Avrupa Birliği ve İngiltere enerji ve su kullanımında % 15 ile % 20 arasında kesintiye gidiyor. Siyasiler duş almak yerine ıslak mendil kullanın önerisinde bulunuyor. Tüm bu ilginç gelişmeleri haber kanallarımızda acıyarak veriyoruz.  Suyumuz çok, enerjimiz fazlaymış gibi...

Parklar, bahçeler sular her yerde şırıl şırıl. İklim krizinden anladığımız bankalar tarafından şehirli aktivistlere verilen ödüller geliyor.  Suya sabuna dokunur hiçbir önlem alınmış değil. Gıda fiyatlarının tavan yaptığı dönemde çöpler hala gıda artıklarıyla dolu. Pazarlarda atılan gıdaları kompos yapıp toprağı besleme fikrinden sonra şimdi de hayvan yemi olarak kullanılması gündemde. Kimse israf yapmayalım, israfı önleyecek önlemlere yoğunlaşalım demiyor. 

BAHÇE SULAMAK İZNE BAĞLI 

Sokak aydınlatmaları, anıtlardaki ışıklandırmalar hepsi azaltıldı. Bahçe sulamak, sere serpe çim yapmak yasak.  Param var istediğim kadar çim yaparım devri kapandı. Açıklanan önlemlere Almanya’da halkın %80’lerde katılım gösterdiği açıklandı. Türkiye’de bahçe sulamayın diyen site yönetimi dayakla ıslah ediliyor. Avrupa işin ciddiyetine varmışken bize hayat her dem güzel, işler tıkırında.

İKLİM KRİZİNE TEKNOLOJİ ÖNLEMİ

Avrupa Birliği iklim krizinin etkilerinden birçok ülke gibi yoğun etkileniyor. Bazı ülkeler hariç ısı geçtiğimiz 100 yıla göre 1,5 derecenin üzerinde artış gösterdi. Geçmişte elverişli tarım alanları olan Fransa, İspanya, İngiltere ve Hollanda gibi Avrupa Birliği ülkeleri şimdilerde kuraklık kaynaklı rekoltede ciddi kayıplar yaşıyor. Ukrayna Rusya Savaşı Avrupa’nın sebze bahçesi ve ekmek teknesini etkilediğinden beri gıda kaynaklı sorunlar ayyuka çıkmış durumda. Avrupa Birliği’nin zengin ülkelerinde bile enerji ve gıda fiyatlarındaki artış vatandaşları derinden sarsıyor. O kadar ki pek çok ülke Paris Antlaşmasına rağmen nükleer enerjiye tekrar dönüyor.

Hollanda, çiftçilerin şehre gelip ayaklanma çıkarmaması için kentlerini Tomalarla koruyor. Ülkeler çiftçilerin gelir kaybını önlemek için çeşitli desteklerin yanında uzun vadede tarımsal faaliyetlere çözüm getirecek stratejiler üzerinde çalışıyor. Sigorta şirketleri kara kara düşünüyor. Tükler tırtıl istilası olunca eli ayağına dolaşıp en yüksek fiyattan sorunu geçici çözmeye çalışıyor, kalıcı önlem hala yok. 

Sadece Avrupa mı, tarımın geleceğinde söz sahibi olmayı amaçlayan Kanada, Çin, Hindistan, Meksika gibi ülkeler teknoloji entegrasyonu ile tarım endüstrisini iklim krizinin etkilerinden korumaya çalışıyor. Bir tarafta üstü açık fabrikalarda üretim yapmaya devam ederken başka bir yerlerde örtü altı tarımda üretilecek ürün gamını zenginleştirmeye, maliyetleri düşürmeye çalışıyor.

Tahılları örtü altı tarım ile üretmek imkânsız. Yeni teknolojilerin hedefi büyük ölçekli tahıl, bakliyat, meyve üretimlerini iklim krizinin etkilerinden korumak. 

TARIMSAL ÜRETİM YERİNE YAPAY GIDALAR

Elon Musk, Bill Gates gibi iş insanları yapay gıda yatırımlarını destekliyor. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde tarımsal ürün kullanmadan gıda üretmek amaçlanıyor. Uzakdoğu ülkeleri günlük beslenmelerinin %30’unu organik ve fonksiyonel gıdalarla yapma zorunluluğu getiriyor. Sağlıklı gıdalarla beslenmek “sağlık poliçesi satın almak” olarak görülüyor. 
Dünya ülkeleri tarım endüstrisini iklim krizinin olumsuz etkilerinden korumak için teknolojiye bu kadar yatırım yaparken biz ne mi yapıyoruz.

Geçen birkaç yıla, birkaç aya, birkaç güne baktığımızda.

Sular hala şırıl şırıl akıyor, parkta, bahçede, tarlada

Enerji dersen kayıtsızı kuyutsuzu vergisini ödeyen çiftçinin, dürüst vatandaşın üzerinden karşılanıyor. Kış gelince fabrikaların enerjisi kesilip ihracata darbe vuruluyor.

Uzun vadeli çözümler yerine kısa vadeli kazanımlara alkış tutuyoruz. Tohum takasçılık oynayanları destekliyor gerçek üreticiyi tanımıyoruz bile.

ORGANİK ÇAY FİYAT FARKI NE KADAR 

En çok kimin sesi çıkıyorsa o ürünün fiyatı yüksek veriliyor girdi maliyeleri kimsenin umurunda değil. Lobisi güçlü fındıkçılar fındık fiyatına çelme takıyor. Buğdayda ses güçlü çıkıyor maazallah fiyata dokunana. Çay dersen doğuştan hemşehri kategorisinde. Üreticinin çay fiyatlarına yorum yaptığı görülmüş değil.  Neredeyse 3. Sürüm gelmek üzere hala organik çayın farkı yatmış değil, üstelik ne kadar fark yatırılacağı belli bile değil. Çay işçisi 400 TL bulana helal olsun zira yoksul Gürcüler çoktan köyüne döndü Suriyeliler de çetin ceviz ucuza çalışmıyor. Çay rekoltesi daha şimdiden % 25 düşmüş durumda kimsenin sesi çıkmıyor. Birkaç yıla kadar çay tamamen bitecek millet ince belli bardakla çay keyfinde. İklim değişmiş sesini duyan yok.

İklim krizi; mevsimleri, bölgesel iklim özelliklerini çoktan değiştirdi. Biz hala eski ektiklerimizi ekmeye devam ediyoruz. Verim düştü mü biraz daha gübre. Bu yılı da kurtardık seneye Allah kerim. Yeni iklime göre ne ekmeliyiz kimsenin umurunda değil. 

Fındıkta, fıstıkta, buğdayda verim yerlerde rakam bilmeyenlere hava atıyoruz.

Gelişmiş tarım ülkeleri değişen iklim coğrafyalarına göre yeni ürün deseni, teknoloji çalışırken bizim olaylara bakış açımız “ekilmedik bir karış toprak bırakmayın” kıvamında. Hasat zamanı ortada kimse yok. 

GERÇEK ÇİFTÇİ ASUMAN GERÇEK KÖYDE

Hafta boyu gerçek bir köydeydim. Köylü çiftçi Asuman hayvancılığın bin bir türlü derdini anlatırken ben yoruldum. Köyde yaşayan üniversite mezunu Tülin bu yıl peteklerinden hiç bal alamadığını anlatıyor. Destek mestek şaka gibi diyor. Göçer arıcılık yapıp Erzurum’a götürenler kısmen bu yılı kurtarmış, kalanının eli boş. Televizyonlar arıcılıkla ilgili sosyal sorumluluk projeleriyle dolu köyde kimse yok.

Onlar oldukça dertliyken Amerika’dan dönen çiftçiler çok popüler her yerde pozitif ayrımcılık yapılıyor. Bankalar, STK’lar, Devlet Kurumları için illa bir yerden gelip tarım yapacaksın yerliye kıymet yok. 

Üreticiyi korumak için Tarım Kredi Kooperatiflerinde 33 üründe indirim yapılıyor, enflasyon sepetine yansıyacak ürünlerin hepsi indirimde, hatta ithali bile. Tarım Kredi Kooperatiflerinin toplam satış içindeki payı devede kulak. Çiftçi tarafında değişen bir şey yok. Gübre fiyatlarını maniple edenler hala burada yönetimde.  

Tarım Kredi Kooperatiflerinde yönetim değişiyor; sistem aynı. Aracılar, komisyoncular satılan her üründen haksız kazanç sağlıyor. İsimler değişse de düzen hala aynı. İndirimdeki ürünlerden kaynaklı zararı kim karşılayacak elbette devlet. 

Devlet kim. Vergisini veren sen, ben, çiftçi….

Gübre fiyatları, enerji maliyeleri, işçilik, toprak bakım ürünleri, makine – ekipman, zararlı mücadelesi hepsinin fiyatı uçmuş.  İklim krizi coşmuş, elalem teknolojiye yatırım yaparken biz hala çiftçilik oynamayı öneriyoruz. 

BEN YAPTIM SİZ YAPMAYIN 

Emre Yazar diye bir sosyal medya fenomeni de Çiftçi Asuman ve Tülin ile aynı köyde yaşıyor. İyi bir üniversitede İletişim okumuş. Yıllarda büyük şehirlerde çok sevdiğimiz sanatçılar tonlarca para kazanırken o üç kuruşa dizi setlerinde hayata tutunmayıp köyüne dönmüş. Bir takım olaylarda ortalığı ayağa kaldıran sözde demokrat sanatçılarımız, entellektüellerimiz binlerce Emre’nin, emekçinin hakkı için hiç ses çıkarmamış ihtiyaçları varken. Ne zaman köye dönmüş çiçekli böcekli fotoğraf koymaya başlamış fırsatçılar hemen yanı başında. Herkes çiftçisever, köylüsever.

HERKES KÖYLÜSEVER ÇİFTÇİSEVER

Emre şimdilerde videolar çekip binlerce kişiye ulaşıyor. Son videolarından birinde; “ben yaptım siz yapmayın. Altyapısı olmadan köye dönmeyin burada üretim yapılması mümkün değil, insanları kandırıyorlar, doktor olun, mühendis olun, genetik mühendisi olun” diyor.

Emre haksız mı?

İnsanlar hiçbir hazırlık olmadan köye dönmeye yönlendiriliyor. Kimse konuşmuyor köyde kalacak yer bile yok, destek dersen zaten parası olana. Köyün ağası, köyün zengini dedeniz ise köye dönün size hayat hep güzel. Köyün yoksulu iseniz ekmek hala aslanın ağzında, tarım hiç de yoksul işli değil, romantik hiç değil.

ÇİFTÇİLİK ÇOK MODA ABLA 

Son günlerin moda kavramı çiftçiliği sordum, çok havalısınız dedim. Güldüler, ağlanacak halimize gülüyoruz. Tarımdan bihaberlerin çiftçilerle, köylülerle ilgili uzaktan ahkâm kesmelerine gülüyoruz dediler.

Eklediler; Bakanların bizi duyması için önce yurt dışına gidip asker olup sonra geri gelip dededen kalma zengin bir çiftliğe sahip olmamız mı gerekiyor diyorlar. 

TARIMDAN BİHABERLER 

Demem o ki; köylü Asuman ile çiftçi Tülin her şeyin farkında. Popüler iki paylaşımla keşke ülke tarımı kurtulsaydı. Uzaktan güya çiftçinin hakkını savunup, kim daha çiftçi, tarımı kim daha iyi biliyor yarışına girmenin kimseye faydası yok. Tarımdan nemalananlar tarımdan bihaberler, sosyal medyada çiftçi paylaşımları bilesiniz gerçek üreten köylüleri oldukça kızdırıyor.

TENOLOJİ OLMADAN TOPRAĞI SİZE YEDİRMEZLER

Velhasıl; bir ülkenin tarıma, teknolojiye, tıbba, mühendisliğe, enerjiye her şeye ihtiyacı var. Sırf popüler kültürü okşamak için herkesi çiftçi olaya davet etmek, dere tepe ekin demek atık samimi değil. Neymiş teknoloji karın doyurmazmış toprak karın doyururmuş. Hala anlamadınız mı? Avrupa’nın ortasında verimli arazilere sahip Ukrayna’yı bir akşam içinde Rusya teslim aldı. Ukrayna yardım peşinde, teknoloji için komşu ülkelere el açmış durumda. İleride gıda savaşları çıktığında güçlü ülkeler senin köydeki bir karış toprağını almayacak mı sanıyorsun. Tarım ile ilgili bir şey yapacaksanız teknolojiye yatırım yapın, tarım faaliyetlerini teknolojiye entegre edin. Güçlü olun, düşmanları korkutun işte o zaman toprağı da tarımı da koruyabilir köyün tadını çıkarırız.

KÖYDEKİ ARAZİ FİYATLARI ÇILDIRDI

Sözde demokrat televizyon kanalları insanları galeyana getirip sürekli köye dönün çağrısı yaparken kendi çocuklarını okutmak için yurt dışına yolluyorlar. Kırdaki arazi fiyatlarının artması cabası. Arazisi az olan köylerde akrabalar bir karış toprak için birbirini öldürüyor. Bu arada çiftçi Asuman, Tülin ve Fenomen Emre Yazar’ın ’in yaşadığı köyde evinin kapısı orman arazisi ekilecek bir karış toprak yok. Siz bir taraftan milyonlar harcayıp ağaçlandırma yaparken onları anneanneleri ağaç dikti diye toprakları elinden alındı Orman arazisi oldu, elini uzattığın yer orman. 

TARIMIN SUÇLUSU HALA BULUNAMADI MI 

Tarımın sorunları dağ gibi;  çözmek için indirim marketler açtık kimleri zengin ettik herkes biliyor. Zabıta gibi marketlerde fiyat denetimi yaptık sıkıldık onu da bıraktık. Aracıları, stokçuları suçlu ilan ettik fiyatları hala düşüremedik. Et fiyatlarını düşürelim derken süt ineklerini kesime yolladık. Gerçek çözümü hiç konuşmadık.

Bir tarafta bunlar olurken diğer tarafta çiftçi, köylü kutsal ilan ediliyor. İşini doğru yapmayan çiftçiye kimse laf edemiyor. Çiftçiye; sen de ilacı yanlış kullandın ama tarlana gerektiği kadar bakım yapmadın türünden tek bir laf edilemiyor. İlla taraf seçip kötü yazacaksın, ya da devleti alkışlayacaksın. “Çiftçi ölüyor” demeyene, rakamları kullanana ekmek yok hemen linç ediliyor.

Türkiye tarımı için söylenmedik hiçbir şey kalmadı gibi gözükse de farklı bir bakış açısıyla olanları oobjektif yansıtsak. Köylü zorda ama hepsi değil, arazisi az, borçlu olan köylü zorda. Ölçek ekonomisinde üretim yapan çiftçiler hali vakti yerinde. Sözde çiftçi severler domatesin fiyatına pazarlık yaparken pahalı kıyafetlerden, lüks zevklerden ödün vermiyorlar, onlar ucuza beslensin diye çiftçiye yük bindirmesek.

Çiftçinin sorunlarını tohum dağıtarak çözeceğine inanan yerel yönetimlerin milyonları nasıl yanlış harcadığını anlatsak. Çiftçinin gerçek sorunlarına çözüm üretsek.

Kimse tarım endüstrisinin hala ne kadar büyük sorunlarla dolu olduğunun farkında değil, hasat festivallerinde gönül eğlendiriyorlar.  

Tarımı; fiyat açıklamak ve göstermelik destek vermekten ibaret sanıyorlar. 

Gerçeğin, gerçek çözümün tarafı olsak yeniden başlasak.