Hafta içi TÜİK’in “Kırmızı Et Üretim İstatistikleri” bilgilendirme toplantısına katıldık. Sektörden çok kıymetli isimlerle birlikte, TÜİK Başkan Yardımcısı Ahmet Kürşat Dosdoğru ve Tarım İstatistikleri Daire Başkanı Devrim Yağan’dan yeni yöntemleri ve gelecek çalışmalarını dinledik.

Kırmızı et ile ilgili konuya geçmeden daha önemli olduğunu düşündüğüm tarım verileriyle ilgili çalışmaları aktarmakta fayda var. 

TARIMDA VERİ SORUNU 

Tarımda veri sorunu TÜİK’in de en önemli zorluğu, tarımda kullandığı veriler Tarım ve Orman Bakanlığı kaynaklı. Veriler yetersiz, dağınık, entegrasyon yok. Hal böyle olunca istatistik oluşturmak, veriye dayalı politika belirlemek, plan yapmak oldukça güçleşiyor. 

Özellikle de iklim krizinin tarımı bu kadar etkilediği bir dönemde “verisiz” tarımı yönetmek ekstra maliyet. Gelişimin önündeki en büyük engel “eksik veriler”

ÖLÇÜLMEYEN TARIM ENDÜSTRİSİ PLANLANAMAZ

Gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde tarımsal sürecin % 100 kayıt altına alınamayışının pek çok sebebi var. Altyapının eksik olması, çiftçilerin Çiftçi Kayıt Sistemi gibi uygulamalara dahil olduğunda aldığı yardımların kesileceği düşüncesi, sigorta kapsamına girmesi gerektiği fikri. Daha pek çok sebepten ötürü tarıma dair verilerin kayıt altına alınmasını engelliyor.

YILLARDIR KAYIT ALTINA ALAMADIK 

Türk tarımı yıllardır çeşitli projelerle kayıt altına alınıp, verilerle ifade edilmeye çalışılıyor. Her yeni Bakan farklı bir proje ile tarımdaki tüm verileri kayıt altına almaya çalışıyor, henüz başarılı olan çıkmadı. Önünde pek çok engel var. 

Tarım için veri üreten onlarca kurum kuruluş var. Her biri hem veri kaynağı hem de tarımsal verileri kullanarak iş yapıyor. Yani veri sadece Tarım ve Orman Bakanlığı, politika yapıcılar için gerekli değil. Tarım verileri; sigorta sistemi, bankacılık, fonlar, yardım kuruluşları her kurum için ayrı ayrı önemli.

Tarım endüstrisinin geleceği için ihtiyaç duyulan veriler, birbirinden bağımsız pek çok kurumun elinde.

-STK’ların elindeki veriler

-Lisanslı depolar

-Borsalar

-Perakende sektörünün elindeki kayıtlı veriler

-Lojistik sistemler

-Odaların tuttuğu istatistikler

-Meteoroloji verileri

-GSM şirketlerindeki veriler

-Uydu verileri

-Tarım Sigorta verileri

-Sosyal Güvenlik Verileri

-Nüfus Kayıtları

Uzayıp giden listedeki dağınık veri kaynakları tek bir havuzda, entegre bir sistem ile tarımın geleceğine hizmet etmeli. Tarım 5.0 dediğimiz de böyle bir şey.

TARIM ENTEGRE SİSTEMİ İÇİN DÜĞMEYE BASILDI 

TÜİK “Tarım Entegre Sistemi” için yıllardır çalıştıklarını, çalışmaların son günlerde hız kazandığını, Tarım ve Orman Bakanlığı ile yoğun çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. 

İklim krizi, gıda fiyatları belli ki bu süreci hızlandırdı. Ne diyelim umalım da bu sonuncu olur. Türk tarımının geleceği için kıymetli kayıtlar bu sefer kayıt altına alınabilir, tarımın geleceği planlanabilir.

ACİL TARIM SAYIMI YAPILMALI 

Tarım sayımı en son Tarım Şurası’nda gündeme getirilmişti. Hala ses yok. Klasik anlamda tarım sayımı elbette işe yaramaz. Klasik yöntemle yapılacak sayımın geçerliliği anlık olacağından sayım aynı zamanda tüm süreçleri, çiftçiyi, toprağı, ürünü tarıma dair tüm süreç ve verileri kayıt altına almak için kullanılabilir.

TARIM SAYIMI İLE “TARIM ENTEGRASYON SİSTEMİ” 

Tarım sayımı için kurumlar arasında yapılacak bir düzenleme ile bankalar, sigorta şirketleri, nüfus müdürlükleri, tapu gibi pek çok kurum birlikte hareket edebilir. Sayım memurları tarıma dair tüm süreç ve işlemleri; öncesinde altyapısı tamamlanan “Tarım entegrasyon Sistemine” kaydetmeli. Sayım bittiğinde Türk Tarım Sistemi her kısmıyla kayıt altına alınmış olacağından planlama maliyeti de düşecektir. Bir çiftçinin her anlamda kayıt altına alınması, tarımın her yönüyle ölçümlenmesi tarıma yapılacak en büyük yatırım olacaktır. 

TARIMDA KUŞ UÇSA SİSTEMİN HABERİ OLACAK

Tüm süreçlerin kayıt altına alınması demek kesilen her kuzunun, dikilen her ağacın, yanan her fidanın merkezi bilgi ağında görülmesi ve revizyonların ona göre yapılabilmesi anlamına geliyor. Bu, gıda savaşlarının yaşandığı bir dönemde paha biçilemez bir güç. Gelişmiş tarım ülkeleriyle rekabet etmenin yolu tarım veri bankacılığı ve teknoloji entegrasyonu.

TARIMA YAPILACAK EN BÜYÜK YATIRIM TARIMI ÖLÇMEK, KAYIT ALTINA ALMAK 

Veri olmadan anlamlı rapor yazmak, tarım endüstrisinin geleceğini planlayacak politika yapıcılara bilgi üretmek oldukça zor. Verilerin az veya yeterli olmadığı bir endüstriyi rakamlarla ifade etmek riskli, yanıltıcı olabilmekte. 

METRİKLEME OLMADAN TARIMIN MALİYETİ ARTIYOR 

Girdi maliyetleriyle boğuşan tarım endüstrisinin çıkış yolu rakamlarda, veriler kullanıldığında zararlılarla mücadele, destekler, planlar, sigortalar hepsi çok daha uygun maliyetle yapılabilecek. Velhasıl tarımın maliyeti hem çiftçi için hem de gıdayı tüketen için düşecek. 

ETKİLİ DESTEKLER RAKAMLARLA MÜMKÜN 

Sürekli yazıyoruz, hali hazırda dağıtılan “devlet destekleri” hariç diğerleri çiftçiler dışında herkese gidiyor, köylüye, çiftçiye hayır. Dağıtan şirketlerin elinde gerçek veriler olmadığından desteklerin nasıl israf edildiği bile ölçülemiyor.

-Planlar

-Yatırımlar

-Destekler

-Tarım Sigortaları

-Sulama Projeleri

-Gıdan Endüstrisi entegrasyon projeleri

-İhracat stratejileri

-Gıda Güvencesi çalışmaları

-Sera Gazı Emisyon taahhütleri

-Kırsal Kalkınma Destekleri 

Tüm başlıklar veriye dayalı yapıldığında daha etkin ve verimli olacaktır. 

KAYNAKLAR TARIM ENDÜSTRİSİNE GİTMİYOR, İSRAF EDİLİYOR 

Bankalar, Sivil Toplum Kuruluşları, Avrupa Birliği, çeşitli örgütler milyonlarca doları üreticiye, çiftçiye destek olarak veriyor. Destekler toplandığında Türk tarımının geneli için önemli bir bütçe olmasına rağmen, %80’i 3 yılı dolmadan vazgeçilen geçici heveslere münferit  girişimlere gidiyor. Neden çünkü kimsenin elinde veri yok. Bankalar önemli kadın girişimci diye sosyal medyada en çok kim popüler ona ödül veriyor, Belediyeler her gelen kooperatife fide dağıtıyor. İhtiyacı olan çiftçiye mazot hala pahalı. 

Tüm bu sebeplerden ötürü TÜİK’in TARIM ENTEGRASYON SİSTEMİNİ” destekliyor milli bir proje olarak ele alınması gerekliliğini bir kez daha tekrarlıyorum.

Bu arada Tüik toplantısında diğer önemli başlıkta kırmızı et tüketim konusuydu. 

İNEKLER KESİME, SÜT AZALIYOR  

Kırmızı et istatistikleri her zamanki gibi. Hayvan varlığı artmadan kırmızı et tüketimi artıyorsa belli ki süt üretimi azalıyor. Hammadde maliyetleri nedeniyle süt sığırları kesime gidiyor. Yıllardır hayvan varlığı artırılsın diye verilen emekler bir çırpıda boşa gidiyor. Hayvan varlığı azalıyor. Bazı çevrelerin istediği de bu değil mi. Büyükbaş hayvan sayısı sera gazı salınımı nedeniyle azaltılsın, bitki bazlı beslenmeye geçilsin. Diğer taraftan gelişmişlik göstergeleri arasında hala et tüketim oranları kullanılıyor. 

KIRMIZI ET DE YENİ METODOLOJİ “KASAPLIK GÜÇ ORANI”

Toplantının en önemli konularından biri;  kırmızı et üretimi istatistiklerinin 2020’den sonra Tarımsal İşletmelerde Hayvansal Üretim Araştırmasından elde edilen demografik verilere dayalı olarak belirlenen “Kasaplık Güç Oranı” metodolojisi ile hesaplanmaya başlanmasıydı.  Bu yöntemle, kırmızı et tüketiminde oransal olarak çok az bir artış gözlemleniyor.

Ezcümle; rakam yoksa strateji yok, strateji yanlışsa gelecek yok. Türk tarımını seviyorum diyen herkesin ilk yapacağı işi tarımı kayıt altına almak.