Hükümet gıda enflasyonun sorumlusu olarak sürekli bir suçlu arar ama nedense bu suçluyu ortadan kaldıracak bir adım atılmaz.
Hatta geçen yıl soğanda ondan önceki yıllar ette olduğu gibi fiyat artışları ‘spekülatör’, ‘stokçular’ gibi hayali düşmanlar oluşturularak tarımdaki yapısal sorunların üstü hep örtülmüştür.
Tarımdaki yapısal sorunların bugüne kadar çözülememesi iş bilmezlikten mi, basiretsizlikten mi yoksa samimiyetsizlikten mi bilemiyorum ama uzun yıllardır tek başına iktidarda olan bir hükümetin bu sorunları çözememesi ülke adına gerçekten düşündürücü!
Tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar ve çiftçinin içinde bulunduğu durumla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sağlıklı bilgi aktarıldığı kanısında değilim.
Özellikle son dönemde kimse Cumhurbaşkanına ‘sorun götüren kişi’ olmak istemediği için ‘saha ile hükümet’ arasındaki bağ iyice kopmuş durumda.
Sahada çiftçinin sorunlarını Cumhurbaşkanına götürmek isteyenler de en fazla Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a kadar götürebiliyor, o kadar.
‘Sorun götüren kişi olmamak’ meselesi öyle bir hal almış durumda ki, önemli konularda artık milleti MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye yönlendiriyorlar. ‘Bunu Cumhurbaşkanımıza söylese söylese Sayın Bahçeli söyler’ diye…
Çiftçinin en önemli kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin mevcut sistemindeki yapısal sorunlarla ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığına geçtiğimiz Nisan ayında kapsamlı ve önemli bir rapor verilmiş olmasına rağmen ‘Sorun çıkaran kişi olmamak’ kaygısından olsa gerek bu raporun üstüne resmen yatmışlar!
Milli Gazete sayesinde çiftçinin ve kamuoyunun haberdar olduğu bu skandal raporu, sayın Cumhurbaşkanı bırakın incelemeyi şöyle bir göz atsa bunun altından ne Sayın Pakdemirli ne de Sayın Fahrettin Poyraz kalkamaz!
Şunu net iddia ediyorum, bu rapor Sayın Cumhurbaşkanına sağlıklı bir şekilde aktarılsın 500 market projesi bile hemen iptal edilir.
Çünkü Tarım Kredi Kooperatiflerinde çiftçiye kullandırılan indirimli tarımsal kredilerdeki yüksek faiz sorununun temelinde Ziraat Bankası’nın tutumu değil, buradaki çarpık şirketleşme ve denetimsizlik yatıyormuş. Söz konusu rapordaki veriler bunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Merkez Birliği ile şirketler finansman olarak bir birinden ayrılmadığı için, Ziraat Bankası da haklı olarak Tarım Kredi Kooperatiflerini çiftçi kuruluşu olarak görmüyor.
Bundan dolayı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Tarım Kredi’ye yüzde 12 ile kullandırması gereken finansmanı ticari faiz oranıyla kullandırıyor. Faizler yükseldi mi aradaki fark açılıyor, düştü mü fark kapanıyor. Ancak ne olursa olsun çiftçi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle belirlenen oranda tarımsal kredi kullanamıyor.
Hükümetin en çok dert yandığı gıda enflasyonu konusunda da çiftçi ucuz üretecek ki fiyatlar düşsün. O zaman sormak gerekiyor, çiftçi devletin kendisine sağladığı indirimli kredi hakkını bile Tarım Kredi Kooperatiflerindeki çarpık sistemden dolayı kullanamıyorsa, nasıl girdi maliyetlerini düşürerek, ucuza üretim yapacak?
Onun için Tarım Kredi Kooperatifleri için Pandora’nın kutusu açıldı.
Kamuoyunda büyük yankı bulan raporun gereği yapılarak, Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçi kuruluşu mu olacak yoksa rapor görmezlikten gelinerek çiftçiyi sömüren sistem aynen devam mı edecek?
Haydi bakalım…
Dert yandıkları gıda enflasyonu konusunda ne kadar samimiler hep birlikte göreceğiz.