar 150 milyon TL’lik devlet garantili kuzey marmara otoyolu ödemesi ise eksiksiz gerçekleştirildi.
Otoyola ödenen parayla 2 milyon aileye 1.100 TL hibe olarak dağıtılabilirdi!
Çiftçi bu tablonun neresinde diye baktığımızda 17 günlük kapanmada hesaba dahi alınmadığı ortaya çıktı.
17 günlük kapanma kararı alınmadan önce bilim kurulu tarafından kapsamlı bir planlama yapılmıştır tarımsal kuruluşlar çağrılarak fikirleri alınmıştır diye düşünmüştük.
Ne yazık ki hasat döneminin yaşandığı şu dönemde gıda arz ve talebine yönelik bir planlamanın olmadığı, tam aksine hasat edilen meyve ve sebzelerin çürümeye terk
edildiğini gördük.
Yine kamuoyu devreye girdi ve semt pazarlarının açılması sağlanarak ürünlerin çöpe dökülmesi yerine geçte olsa halka satışı sağlandı.
Benim şahsi kanaatim patates ve soğanda olduğu gibi meyve ve sebzelerinde devlet organizasyonu ile halka hibe edilmesine yönelikti ama olmadı.
Büyük market zincirlerinin üreten çiftçiyi sıkı sıkıya zincirlemesine şimdilik değinmiyorum.
Hal esnafı ve çiftçi arasında ki koordinasyonun ne denli hayati bir önem taşıdığı bir kez daha görüldü.
Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi ise tüm bu sürecin neresinde onu bilemiyorum!
Açık ve net bir şekilde görülüyor ki:
-Üretim girdi maliyetleri yüksek ve yükselmeye devam edecek.
-Üretim planlamasından söz etmek mümkün değil.
-İklim değişikliğine yönelik bir eylem planı halen yok.
-Perakende fiyatlarının düşürülmesine yönelik bir planlama halen yok.
Netice itibariyle 128’kez de yazsak;
Tarım artık bir iş kolu değil, devletler için stratejik bir alan ona göre bir planlama oluşturmak gerek diye ama Şûra’dan Şûra’ya sadece dile gelse de yine de sonuç yok.
Son olarak 15 ay içinde faiz sebep, enflasyon sonuç denklemine bugüne bakacak olursak.
Dolar: 8.25 TL
Euro: 10.04 TL
Faiz: %17
Sonuç itibari ile 15 aylık kurdaki fark üreten insanların hanesine maliyet olarak yansıdığı gibi keselerinden çıkan bir ekonomi yaratılmasına sebep oldu.
Son olarak sevgili okurlar.
Tüm İslam âleminin ve ülkemizin Ramazan bayramını en içten dileklerimle kutlar insanlığa huzur, bereket ve sağlık getirmesini dilerim.