19-23 Mart tarihleri arasını kapsayan Türkiye'nin en büyük tarım farı olan Konya tarım fuarındaydım.
Eş dost ve çiftçilerimizle güzel sohbetler içinde olduk. 2018 yılına göre hem katılımcı sayısında ciddi bir azalma yaşandığını gözlemlerken, fuarda çeşitli kampanyalar yapılmasına rağmen satış adetlerinde önemli düşüşler yaşandığını gözlemledim.
Tarım sektörünün lokomotifi olan ve istihdama önemli katkı sunan traktör firmaları bu zor süreçten en çok etkilenen sektör.
Sektörel bazda firmaların elinde halen 2018 model maliyetleriyle üretilmiş 2018 model hatta 2017 model traktörler var. Bu durum 2019 yılı pazarlama ve satış faaliyetlerinde ciddi bir olumsuzluk yaratırken yıl sonu 12 aylık TÜİK verileri incelendiğinde de 2019 modelden ziyade 2018 model satışların yoğunluk kazandığı bir yıl olacağı ortada.
Sektör için temel risklerden biride 2018 maliyetleri ile üretilmiş ürünlerin 2019 maliyetleriyle üretilemeyeceği gibi aynı fiyata satılamaması. Durum böyle olunca model bazlı satışlardan ziyade fiyat bazlı satışlara evrilen bir dönem yaşanacağı bir gerçek.
Siyasi söylemlerin ya da küresel gelişmelerin etkisini de anında his eden tarım sektörü fuarın son iki gününde ki bu kırılganlığını açık ve net bir şekilde ortaya koydu.
Döviz kurunda yaşanan artış zaten satışların zor geçtiği fuarda ki kalan iyimser havanında yok olmasını sağladı. Yılın ilk çeyreğini bitirdiğimiz şu günlerde firmaların üzerinde ciddi bir kambur oluşturan 2018 stokları sektörün 2019 planlarını maalesef kötü şekilde etkiliyor.
Dünya traktör pazarında ilk 4 ülke arasında yer alan Türkiye, 2018 yılında yüzde 34 düşüşle traktör satışlarında en büyük düşüşün yaşandığı ülke oldu.
Hepimizin temel sorunu aslında aynı.
Ürettiğini satamayan üretici ile ektiğini değerinde satamayan çiftçinin temelde sorunu aynı. Yeni üretim maliyetleri ile olayın devamlılığını sağlamak noktasında ciddi sorunlar var.
Ancak tarım bakanımız sorunların çözümüne yönelik projeler yerine elektrikli traktör ve seçim meydanlarında ''adilere'' hesap soruyor!