Buğday son günlerin en çok konuşulan konusu. Herkes üzerine yazıp çiziyor, fiyatına, açıklanma zamanına, ekmeğe gelecek olası zam ve konunun her türlü detayına dair ortaya karışık yazılar okuduk.
Başından beri fiyatının açıklanma zamanına dikkat çekip ekmek zammı nedeniyle fiyatın seçimlerden sonra paylaşıldığını söylemiş, un regülasyonundan kaynaklı ortaya çıkan “görevlendirme zararına” dikkat çekmiştim.
Aynı zamanda, yeni ekonomi yönetiminin böyle bir bütçe ayırmak istemediğinden bahsetmiştim. Gelinen noktada tezim doğru çıktı. Çeşitli iletişim stratejileriyle görevlendirme zararına gerek kalmadan mevzu çözülmeye çalışılıyor.
Buğdaya dair son yılların en kapsamlı stratejisinin özetini tekrar paylaşmak isterim.
GÖREVLENDİRME ZARARI YOK
Geçtiğimiz yıl genelde tüm tarım ürünlerine iyi fiyat verilmeye çalışıldı. Çiftçi korunurken diğer taraftan tüketici de ekmek fiyatları noktasında desteklendi. Ekmek bulamayanlara da pasta yesinler denildi!
Haziran ayına kadar indirimli buğdayın 50 kilosu fırıncıya 360 liradan satılıyordu. Fırıncı, uygun fiyatlı un ile ortalama 5 liralık ekmek üretiyordu.
Bu sayede sürekli gündeme gelen ekmek zammı tartışmaları engellenerek, fırıncılıkta istikrar sağlanıyordu. Maliyetleri açısından fırıncı, ekmek fiyatı açısından halk korunmuş oluyordu.
Bu yıl her şey değişti. Seçim sonrası politikalardan buğday ve ekmek te nasibini aldı. Son gelen yağmurlar, dünyada açıklanan rekolte, Karadeniz Tahıl Koridoru tüm dünyada buğday miktarını artırırken fiyatların düşmesine neden oldu.
DEPOLAR DOLU TARAFLAR RAHAT
Gelinen noktada; depolar ithal buğday ile dolu, buğday fiyatı 9.25 lira açıklansa da serbest piyasada 6 lira düzeyinde. Lisanslı depolarda yaşanan randevu problemleri, un fabrikalarının buğday almadaki isteksizliği fiyat baskısının bir parçası olarak ortaya çıktı.
UNCU MU FIRINCI MI LOBİLER YARIŞIYOR
Fırıncılar, maliyeti 7 lira olan ekmek fiyatının 10 lira olmasını isterken, ticaret odaları ve valilikler arasında pazarlıklar devam ediyor. Fırıncıların çoğu ekmek zammını bayram sonrasına bırakıp tüketiciyle olan bağını yıpratmak istemiyor. Aynı şekilde uncular da fiyat geçişlerini bayram sonrasına bırakıyor. Hatta sektörün önemli bir sivil toplum kuruluşu “ekmek maliyetinde unun oranı sadece yüzde 20, una gelecek zam ekmeğin fiyatını çok değiştirmez. Ekmek zammına çok gerek yok türünden bir açıklama yaptı.”
Buğdayla ilgili tartışmalar devam ederken fırıncı lobisi konuya çok dâhil olmadan sakince ekmek zammını planlamaya çalışıyor. Fırıncılara göre; sübvansiyonlu buğday uygulaması un piyasalarını düzenliyor, herkesin doğru kalitedeki una erişimini kolaylaştırıyordu. Bu sayede Türkiye’nin her bölgesinde aynı kalite standardında ekmek üretilebiliyordu.
Son günlerde dolaşan başka bir söylenti de bazı fırınların tahsisli unu ekmek yapmada kullanmayıp sattığı yönünde. Fırıncılara göreyse bu; uncuların tahsisli un uygulamasını istememelerinden kaynaklı çıkartılmış bir söylenti. “Tahsisli un sayesinde sektöre kısmen de olsa bir istikrar geldi” diyen fırıncılar; "tahsisli un uygulaması devam etmeli, yoksa ekmeğe zam kaçınılmaz olacaktır" diyor. Yıllık yaklaşık 5 milyon ton subvansiyonlu buğdaydan, günlük 50 milyon düşük fiyatlı ekmek yapılıyor. Bu sayede enflasyon kontrol altında tutuluyordu.
FIRINCILAR UN REGÜLASYONU İSTİYORDU
Fırıncılar un regülasyonu ile ekmekte ve gelirde standart isterken, uncu kanadı un fiyatını istediği gibi yapmayı hedefliyor. Kazanan şimdilik un lobisi gibi duruyor.
Sübvansiyonlu buğday satışın durdurulması üzerine gözler ekmeklik un fiyatlarına çevrildi. Piyasa, Halk Ekmeklerin yeni dönem un satın alma ihalelerini bekliyor. Büyük alımlar un fabrikalarının en fazla ne kadar fiyat tavizi vereceğini görmek için önemli bir zaman.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin sezonun en düşük un fiyatını görüp, piyasa şartlarının olgunlaşmasından sonra, yeni bir tahsisli buğday çalışması yapıp, tarafları mutlaka koruyacaktır diye düşünürken ters köşe bir açıklama geldi.
ARTIK BUĞDAYA, UNA, EKMEĞE DESTEK YOK BİZDEN BU KADAR
TMO’nun 21 Haziran’da yaptığı açıklamanın özeti; hasat devam ediyor, hasadın yüzde 10’u tamamlandı. Hububat alımları için 310’u kendine ait 230’u ise özel sektörün olan lisanslı depolarda alım devam etmekte. “Yaşanan pandemi, kuraklık ve savaş gibi olağanüstü koşullar karşısında bu koşullara uygun satış politikaları geliştirilmiş “un regülasyonu” adı altında buğday satış politikası uygulanmıştır. Olağanüstü koşulların olumsuz etkilerinin ortadan kalkması ve yeni sezon ürün arzındaki bolluk beklentisi neticesinde 2023 yılı Mayıs ayı sonu itibariyle un regülasyonu çalışmalarımız sonlandırılmıştır.”
ENFLASYON DÜŞTÜ HERKES KENDİ EKMEĞİNE SAHİP ÇIKSIN
Açıklamayı okurken başka bir ülkede mi yaşıyoruz diye merak etmedim değil. Nasıl olsa enflasyon düştü, ekmekte sorun yok, gelirimiz gayet iyi artık un regülasyonuna gerek yok demek, anlaşılır gibi değil.
SİZİ KİMSEYE EZDİRMEYECEĞİZ
TMO’nun yaptığı son basın açıklamasında dikkat çeken bir bölüm de; “Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan alım fiyatı referanstır, üreticilerimiz bu fiyatı esas almalıdır” diyerek serbest piyasada düşen buğday fiyatlarına gönderme yaparak gerçek fiyatı dillendiriyor. Hem üreticiye hem de çiftçiye mesaj veriyor. Bakın ben çiftçiyi koruyorum derken diğer tarafa da hakkaniyetli ol mesajı veriyor.
LÜTFEN PİYSANIN AYARLARIYLA FAZLA OYNAMAYIN
Açıklamada ilgi çeken başka bir nokta; “yeni sezonda üreticiden aldığımız ürünler, alım fiyatının üzerine her türlü maliyet (depolama, personel, finansman) ilave edilmek suretiyle oluşacak satış fiyatı üzerinden satılacaktır. Sanayicilerimiz ve hububat ticareti ile iştigal eden sektörün bu hususu dikkate alarak ihtiyaçlarını hasat sezonunda tedarik etmeleri menfaatlerine olacaktır.”
Burada da mesaj uncuya; serbest piysada çeşitli sebeplerle buğday fiyatının düşmesine neden oldunuz, gerekirse tüm buğdayı biz alırız uzun vadede ucuz buğday vermeyiz” türünden serzeniş dolu açıklama yapılıyor.
İTHAL BUĞDAY ÇOK DAHA UCUZ NİYE PAHALIYA ALALIM
Un fabrikaları gayet rahat, resti gördüm paniğe gerek yok der gibi. Çünkü dışarda buğday ucuz içerden alamazsam ithal ederim, zaten hali hazırda stoğum var der gibi. Diğer bir konuda son yağmurlar nedeniyle buğday rekoltesinin artması her durumda buğday fiyatları düşmeye mahkûm.
Açıklama sadece TMO’nun buğday, un, ekmek fiyat stratejisini içermiyor. Yeni ekonomi politikalarının ve kemer sıkma stratejilerinin de nasıl olacağını gösteriyor.
Seçim öncesi çiftçinin kazancı, yoksulun ekmek parası bizim için önemli diyenler. “Artık her koyun kendi bacağından asılır. Artık ucuz ekmek te, yüksek fiyatlı buğday da yok. Serbest piyasada olacaklara hazır olun” diyor.
KENDİ ARANIZDA HELALLEŞİN ARTIK BEN KARIŞMIYORUM
Türkçe meali; çiftçiye “bakın serbest piyasada buğday fiyatları düşüyor ama biz sizi korumak için konunun muhatabı un fabrikalarına mesaj veriyoruz. Sizi ezdirmiyoruz, ezdirmeyeceğiz, sizi koruyacağız” diyor. Un fabrikalarına “fiyatları bu kadar düşürmeyin, piyasayı bozmayın, çiftçiyi zor durumda bırakmayın, halden anlayın” mesajları veriyor.
“Şimdi almazsanız ilerde fiyatlar yükselebilir.” Fırıncıya; "buğday fiyatları serbest piyasada düştü, uncular da çok fiyat geçişi yapmayacak siz de çok fazla bir değişiklik yapmayın” diyerek tüm paydaşlara mesajını veriyor. Hem piyasanın ateşini düşürüyor, hem de konuyu sürüncemede bırakarak mevzunun güncelliğini kaybetmesini sağlıyor.
BENDEN BU KADAR İŞLER DÜZELDİ HERKES KENDİ EKMEĞİNİ KORUSUN
Hiç kimseye kötü olmadan, herkese mavi boncuk dağıtarak işi çözmek işte ben buna derim. Sonuç buğday fiyatı ile çiftçinin gönlü alındı, sonra piyasada düşünce müdahale ettik sizi uncuya yedirmeyiz dedi. Fırıncıya da sen sesini çıkarma az biraz zam yaparak idare et diyerek tereyağından kıl çeker gibi milyarlarca dolarlık zarardan kurtulduk, daha iyisi Şam’da kayısı.
Alışık olmadığımız yeni yöntem zarara ortak olmadan tarafların saltolarıyla istediğini elde etmek, ekmek fiyatını artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bunu kesin anladık.
Oyuna bir de buradan bakın, işçiye var, emekliye var, memura herkese destek var ekmeğe yok, kazanan kaybeden arafta. Piyasanın hararetini al, nabzını tut, istediğini al. Alkışlanası.