Tarımda kooperatifleşmenin güzel örneklerinden olan Konya Şeker, ağır borç yapısından dolayı son yıllarda sıkıntılı bir süreç geçirirken, Konya Şeker’in yönetimin de söz sahibi olan Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi, Ramazan Erkoyuncu’nun kararıyla baskın seçime gidiyor.

Tarımdan Haber olarak, Ramazan Erkoyuncu’nun baskın seçime yönelik el altında bir çalışma yaptığını 20 Haziran’da yaptığımız haber ile gündeme getirmiştik. Yaptımız haber de bizi yanıltmadı. 

Buna göre, Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin bu yıl yapılacak mali olağan genel kurulu, yönetim kurulu kararı ile seçimli genel kurula dönüştürüldü. Yayınlanan genel kurul ilanında, seçimli genel kurulun 27 Temmuz’da yapılacağı bugün ilan edildi.

Peki, neden baskın seçim? 

Bunun iki nedeni olabilir; ya kooperatifi yönetemiyorsunuzdur, yönetim olarak bir birinize girmişinizdir ya da güçlü bir aday çıkmadan seçimi önceden yapıp koltuğunuzu korumak istiyorsunuzdur.

Bu süre içinde konuyla ilgili hem Pankobirlik hem de Konya Şeker tarafında görüştüğümüz taraflardan edindiğim izlenim maalesef alınan baskın seçim kararında her ikisinin de etkisi bulunuyor.

Yani yönetim kurulu bir birine düştüğü için kooperatif yönetilemez bir hale gelmiş hem de normal seçim sürecine kadar güçlü bir aday çıkar endişesi ile seçimi biran önce yapıp koltuğu koruma kaygısı ile bu karar alınmış durumda.

Öncelikle Ramazan Erkoyuncu’nun, 2021 yılında kendisiyle birlikte seçilen yönetim kurulu üyelerinin bir birine düşmesi başlı başına sorgulanması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. 2021 yılında Erkoyuncu’nun listesinden denetime giren iki ismin; (Seyit Yaşar Alemdar ile Alaaddin Özçelik’in) bugün alınan baskın seçim kararı ile Erkoyuncu’nun karşısında adaylığını açıklaması sizce normal bir durum mu?

Diğer taraftan Konya Şeker gibi, tarımda hep istediğimiz ancak bir türlü başarılı olunamayan kooperatifleşmede büyük bir umut olan, bunun yanında devasa iştirak ve markalarıyla büyük bir organizasyonu baskın seçim kararı ile seçime götürmek, aslında büyük bir ‘zayıflığın’ göstergesidir.

Kimse kusura bakmasın ama Konya Şeker gibi sadece Konya bölgesi için değil bütün çiftçilerin umudu olan böylesine değerli bir organizasyonu, bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum.

Baskın seçimle Ramazan Erkoyuncu tekrar seçilebilir ancak şundan eminim ki, ağır bir borç yükü altında bulunan Konya Şeker, bu mantıkla içinde bulunduğu sıkıntılı süreçten yine çıkamayacaktır. Çünkü adayların eşit bir şekilde projelerini ortaya koyarak yarışacağı bir seçimden ziyade gücü, iktidarı elinde bulunduranların oldu bitti ile kazanacağı seçimin ne kazanana ne de Konya Şeker'e bir faydası olmayacaktır. 

Öncelikle Ramazan Erkoyuncu’nun 2021 yılında beraber yola çıktığı yönetim kurulu üyeleri ile bir birlerine düşmesi bundan sonraki süreç içinde ciddi bir zafiyettir. Seçimi kazanması durumunda, yeni yola çıkacağı yönetim kurulu üyeleri ile de bir birlerine düşerlerse ne olacak? Bir, iki yıl sonra yine bir baskın seçime mi gidecek?

Sonuç olarak Türkiye tarımı için çok değerli olan böylesine önemli bir organizasyonla ilgili geldiğimiz nokta gerçekten üzüntü verici! 

Diğer yandan, şeker sektöründe 2018 yılında Şeker Kurulu’nun kapatılmasıyla birlikte nişasta bazlı şekerler için müthiş bir denetimsiz ortam oluştu. Bakmayın siz Şeker Dairesi Başkanlığının, sektörü şöyle denetliyoruz, böyle denetliyoruz dediklerine…

Bakan Yumaklı’dan tutun Türkşeker, Pankobirlik diğer yandan özel şeker fabrikaları derneği Panşek ve sektörde örgütlü bulunan Şeker-İş Sendikası’na kiminle konuşursanız konuşun hepsi sektördeki denetimsizliği kabul edecektir.

2018 yılında nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 10’dan 5’e, daha sonra da yüzde 2,5’a düşürüldü ama denetim mekanizmasının ortadan kaldırılmasından dolayı piyasada ne kadar nişasta bazlı şeker tüketildiğini kimse bilmiyor.

Bunu nereden biliyorsun diyeceksiniz. 1,5 yıl önce CİMER’den nişasta bazlı şeker üreten firmaların nasıl denetlendiğine yönelik bir bilgi talebinde bulunmuştum. Tarım Bakanlığı Şeker Dairesi Başkanlığı tarafından verilen cevap karşısında inanın şok olmuştum.

Bırakın denetimi, Şeker Dairesi Başkanlığı konunun öneminden bile bihaber!

Verilen cevapta nişasta bazlı şeker üreten fabrikaların sıvı akış ölçer ile izlendiği ve Bakanlığın il/ilçe müdürlüklerindeki personelin ayda en az bir kez bu fabrikaları yerinde kontrol ettiği belirtilmişti.

Düşünsenize, ABD'nin küresel firmaları olan Cargill ve Amylum gibi dev firmaları tarım il/ilçe müdürlüğünden gönderilen uzmanlığı ile alakası olmayan personeller denetliyor!

İnanın bu cevap bile nişasta bazlı şekerlerin denetlenmediğinin Bakanlık tarafından yapılmış açık bir itirafıdır.

İyi hatırlıyorum, Şeker Kurulu görev yaparken, alanında uzman personeller öyle ince eleyip sık dokuyorlardı ki fabrikalarda kullanılan elektrik miktarına kadar sıkı bir denetim yapıyorlardı. Çoğu zaman kayıt dışı üretimi elektrik kullanımından tespit edip bu fabrikalara ciddi cezalar kesiliyordu. 

Pekala, Şeker Dairesi Başkanlığı 2018 yılından buyana nişasta bazlı şeker üreten firmalara kayıt dışı üretimden dolayı tek bir ceza kesmişliği var mı? 

Şimdi arkadaşlar sıvı akış ölçer cihazı ile takip ediyorlarmış bir de ayda bir il/ilçe müdürlüğündeki uzmanlık alanı ile alakası olmayan personelleri bu fabrikalara gönderip yerinde kontrol ettiriyorlarmış!

Ya güler misiniz ağlar mısınız?

Nasıl bir iş bilmezliktir!

Bu cevap 85 milyonun aklıyla resmen dalga geçmektir!

Bunun başka bir açıklaması olamaz! 

Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki, ülke nişasta bazlı şekerler konusunda liyakatsiz yöneticilerden dolayı büyük bir zafiyetin içine sürüklenmiş durumda!

Peki, bunun mücadelesini kim kapacak? Buradaki yanlışı kamuoyuna taşıyarak, gündem oluşturup, hatta konuyu sayın Cumhurbaşkanı’na taşıyarak, alt tarafta bürokratlar eliyle ülkede oluşturulan zafiyeti kim durduracak?

Tabi ki, 1 milyon pancar üreticisi adına Pankobirlik Başkanı Ramazan Erkoyuncu’nun yapması icap eder. Erkoyuncu'nun asli görevlerinden birisi bu olması gerekir. 

Ancak gelin görün ki, Ramazan Erkoyuncu’nun geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında konuyla ilgili sarf ettiği sözler bu tarakta hiç bezinin olmadığını gösterdi!

Erkoyuncu, diyor ki; “Nişasta bazlı şeker fabrikalarının kurulu kapasitesi ve üretim rakamları arasında çok büyük bir gariplik var… Ama emin olarak söylemiyorum… Bendeki bilgiler yüzde yüz kanaat değil… Zanna dayalı… Yüzde yüz böyle yapılıyor diye feveran etmiyorum...”

Bu cümleler karşısında artık ne denilebilir, bilemiyorum!

Pancar üreticisinin korunması ve sağlık açısından ciddi tartışmalı olan nişasta bazlı şeker tüketiminin kontrol edilebilmesi için etkin bir denetim şart, bunun için de Şeker Kurulu’nun yeniden ihdas edilmesi gerekiyor. Ancak bunun kamuoyunda mücadelesini yapması gereken en yetkili isim olan Pankobirlik Başkanı Ramazan Erkoyuncu’nun maalesef nişasta bazlı şekerlerin denetimsizliği konusunda bir kanaati dahi bulunmuyor.

İşte böyle bir ortamda yani merkezinde çiftçinin olmadığı bir kararla Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi baskın seçime gidiyor. 

Bütün olumsuzluklara rağmen biz yine de hüs-nü zanla bakalım...

Alınan bu karar çiftçimiz için hayırlara vesile olsun...