Çayın kilogram fiyatı yüzde 64 artışla 11.30 lira olarak açıklandı. Organik çay ilk üretilmeye başlandığında fiyatı normal çayın iki katı olarak açıklanıyordu. Son yıllarda organik çayın fiyatı düşük açıklanınca organik çay tarımı yapanların da gelirinin düşmesine neden oluyor. Organik gübrenin kullanılmaya başlanmasıyla organik çay verimi arttı, fiyatların düşük belirlenmesine yönelik çeşitli yorumlar var. Organik çayın hedeflenenden daha fazla üretilmesi nedeniyle fiyatının düşük açıklandığı yönünde tartışmalar devam ediyor.

İşçi fiyatları 600 ile 800 lira arasında değişiyor, gübre fiyatları diğer giderler hızla artarken, iklim değişikliği kaynaklı çay verimi yıldan yıla düşüyor, eskiden 4 hasat olan çayda 3 hasat zor yapılıyor.  Çayın fiyatı hassas, diğer bir deyişle Rizeli olmak çay için de oldukça zor. Zira o da Rizeli olmanın dezavantajlarını yaşayanlardan. Fiyatı beğenilmese de fazla ses çıkarılamıyor. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın Rize gezisinde bir grup çay üreticisi fiyatı protesto etse de “kol kırılır yen içinde kalır” denilerek gündeme gelmedi.

Çay standartlarımız yüzünden de çay üreticisinin kazancı her yıl giderek düşüyor, oysa dünyanın farklı ülkelerindeki çaylar çok daha değerli. Çay değerli olunca üretici de kıymetleniyor. Biz uygun fiyatlı çay keyfi yapalım diye çayın da ekmek gibi fiyatı sürekli baskılanıyor.

Milli içeceğimiz çayın keyfi kaçmak üzere, yoksulluk, işsizlik, pandemiyle beraber köye dönüşler çay da sorunları su yüzüne çıkarmaya başladı. Doğu Karadeniz’de zaten çok az olan ekilebilir arazı köye göçlerle beraber daha da azaldı. Kişi başı çay üretimi düşünce çay tarımı yapan üreticinin geliri de azalıyor. Daha çok üretim yapmak isteyenlerin eli kolu bağlı, yeni, çay tarlaları yapmak mümkün değil. Geçtiğimiz yıllarda atalarımızın diktiği ağaçların büyümesiyle yüzlerce yıldır köylünün tapulu malı orman arazisi oldu. Rize’de Kırsal kalkınma dar boğazda, tek çözüm turizm gibi duruyor.

Çayda bunlar olurken tüm dünya azalan kaynakları ve tüketim çılgınlığını durdurma üzerine çalışmalar yapıyor.

YENİ MODA EVLADİYELİK

Ekonomik krizle beraber dünya yeniden “uzun ömürlülüğe” dönüş yapıyor. “Ucuz hızlı moda, kullan at, üç yıl garantili” tüm bunlar kalite düzeyi düşük hızlı tüketime yönelik ürünlerin iletişim stratejisiydi. Kaynakları etkin kullanmak, enerji verimliliği gibi nedenlerden ötürü yeni trend “yeniden evladiyelik.” “Evladiyelik üretim stratejisi ile gezegeni onarabiliriz.

Onarılabilir ürünler, yokluğu/yoksulluğu onarabilir. Yırtık çorabı dikmek, bozuk makinayı tamir etmek. Eskiyen çay tarlalarını yenilemek, onarıcı tarım ile toprağı beslemek, iklimi iyileştirmek.

ONARILABİLİRLİK İLKELERİ

“Uzun ömürlü ürün” üzerine iş geliştirmek. Onarılabilirlik ilkelerini; dayanıklılık, sökme, modülerlik, duygu, iletişim” gibi kavramlarla açıklayan 42T şirketi “akıllı onarım” için yapay zekâdan yararlanıyor. Evlerde kullandığımız her aletin kendi kendini tamir edebilmesi, jellerle kendi kendini besleyebilen toprak, kendi hezeyanlarını tedavi edebilen modern insan türü.

KENDİ KENDİNE YETEBİLEN İNSAN TÜRÜ

Bisiklet tamircileri, mahallenin tüm söküklerini diken terziler. ABD daha da ileri gidiyor “onarım hakkı hukuku” üzerine yasa hazırlığında. Temelinde sadece gıdada değil “yaşamın her alanında kendi kendine yetebilen insan türünü” yaratmak, yaşamın mukavemetini artırmak. Altın bir dikişle Uzakdoğu kırıklarını onaran Kintsugi felsefesi ile kapitalizmin arazlarını onarmak, kulağa hoş geliyor.

AÇLIĞI ONARMAK

Tekstilde, gıdada her alanda dayanıklılığı artırmak “antroposen devriminin” altını beslemek. Afrika’da unutulmuş, iklime dayanıklı 58 ürün çeşidi belirlendi. Bambara cevizi, Küçük Prens’in baobab meyvesi, süper tahıl fonio, kral otu, teff otu, ebegümeci, bamya, amaranth. Zararlı ve kuraklığa dayanıklı antik gıdaların toprağı onarıcı gücüyle gezegeni, beslenme kültürünü onarmak.

KAVAK AĞACINDAN KUMAŞ

Kavak ağacı lifleriyle kıyafet yaparak, suya doymayan pamuğun ekildiği dünya genelinde 35 milyon hektarlık alanı serbest bırakarak boş kalan arazilerde daha çok gıda üretmek. Kavak ağacının odunlarından da yılda 314 bin ton biyoyakıt üretmeye yetecek yağ üreterek ormanı onarmak. Joule dergisinde yayınlanan makaleye göre kavak ormanları karbonu da çekebilir, bir ton pamuk için gereken 3 bin metreküp suyu da kurtarmak.

Kuzey Avrupa’da tarıma uygun olmayan 4,6 milyon hektarlık marjinal arazi belirlendi, Snow Tiger cinsi soğuğa dayanıklı kavak çeşidi diktiler. Bir grup bilim insanı da odun hamurunu liflere ve ipliklere dönüştüren “azaltılmış katalitik fraksiyonlama” teknolojisini geliştirdi. Bu sayede Baltık Denizi ülkelerindeki marjinal arazilerde her yıl hektar başına 2.4 ton lifli küspe üretilebileceği hesaplandı. Bir hektarlık kavak ağacı tarlasından 45 yıl boyunca 216 ton viskon elyaf üreterek tarım topraklarını korumak bu sayede pamuğa ayrılan arazilerin yüzde 42’si kurtarabiliriz.

ISPANAĞIN TELKÂRİ YAPRAK YAPISINDA ET ÜRETMEK

Bilim insanları ıspanak yaprağının damarlı yüzeyinde telkari bir yapıyla et hücreleri yetiştirecek. Öncelikle ıspanak yaprakları hücresizleştirildi, dayanıklı damarlı ağları üzerinde hayvan etinden izole edilmiş kas hücreleri alınıp yaprağa yerleştirilip orada kültürlendirildiler, sonrası mis gibi et.

HOLLANDA TARIMINI VERİMLİLİKLE ONARIYOR

Bu gün dünyanın dört bir tarafında felaketlerin motivasyona dönüştüğü tarımsal başarı hikayeleri var. Hollanda, 2. Dünya savaşı sonrası kıtlık çığlığıyla başlayan tarım hayaliyle daha az kaynak kullanarak ABD’nin ardından dünyanın ikinci tarım ihracatçısı oldu. Hollanda dünyanın en önemli tarım teknoloji ihracatçısı. Hücre kültürü, dikey çiftçilik, tohum teknolojisi, hasatta robot teknolojileri, azaltılmış su ve karbon kullanımı ve metan emisyonlarına odaklanan yeniliklerle çiftçilerini gülümsetiyor. Kürsel tarım 1 kg domates için 56 galon su kullanırken Hollanda yarım galon ile dudak uçuklatıyor. Küresel en büyük 20 tarım şirketinin 15’i Nestle, Coca – Cola – Unilever, Cargill’in ARGE’leri Hollanda’da. Hollanda çiftçileri “verimlilik ustası.”

Keza Çin’in Özerk Ningxia Hui bölgesi modern tarımın mücizesi olarak tüm dünyaya pazarlanıyor.

BİLİMİN ONARICI GÜCÜNE İNANMAK

Bilimin onarıcı gücüne inanmak. Toprağı, insanı, gezegeni onarabileceğine inanmak. Çinli bilim insanı He Jiankui DNA’sı ile oynadığı ikiz çocukların doğumundan sonra 3 yıl hapis cezası aldı. Çocuklar büyüdü Çin caddelerinde sek sek oynamaya başladı bile. Bilim insanı çocukların babasının HIV virüsü taşıdığı için hastalığın çocuklara geçmemesi için böyle bir çalışma yaptığını iddia etse de pek kimse inanmadı. Tasarım insan yapılabilir mi? Dünyadaki yaygın hastalıklar bu yolla tedavi edilebilir mi? Biyoetikçiler onlarca farklı tartışma ile nereye kada ileri gidilebileceğini tartışıyor.

Bazı devletle genom çalışmalarına yasak getiriyor, bazıları oalbilir diyor. ABD 2050 yılında askerlerin yüzde 60’ının syberglerden olacağını açıkladı.

Ezcümle dünya “kullan at devrini” tamamladı, muhteşem yüzyıl bitti. Zaman kaynakları etkin ve adaletli kullanıp evladiyelik üretip; “ucuz mal alacak kadar yoksul değilim” atasözününü altını bilimle onarmak.

Bu sayede açlığı, yokluğu, yoksunluğu onarmak.